Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hastalık hakkında doğru bir şekilde düşünmenin yollarını unuttuk. Şurası bir gerçek ki yılda bir kere yaptırdığımız muayene zamanı gelene veya bir hastalığa yakalanana kadar onu aklımıza dahi getirmemeye, tüm gücümüzü kullanarak bu konuyu hiç düşünmemeye çalışıyoruz. Sağlıklı olmanın yollarından birinin sağlıklı düşünmekten geçtiği söylendi bize ve biz bunun hastalığa dair derinlikli düşünmeyi içermediğini varsayıyoruz. Hastalıktan kaçınıyoruz ve vefat eden arkadaşlarımızın cenazelerine katılmaktan veya hasta ziyareti için hastaneye, hatta dişçiye, dahiliyeciye, aile hekimine, çocuk doktoruna veya jinekoloğa gitmekten korkuyoruz. Gelgelelim hastalık hakkında düşünmememiz mümkün değil. Yaşadığımız soğuk algınlıkları veya arkadaşlarımızın hastalanması gibi onu bize sürekli hatırlatan şeyler var. Ölüm kolektif sosyal yapının bir parçası. Ne kadar denersek deneyelim, kimse hastalıkla yüzleşmekten kaçamaz. Hastalıktan kaçamama, onu daimi olarak sağlık ile değiştirememe acziyeti, bu ikisi arasındaki ilişkiye dair; onların gizemli ve tuhaf bir şekilde bir olduklarına dair; birini bilmenin diğerini bilmek olduğuna; biri olmadan diğerinin de olamayacağına dair bilgi verebilir. Nasıl ki aşağı olmadan yukarıyı, beyaz olmadan siyahı bilemiyoruz, öyle görünüyor ki farkındalığımızı, hastalık ve ölümü dışlayarak sağlığın lehine bölmemiz de mümkün değildir.
İçinde, hiç uyanmadan kalmış, biraz kurcalanmış, fakat hiçbiri sonuna kadar işlenmemiş birçok yetenek olduğunu acı acı seziyordu. İçi yanarak anlıyordu ki onda gömülü kalmış iyi ve güzel bir şeyler vardı; belki çoktan ölmüş ya da bir dağın derinliklerindeki altın gibi saklı kalmış olan bu hazine çoktan meydana çıkmış olmalıydı. Ama öyle derinlerde kalmış, üzerine öyle pislikler yığılmıştı ki... Sanki dünyanın ve hayatın ona verdiği nimetleri birisi çalmış ve yine kendi ruhunun derinliklerinde bir yere gömüp bırakmıştı. Sanki bir güç onu hayat meydanına atılmaktan, iradesini ve zekasını alabildiğine açılıp harcanmaktan alıkoyuyordu. Sanki gizli bir düşman daha yola çıkarken onu ağır eliyle yakalamış, insanlığın doğru yolundan uzaklara fırlatmıştı... Düştüğü ıssız ve vahşi ormandan kurtulup da doğru yola çıkması imkansız görünüyor; çevredesindeki ve gönlündeki orman gittikçe sıklaşıyor, karanlıklaşıyor; dar geçitler kapandıkça kapanıyordu; zekasındaki uyanıklık gittikçe azalıyor ve artık içindeki sönmüş güçleri bir an için uyandırabiliyordu. Düşünme ve isteme gücü çoktan ve belki de umutsuz olarak felce uğramıştı.
Sayfa 115
Reklam
Düşünceler
Sabahları canın yataktan çıkmak istemediğinde, hemen şöyle düşün: "Bir insanın görevini yerine getirmek için kalkıyorum. Bunu yapmak için doğdum, bu dünyaya bunun için getirildim, peki ama neden yakınıyorum öyleyse? Yataktan çıkmayıp yorganı başıma çekmek için mi yaratıldım yoksa?” “Kuşkusuz çok daha hoş bir şey bu." "Bunun için mi geldin dünyaya öyleyse? Harekete geçmek için değil de, duyuları sınamak için mi? Ağaçları, kuşları, karıncaları, örümcekleri, arıları görmüyor musun? Onların her birinin evrenin akışı içinde kendine düşen görevi yerine getirdiğini, evrensel düzene küçük de olsa katkıda bulunduğunu görmüyor musun? Sense, kendi adına, bir insan olarak yapman gereken şeyi yapmayı ret mi edeceksin? Kendi doğana uygun olanı yapmak için acele etmeyecek misin?" "Ama dinlenmek de gerek." Elbette; bence de öyle. Ama doğa yemeye içmeye olduğu gibi, buna da sınır koymuş; oysa sen bu sınırları aşıyorsun, gerekli olanın dışına çıkıyorsun. Sıra eyleme gelince de, yapabileceğinden azını yapıyorsun. Gerçek şu ki, sen kendini sevmiyorsun, kendini sevseydin, hem kendi doğanı, hem de onun istemlerini severdin. Mesleklerini seven insanlar, yaptıkları işe kendilerini öylesine kaptırmışlardır ki, yıkanmayı, yemek yemeyi bile unuturlar; oysa sen kendi doğana; oymacının oymacılık sanatına, dansçının dansa, cimrinin parasına, kibirlinin azıcık ününe verdiğinden daha az değer veriyorsun. Mesleklerini gerçekten seven insanlar, kendilerini işlerine öylesine kaptırırlar ki, yemek yemeyi hatta uyumayı bile unuturlar; oysa ortak yarara hizmet eden etkinlikler sana daha az önemli ve daha az çabaya değer görünüyor.
Sayfa 67 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Öyle bir hale gelmişiz ki, gerçek "canlı hayat" bize adeta bir iş, bir ödev gibi görünüyor, onu kitaptan öğrenmeyi yeğliyoruz.
Sayfa 138Kitabı okudu
214 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Issız ve küçük bir adaya meteoroloji uzmanı olarak atanan İrlandalı bir adamın hikayesini anlatıyor Soğuk Deri. Meteoroloji uzmanı bir yıllığına görevlendiriliyor bu küçük ve gemi güzergahlarının epey dışındaki adaya. Oraya görevlendirildiği zaman, ülkesindeki çeşitli sivil toplum ve bilimsel araştırma kurumları, dünyanın bu insan elinin nadir
Soğuk Deri
Soğuk DeriAlbert Sanchez Pinol · Jaguar Kitap · 20181,154 okunma
tam denize karışmadan önce bir noktada öyle tuhaf ağırlaşıyor ki nehir geri akıyormuş gibi görünüyor. orada durup o tembel akıntıyı seyreder, zihnimi başıboş bırakırdım. belki de gençliğimin denize karışmasından önceki o son anı simgelediği söylenebilir o noktanın.
Reklam
Memleketten arkadaşlarımla bir araya gelemiyoruz ama güzel anılar biriktiriyoruz hep bir aradaymışız gibi 🌸🦋.. ((Bazen bir yemek tarifini denemek oluyor , bazen bir şiiri ya da bir kitabı okumak gibi …))) Bugün akşam üzeri ben bir yemek denedim🤭Tabii ki mutfak benim için bir laboratuvar aynı zamanda 🤭🤭çok güzel çalışmalara imza atıyorum😇 ((Bazen uzaklaştırma alsamda…))) 🤭Bir gün mutfağı uçuracağım orası ayrı 🤭🌸 Arkadaşlarımla grupta paylaştığım videoda ; içine bir baharat daha kattım ama kıskançlığım yüzünden söylemeyeceğim demiştim 🤭 Arkadaşlarımdan gelen mesajlar 🤭 -Kübra o şaheserindeki kıskançlık yaptığın ama bir türlü söyleyemediğin baharat dedin ya o baharat değil de tuz gibi 😂😂Tuz koymadın yaa tuzsuz olmuş o🥰🥰😍 -Kız tencereyi nasıl yakmışsın öyle 🤣🤣🥰 -Şu an sinir krizi geçiriyorum , umarım çıkmıştır o tencere 🤣🤣Halıya nasıl uçurdun onu yaa😂😍😍 -Olacak olacak ben inanıyorum. Sendeki azim yeter 💞❤️🥰😍 -Merak etme kardeşim yarın haber alamazsam gerekli işlemleri bizzat ben takip edeceğim 🤣Gözün arkada kalmasın 😂😍🥰 Bu kadar önyargıya rağmen yemek çok güzel görünüyor 🤭🤭(Çünkü tuzunu koymuştum 🤭)) Ben çok eminim kendimden 💪💪Her şeye rağmen 🤭🌸🌸 Yaparken oluyor öyle kazalar da işte 🤷‍♀️Bir gün bu kazalar bitecek inşaAllah 😌🤭
Bedeninin her noktasında söz alıyorum Öpmek için, uğurlarken seni ayrılığa Boğazımdaki taş güle dönüşüyor Öyle görünüyor, dudaklarımın ucunda Beni böyle anımsa, böyle düşün istiyorum Gülümseyen bir adam, ağlar gibi, sarsak Anla ki, yitik bir ülkeyi korumaya benzer Bir şairin sevgilisi olmak ...
· Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş, kör topal idare eden insanlarız. Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki gerçek "canlı hayata" karşı adeta tiksinti duyuyor, bize hatırlatmasına dahi katlanamıyoruz. Öyle bir hâle gelmişiz ki gerçek "canlı hayat" bize adeta bir iş, bir görev gibi görünüyor; onu kitaptan öğrenmeyi yeğliyoruz.
Sayfa 138Kitabı okudu
Bir köşeye çekilip ahlak bozukluğumla bütün bir ömrü nasıl heba ettiğimi, kötücül, boş gururum yüzünden yaşayan âlemle her türlü bağı keserek nasıl yeraltına çekildiğimi uzun bir öykü gibi anlatmanın hiçbir ilginç yanı yok elbette; hem romanda bir kahraman olmalıdır, halbuki benimkinde bir kahramanın tersi olan ne kadar özellik varsa kasten bir
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Sığ sözlere öyle alışılmış ki, zihinleri azıcık harekete geçiren bir düşünce kabalık gibi görünüyor. Konuşurken yeni fikirler üreten birinin vay haline!
İnsanlar burada ıstırapla öyle işte dışlı yaşıyorlar ki,seninle dostluğum, hatırlamaya mecbur olduğum biçimiyle, bana her zaman, her gün kavramak zorunda olduğum değişken azap ezgileriyle uyumlu bir prelüd gibi görünüyor.
Sayfa 49
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.