Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Kız Çocuğu"
kahır ve kederi ömür boyu kalplerinin üzerinde bir hale gibi gezdiren, hep iyi ve mutlu bir yuvanın düşünü kuran, ama hayat piyangosunda bahtına hayal kırıklığı çıkan narin kelebeklerden biri..
Sayfa 39
108 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Öyle güzel bir andı ki, hafızamın köşesini kıvırdım.
"Dün gece bir rüyadan ağlayarak uyandım. İçinde ölüm ya da aşk yoktu, gençlik vardı. Öyle mutlu, öyle güzel bir rüyaydı ki, uyanınca yüzüme vuran gerçekliğe dayanamadım." Yazarımızın birçok okur tarafından tanınmadığını düşündüğüm için öncelikle yazardan biraz bahsetmek istiyorum. Ömür İklim Demir, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Muhtelif Evhamlar Kitabı
Muhtelif Evhamlar KitabıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
Reklam
Buldum ömrüm zevkini ye'si terennümde ben, Duymadığım hasreti yazmadım ömrümde ben. İnlediğim kederler, döktüğüm gözyaşları, Ruhumu böyle dağ da gezdiren yoldaşları Kimi etmiştir beni bir şair etmemişse? İlhamın ufukları hayalimden genişse Hangi fani, hangi ruh ermiş o sırra bilsem? Kime derler, sorarım, ben de şair değilsem?
Sayfa 177Kitabı okudu
"O bir 'fabrika kızı'ydı; kahır ve kederi ömür boyu kalplerinin üzerinde bir hâle gibi gezdiren, hep iyi ve mutlu bir yuvanın düşünü kuran, ama hayat piyangosunda bahtına hayal kırıklığı çıkan narin kelebeklerden biri.!"
Sayfa 23 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
O bir "fabrika kızı"ydı; kahır ve kederi ömür boyu kalplerinin üzerinde bir hale gibi gezdiren, hep iyi ve mutlu bir yuvanın düşünü kuran, ama hayat piyangosunda bahtına hayal kırıklığı çıkan narin kelebeklerden biri.
Dilsiz ustalar, suskun öğrenciler
Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı.
Sayfa 61 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
Dilsiz ustalar, suskun öğrenciler
Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı. Yıldızlar, yıldızlar... Hangimiz bilebilirdik bir Ömür ışıyıp duracaklarım. Yazı iki kere sarıya boyayan harman yerleri, birer güneş ocağıydı. Yorgun atlar, sineklere yenik düşmüş öküzler, traktörlerden hatırlıydı henüz. Dünyanın bütün ırmaklarından büyük olan Saray Çayı, bedenimizin ilk karıncalı aynasıydı. Köyün içinden geçen Ankara-Sivas yolu, gündüzleri ayrı uzaklara giderdi, geceleri ayrı... Uzak kasabaları köy köy gezdiren çerçiler mi getirmişti ilk plastik kapları? Ya o transistorlu radyo, geceleri yalnız uzun dalgayı çeken. Kahire o zamanlar girdi evimize, İstanbul o günlerde, Ankara, Erivan o yalnızlıkta. "Sierra söylerken bülbüller susar" diye kendini öven radyomuz kuşkusuz radyoların birincisiydi ve babama bir inek parasına mal olmuştu!
Sayfa 60 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Heydər Babaya Salam Heyder Baba, ıldırımlar şaxanda, Seller, sular şakkıldıyıb axanda, Gızlar ona saf bağlayıb baxanda, Selâm olsun şovketüze, elüze, Menim de bir adım gelsin dilüze.
Bir kazı yerine gittiğimde, orayı bu bilgilerle gezdim. Hiç şüphesiz o kazılarda ne gördüğümü hep idrak etmişimdir. Zaten arkeolojide bu iş böyledir; ancak merak edersen, soru sorarsan zevk alırsın. Öyle boş boş bakmakla olmaz. Biraz bilgiliyseniz, sizi gezdiren arkeolog da zevk alır. Herhalde beni gezdirenler keyif almıştır.
Zaten arkeolojide bu iş böyledir; ancak merak edersen, soru sorarsan zevk alırsın. Öyle boş boş bakmakla olmaz. Biraz bilgiliyseniz, sizi gezdiren arkeolog da zevk alır.
Sayfa 35 - KronikKitabı okudu
Reklam
... Zaten arkeolojide bu iş böyledir; ancak merak edersen, soru sorarsan zevk alırsın. Öyle boş boş bakmakla olmaz. Biraz bilgiliyseniz, sizi gezdiren arkeolog da zevk alır.
Y Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı. Yıldızlar, yıldızlar... Hangimiz bilebilirdik bir Ömür ışıyıp duracaklarım. Yazı iki kere sarıya boyayan harman yerleri, birer güneş ocağıydı. Yorgun atlar, sineklere yenik düşmüş öküzler, traktörlerden hatırlıydı henüz. Dünyanın bütün ırmaklarından büyük olan Saray Çayı, bedenimizin ilk karıncalı aynasıydı. Köyün içinden geçen Ankara-Sivas yolu, gündüzleri ayrı uzaklara giderdi, geceleri ayrı... Uzak kasabaları köy köy gezdiren çerçiler mi getirmişti ilk plastik kapları? Ya o transistorlu radyo, geceleri yalnız uzun dalgayı çeken. Kahire o zamanlar girdi evimize, İstanbul o günlerde, Ankara, Erivan o yalnızlıkta. "Sierra söylerken bülbüller susar" diye kendini öven radyomuz kuşkusuz radyoların birincisiydi ve babama bir inek parasına mal olmuştu!
Dilsiz ustalar, suskun öğrenciler
Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı.
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.