Tamamını okuman için biraz sabretmen gerekiyor sevgili okur. Okurken bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz sabır taşı parçalaman muhtemel. Bu yazıda sana bu kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi anlatacağım-tabii klavyem bana güç verdikçe. Sana yazı boyunca güzel sürprizlerim olacak-ama duyu organlarını sekiz açman gerek. Lafı uzatıp seni farklı
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ,
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…”
***
Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi,
En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı,
O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı,
Etrafı kalabalık değildi,
Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı,
Tüm heybetine rağmen,
İnsan olmak yolda olmaktır. Her insan doğum ile başlamayan ölümle de sona ermeyen uzun bir yolculuğun yolcusu olarak açar gözlerini dünyaya. Bu yol nereden gelir, nereye gider yolun adabı nedir ? Bazıları çok umursamaz bu soruları, kendine gösterilen yönde gözü kapalı ilerlemeyi tercih eder. Kimi de sorar, merak eder, önündeki yolcuların
5 yıldır 1000 kitap üzerinden düzenli olarak kitap okuyorum. Şükür elimden geldiğince tatlı bir sayıya eriştim, çok fazla kitap tavsiyesi aldım, etkinliklere girdim, etkinliği kendim düzenledim, arkadaşlarımın önerilerine uydum, canım sıkıldı ilk önüme geleni okudum, yeri geldi en alakasız kitapları okudum; ancak hiçbir kitapta bu kitabı okurken
İlk incelemem, ilk deneyimim, sürç-i lisan ettiysem şimdiden affola...
Neler yazacağımı nerden başlayacağımı bilemiyorum.Okudukça yüreğime işleyen defalarca açıp okuyabileceğiniz ve her okuyuşunuzda gerçek yaşanmışlıklarla karşılaşacağınız bir Hikaye & Deneme olan Mor Melankoli.. Kitabı okuyan herkesin kendinden bir parça bulacağını
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
Heyecanlıyım 1000kitap, heyecanlıyım. Ne yazacağımı bilmediğimden değil, neleri yazacağımı tamamen biliyor olduğumdan dolayı
1862 yılında otuz iki yaşındaki Lev Tolstoy, henüz on sekizindeki Sonya Behrs ile evlenmeden birkaç gün önce aralarında hiçbir sır olmaması gerektiğine karar verdi. Bu kararın bir parçası olarak günlüklerini ona okuttu ve genç kızın hem ağlaması hem de oldukça kızması onu çok şaşırttı. Günlüklerine eski aşk ilişkilerini yazarken yakında yaşayan
Bu kitabın, değerli yazarlarımız Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul tarafından ele alındığı yıllarda ben yurt dışındaydım ve o zamanlar gençliğinde vermiş olduğu bir yaşam hevesi ve enerjisi ile böylesi meselelere çok uzaktım. Özelikle 90’lı yıllar, Almanya’da yaşayan biz Türkler ve Türkiye’den çalışmak için oraya göç etmiş olanlar ile birlikte, başka
Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?
Sahip olduğum o kadar çok şey var, ama onsuz her şey bir hiçe dönüşüyor diyor Werther ve kendince hiçliği biricik Lotte’sinden uzak olmakla bağdaşlaştırıyor. Öyle ki onu değil bir gün görmemek bir saniye görmemek bile çılgına çeviriyor.
Kitap tamamen Werther’in intihar etmiş yakın arkadaşı Wilhel’e yazılan kesit kesit mektuplardan oluşuyor ve bu mektupları bir bütün olarak Werther’in sesiyle okuyan bizler, acı dolu bu aşka yer yer üzgün yer yer korku ile tanık oluyoruz.
Kitabı sevdiğinden ayrılan ve karşılıksız sevgiye kapılmış insanlara önermeyeceğim gibi çok duygusal insanlarında birçok sayfasında duygularının alt üst olacağını bilerek bu kitaba başlamasını isterim. Şayet kitap zamanında birçok intihara sebep açtığı gibi günümüzde de bu etkisini sürdürdüğüne ve bazı sayfalarda ölümün bir kurtuluş olduğuna inancımızı arttırıcı etkiye sahip olduğuna inanıyorum.
“Ey göklerdeki Babam, gelsem beni kovar mısın?”
Son olarak Canım Werther, bir sevda nasıl olurda öldürürmüş böylesine güzel bir gençliği nasıl soldururmuş tüm hayatı seninle tecrübe ettim. Acılarına ortak olmak istediğim nadir karakterlerden biri oldun, hoş geldin...
Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla, Hamd, alemlerin Rabb'i olan ALLAH'a mahsustur. Salatü selam, her türlü ikram kainatın efendisi önderimiz, rehberimiz, sevgiler sevgilisi Resül-i Ekrem Efendimiz'in, al ve ashabının, kıyamete kadar yolundan gidenlerin üzerine olsun.
(Bu kitap kadar mühabbet dolu bir kitap okumadım her sayfası her satırı
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.