İnsanlar yüzlerinde olmadıkları,olamayacakları bir maskeyle dolaşıyor,konuştukları her şeyde olmak istedikleri kişi olmuşcasına ifadelendiriyorlardı kendilerini.Oysa ne kadar eksik ve acizdiler.Ama farkında değildi hiçbiri bu durumunun...İnsanoğlu böyleydi işte.Olmadığı gibi olduğunu düşünüp,kendini yüceltirken,aslında ne olmadığını çok iyi bilirdi.Ve insanlar asla ne olmadıklarını söyleyemezlerdi birbirlerine.İnsanlar arasında varılan hüzünlü bir anlaşmaydı bu.Herkes memnundu halinden.Tatlı yalanlarda kaybolmak,acı gerçeklerde kendini bulmaktan daha çekiciydi
Sağanak sona erdiğinde ben hala evde tek başıma olmadığım duygusu içindeydim.Bulabildiğim tek açıklama, nasıl ki gerçek olaylar unutulabiliyorsa, asla olmamış olanların da sanki olmuşçasına anıların içinde yer alabildikleri biçimindeydi.
Akaki Akakiyeviç kendine bir palto alabilmek için o kadar uğraşmıştı ki paltonun kaybına daha fazla dayanamadı. Yeni paltosunu aldıktan sonra Akakiyeviç yeni bir statüye sahip olmuşçasına itibar gördü. Arkadaşlarının bu alaycı tavrını anlayamayacak kadar saftı. Paltosunu kaybetmek demek hem çabalarının boşa gitmesi hem de dayanılmaz soğukla baş başa kalacağı anlamına geliyordu. Paltosu çalındıktan sonra, bulabilmek için uğraşları da boşunaydı. çünkü bürokrasinin çarkları her zaman zayıfların aleyhine işliyordu.
Oldukça genç bir adam, deriden yapılma trampetini sert hamlelerle döverek Fırat Nehri'nin hemen doğusunda yer alan Uruk kentinin meydanına doğru ilerliyordu. Halk bu sesle adeta hipnotize olmuşcasına bu adamın peşi sıra İştar Tapınağı'nın önüne kadar geldiler. Baş rahibe ve İştar'ın yeryüzündeki en genç tezahürü İlluna, riyakar bir gülümseme ile
“Bir anda kara yüzlü adam zorlukla ayaklanıp öne doğru sendeledi; gidip, ana çarmıkların yanındaki küpeştenin üzerine yaslandı ve nefes nefese, ateş püsküren gözlerle omzunun üzerinden köpekleri izleyerek orada kaldı. Kızıl saçlı adam tatmin olmuşçasına bir kahkaha attı.”
Kleypas'i keşfetmemin ne denli geçe kaldığını, bu alandaki hit yazarların fanları kadar fanları olduğunu kitaplarına yapılan yorumları görünce daha iyi anladım. Halihazırda iki serisinin tüm kitapları ile üçüncü bir serisinin ise iki kitabı dilimize çevrilmiş durumda (umarım atladığım yoktur). Ama yazarın dilimize hiçbiri çevrilmemiş iki serisi
Bulabildiğim tek açıklama, nasıl ki gerçek olaylar unutulabiliyorsa, asla olmamış olanların da sanki olmuşçasına anıların içinde yer alabildikleri biçimiydi.
/syf.53
Bulabildiğim tek açıklama, nasıl ki gerçek olaylar unutulabiliyorsa, asla olmamış olanların da sanki olmuşçasına anıların içinde yer alabildikleri biçimindeydi.
Bulabildiğim tek açıklama, nasıl ki gerçek olaylar unutulabiliyorsa, asla olmamış olanların da sanki olmuşçasına anıların içinde yer alabildikleri biçimindeydi.
R... Baronları ailesinin, sülalesinin ilk kuruldugu R...sitten adındaki satosu, Baltık Denizi kıyılarına yakın bir yerdedir. Bu yöre hasin ve ıssızdır; dipsiz kumlukların surasında burasında ancak bir parçacık ot görünür ve her yerde bu gibi soylu satolarını süslemesi gelenek olan bahçe yerine, satonun karaya bakan yanında, çıplak duvarların tam yanıbasında cılız, seyrek agaçlı bir çam ormanı baslar. Baharın renk renk süslerini asagı gören bu ormanda taze bir neseyle uyanan küçücük kusların cıvıldaması yerine kargaların tüyler ürpertici gaklamaları, fırtınayı müjdeleyen martıların kulakları tırmalayan çıglıkları duyulur. Buradan bir çeyrek saat ötede doga birdenbire degisir. Sanki bir büyünün etkisiyle olmusçasına insan kendini verimli topraklar, bereketli tarlalar ve çayırlar içinde bulur.Ben kitap'ı okurken sanki daha önce başka bir yazardan aynı konu temalı bir kitap daha okudum gibi oldum ama anımsayamadım.ana tema ve konular aynı idi ama çıkartamadım hatırlıyan olursa yazabilir...kitap gayet güzel bir solukta okunabilecek gayet akıcı bir dili var şimdiden iyiokumalar...
Uğursuz MirasE. T. A. Hoffmann · Araf Yayınları · 201394 okunma