"Biz böyle büyük, feci bir aşk hayatı, yaşayan iki
mutsuzun çocukları değil miyiz?". Fikret ve Nejat
içim ağladığım "Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi" kitabından sonra bu kitap yarama tuz bastı adeta. Birisi gider de yokluğu suratınıza çarpar ya işte bu kitap da öyle indi üstüme. "Ebediyen güneşsiz kalan hayatımın baharı solalı ,o hüzünlü mehtabın nuru söneli tam on yedi sene oldu, kızım. İşte ben, o zamandan beri baharsız, mehtapsız ,güneşsiz yaşıyorum." Şu sözlerin nahifliğine bakar mısınız ya adeta bir Zeki Müren şarkısı içinde gibiydim bu kitabı okurken. Nedret'in kimseye nasip olmayacak gönlü, Nejat'ın yalnızca Türk edebiyatı kitaplarında görülecek pişmanlığı, vurdumduymaz kadını en iyi şekilde temsil eden Mualla'nin bile Nedret'i takdir edişi... Hele Nejat ve asla aşınmaya aşkı yok mu, işte o ya bu kitabı elden düşürmeyen.
26.04.2024 Cuma