Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
456 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bu hikayede herkes suçlu.....
Eşi ölünce boşluğa düşmüş, aşk isteyen bir adam..... Annesinden nefret eden, babası ölünce baba şefkati arayan ,bu şefkatle birlikte güç zenginlik arayışında olan bir kadın .... Şımarık , eğlence düşkünü, tam bir züppe olan delikanlı...... Bunların yanında annesini kaybetmiş, babasını ve kardeşine düşkün genç ve masum olan bir kız ....Nihal Bence yazarımız favori karakteri nihal . Benimde öyle çünkü yazar Nihal'i hissettirdiklerini muhteşem bir şekilde ele almış. En küçük duygusuna kadar hissettirmiş. Bu hikâyenin neresinden bakarsanız bakın hepsi suçlu gibi görünüyor ama bir o kadar da hepsi masum...
Aşk-ı Memnu
Aşk-ı MemnuHalid Ziya Uşaklıgil · İthaki Yayınları · 202117,9bin okunma
"Acaba o zamanlar aklımı mı kaçırmıştım, aslında bir akıl hastanesinde miydim? Belki de hala oradayım, belki de bütün bunlar sadece bana olmuş gibi göründü, belki de hâlâ öyle görünüyor ... "
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
460 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Kitabı aslında uzun yıllar önce okudum. Zaten bu romanda sosyal içerikli bir roman olmasına rağmen günümüz sosya-kültürel dinamiklarini yansıtmıyor, 90li yılların sonu 2000 yılı dönemi hikayesi var. Ancak bu kitap aklımda çok kaldı. Bunun nedenleri var. Birincisi romandaki karakterlerin isimleri özensiz seçilmiş hatta karakterlerde özensiz ve ilk
Kar
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,5bin okunma
Eskisi gibi olamayız, öyle bir cennet yok artık! Kırılmış bir vazo düşün eskisi gibi olur mu? Dağılan parçalarını topladın bir araya getirdin yapıştırdın diyelim, tıpkı eskisi gibi görünüyor. İçine su koyabilir misin? Çiçek yetiştirebilir misin bir daha? Yetiştiremezsin su sızar çiçekler heba olur solar.
" Öyle bir hale gelmişiz ki, gerçek canlı hayat bize adeta bir iş, bir ödev gibi görünüyor, onu kitaptan öğrenmeyi yeğliyoruz."
İş bankası yayınlarıKitabı okudu
Karakterin yetkinliğini oluşturmada en önemli faktör, gereken şeyden hoşlanmaktır ve tiksinmek gereken şeyden de tiksinmektir. Gerçekte haz ve acı hayat boyu yaşanır ve onlar, mutlu bir hayat için olduğu gibi, erdem için de büyük bir öneme ve büyük bir güce sâhiptir; çünkü hoş olan şeyi seçeriz ve acı veren şeyden kaçarız. Ve öyle görünüyor ki, bu konuları sessizce geçiştirmemelidir; çünkü bu konularda ortaya çıkan tartışmalar çok önemlidir. Bâzıları gerçekten hazzın iyi olduğunu, tersine diğerleri tümüyle kötü olduğunu iddia ederler ve bu sonuncular arasında kuşkusuz bâzıları, hazzın gerçekten kötü olduğuna, oysa diğerleri haz hiç de kötü olmasa bile, ahlâkî hayatımızın çıkarı için hazzı kötü şeyler arasına koymanın tercih edilebilir olduğuna inanmışlardır: Çünkü insanların çoğunun hazza güçlü bir eğilimi vardır ve çoğu insan hazzın kölesidir. Hazları kötüleyenler demektedirler ki, insanları (hazların ç.n.) karşıtına doğru yönlendirmelidir; çünkü bu takdirde tam ortayı bulacaklardır.
Sayfa 474 - 475Kitabı okudu
Reklam
Hislerime ve düşüncelerime tercüman oldu ♡
Hisarlık Tepesi, oranın havasını solumamız gerek ki anlayalım Homeros’u. Yaşamadan sevebilir miyiz bir yapıtı, sevmeden de anlayabilir miyiz? — Peki nasıl seveceğiz buraları? İlle de sevmek mi gerek? Bence öyle. Sen “Tarihi sevmiyorum” diyorsun, neden sevmiyorsun? Çünkü yaşamıyorsun tarihi. Tarih sana ezberlenecek ölü bilgiler gibi görünüyor . Sayılar ezberlemekten , padişah adlarını bellemekten, bir sürü savaş adı sıralamaktan başka bir şeye yaramıyor sana okullarda öğretilen tarih. Oysa tarih bu değil ki . Tarihtekiler, bir zamanlar bizim gibi yaşamı yaşamış kişiler… Ama işte onun yaşantısını kavrayabilmemizi için bir çaba göstermemiz gerek, bir gözle görme, bir imgelemde yaşatma çabası. Onu yaptın mı, canlanıverir tarih, çok da meraklı bir konu olur, çünkü sen bugünkü dar çerçeven içinde değil, yüzyılların akıntısı içinde çok renkli, cıvıl cıvıl bir yaşantı yaşamış olursun. Hani roman okuduğunda nasıl merakla sürükleniverirsen olaylardan olaylara, nasıl roman kişilerinin dertlerine, sevinçlerine, sevgilerini ortak olursan, öyle.
"Sanki buralarda hiç savaş olmamış da sadece kahverengi inekler sakince otlamış gibi görünüyor," dedi. "Her zaman savaşın ardından öyle görünür. Savaşın üzerinden yirmi yıl geçti,"
520 syf.
·
Puan vermedi
Martin Eden
Kitaplarına kıyamayan ben, bu kitabın sonuna gelince fırlatasım gelmişti çünkü Martin'i tam çözdüm,tam anlamıyla tanıdım derken bir de baktım ki yolun sonuna gelmişiz. Bu güzelim eser yarı otobiyografik bir roman. Jack London, büyük oranda Martin Eden kişiliğine bürünmüş şekilde çıkıyor karşımıza.Yirmili yaşlarda tabiri caizse halk tabakasından bir genç Martin. Denizcilik ile uğraşırken bir olay sonucu Ruth ve ailesi ile tanışıyor ve hikaye tam olarak burda başlıyor. Martin'in Ruth'a duyduğunu zannetiği aşk onu bir şeyleri değiştirmeye itiyor. Başarılı bir yazar olma adına çalışmalara başlıyor. Büyük hayranlık duyuyorsunuz onun çabasına. Bu çaba Ruth'un dünyasına ait olma çabası aslında. Ruth demişken ondan ve ailesinden nefret ettim. İnsanların geri kalanını bir proje olarak görmek ne demek? Ayrıca okudukça bir sürü soru sordum kendime ama cevaplarını da veremedim tuhaf bir şekilde. Kötü bir durum olsa gerek biri uğruna,ona yaranmak için bu kadar çabalayıp karşılığını alamamak.Değmiyor işte insanoğluna değmiyor Toparlamak gerekirse kitap başta mücadele kitabı gibi görünüyor ama hiç öyle değil aslında gerçete bir yenilgi kitabı. Martin'ın o hayranlıkla izlediği burjuva sınıfının hiç de hayranlık duyulacak bir yanlarının olmadığını anlamasıyla hayata karşı yenilgisi tam olarak. . . Bu kitap okunmalı,okutulmalı
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,2bin okunma
"zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş, kör topal idare eden insanlarız. hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki, gerçek 'canlı hayata' karşı adeta tiksinti duyuyor, bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz. öyle bir hale gelmişiz ki, gerçek 'canlı hayat' bize adeta bir iş, bir ödev gibi görünüyor, onu kitaptan öğrenmeyi yeğliyoruz."
Sayfa 138 - iş bankası kültür yayınları. şubat, 2023.Kitabı okudu
Reklam
Öyle bir hale gelmişiz ki, gerçek "canlı hayat" bize adeta bir iş, bir ödev gibi görünüyor, onu kitaptan öğrenme­yi yeğliyoruz. Peki neden bazen telaşa kapılır, kimi kaprisler, çılgınlıklar yaparız? İstediğimiz nedir? Bunu kendimiz de bil­meyiz. Kaprislerimiz, isteklerimiz yerine gelse bundan ilk biz zararlı çıkarız. Bize daha fazla serbestlik vermeyi, ellerimizi çözmeyi, hareket alanımızı genişletmeyi, üstümüzdeki vesa­yeti kaldırmayı deneyin bir... sizi temin ederim, o anda tek­rar vesayet altına girmeye can atarız. Biliyorum, belki bu sözlerime kızacak, bağırıp tepinmeye haşlayacak, "Böyle ko­nuşacaksanız yalnız kendinizden, o sefil yeraltınızdan bahse­din.
Sayfa 138 - İş Bankası Kültür Yayınları
272 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Oooo…. Çok sert! İlk kitap mı? Yok canım! Bakayım; vallahi öyle. #dantealighieri nin #cehennem inden “İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.” cümlesine kapağında yer vererek zaten beni bir tavladı. Sen çok yaşa ve çok yaz sevgili Ahmet Ziya Yıldırım Bu nasıl güzel kurgudur, ne yalın bir anlatımdır yahu! Hani hep derim ya; #whodunit okumaktan
Oxi
OxiAhmet Ziya Yıldırım · İnkilap Kitabevi · 202219 okunma
Sığ sözlere öyle alışılmış ki, zihinleri azıcık harekete geçiren bir düşünce kabalık gibi görünüyor. Konuşurken yeni fikirler üreten birinin vay haline! FAUBLAS
Sayfa 319Kitabı okudu
1.500 öğeden 1.471 ile 1.485 arasındakiler gösteriliyor.