Çoğu kişi için Saramago’nun yazım tarzı ve üslubu zorlayıcı olsa da benim için oldukça akıcı ve çarpıcı bir kitaptı. Ölüm, yaşam, aşk, politika, din, medya, iktidar, özetle insana dair ne varsa, yazarın araya girerek "dalgasını geçtiği" bölümleri de dahil, nefis kurulmuş, bir o kadar güzel anlatılmıştı. Kitabın ilk kısımları ile son kısımları birbirinden oldukça farklıydı, sanki iki farklı kitap okudum hissiyatı uyandırdı bende. Kimsenin aklına gelmeyecek konuları farklı üslupla anlatması bence artık yazarın kimliğiyle özdeşleşti. Kapağında kitabın adı yazmamış olsa bile hiç kuşku duymadan bunun Saramago’ya ait olduğunu söylerdim kitabı okuduktan sonra. Kurgusunu ve tarzını tüm çıplaklığıyla eserlerine yansıtmayı oldukça seviyor. Yahudilerin de ölümün kalktığına dair bir menkıbeleri vardı diye hatırlıyorum. Kitabı okurken aklıma bu konu takıldı, üzerine en kısa zamanda okumalar yapmak istiyorum. "Kendinden çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin." Bu alıntı da tüm kitabı özetliyor aslında. Harika bir metafor. Ne yazılır ne söylenir bunun üzerine.. Muazzamdı.