Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ruhlarla meşgul olacak öyle çok maymun var ki şu ruhban sınıfında, insan ineğini bile emanet etmeye çekinir! Şu lüzumsuz adamlara bakın hele! Şeytan habire papaz peydahlıyor! Hakikaten ne Yahudilerin, ne putperestlerin, ne Çingenelerin ne de Tatarların ibadetinde var bu kadar çok kepazelik!" Seyredenlerden beti benzi atmış biri, "Türklerde bile yok mu?" diye soruyor. "Hangi Türkler?" diye şaşırıyor Melchior. "Yakında gelecek olan Türkler... Anlatıldığına göre surlarımızın etrafında okyanusların kıyısındaki kumlar kadar kalabalık bir ordu kuracaklarmış..." Bir başkası daha yüksekten alıyor: "Üstümüze gübre şerbeti dolu koca fıçılar yağdıracaklarmış!" "Ya öyle mi?" Strasbourg' da yayılan yeni söylentiden habersiz Melchior kulaklarına inanamıyor. "Peki neden saldıracaklarmış bize?" "Türkler öyledir! Türk demek saldırır demek... Memleketlerinin biberinden olsa gerek. Biber kıçlarını yakınca onlar da..." Bir başkası daha lafa giriyor: "Anlatılanlara göre en sevdikleri yemek dans edenlerin etiymiş. Türkler şarap yerine kanla sarhoş oluyormuş!"
“Acaba nasıl yapsam diye çok düşündüm anlaşılmak kaygusuyla her şeyi çok açık açıklasam ve seçik seçiklesem mi yoksa manaları evirip sözcükleri çevirip cümleleri devirip semboller imgeler ve metaforlarla dolu tanrının cezası bir metin yazarak okuyucuların feleğini mi şaşırtsam alın bakalım madem bunu istiyordunuz nasıl oluyormuş görelim diyerek çünkü evet anlatacağım şeyler ehlinin dışında kimsenin eline geçsin istemiyorum bu yüzden allahım diyorum yarabbim ne olur bana öyle bir üslup bahşeyle ki hem her şeyi anlatabileyim hem de sırları ehil olmayanlardan saklayabileyim”
Sayfa 165 - İz Yayıncılık, 2020.Kitabı okudu
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
·
94 günde okudu
Finlandiya’nın Finlandiya’sı
Öncelikle bu kitapla tanışman eğitim ve para için verdiğin savaşın darbesiyle ilişkilidir. Kitapta Finlandiya’nın nasıl reformlar yaptığını ve neyi doğru yaptığını gördük. İlk bölümde her devletin bir doğumu ve ölümü olduğunu anlıyoruz. Bu ölümün tek sebebi ise çağa ayak uyduramamak. Zaman öyle bir gelir ki en doğru bildiğiniz bir bilgi artık
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Koridor Yayıncılık · 200799,8bin okunma
O aralar öyle çok şeyden sıkılıp, öyle çok kişiden kaçmıştım ki. Pek bir salmıştım kendimi, kilo almıştım. On yedi yaşımda ne büyük sorumluluklar yüklemişim omuzlarıma, anlamamıştım bile. Ama hayır, dünyayı ben kurtaramazdım. Hiç kimsenin tek başına yapamayacağı gibi. Kaçtığım sorunlar mıydı, sıkıntılar mıydı bilmiyordum. Uzun süredir zorunlu
Sayfa 93
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Lauri’nin tabutu çok küçüktü. Nasıl olur da o kadar küçük bir tabuta sığabilmişti. Soğuk gecelerde nasıl ayaklarını karınına çekip uyuyorsa Lauri de öyle mi yatırılmıştı tabutun içinde? Annesinin açıklamasına göre insan ölünce küçülüyormuş, insandan bir şey yok oluyormuş. Yok olan ruh muydu? Ruhsa eğer, ruh tencerede kaynayan su gibi buharlaşıp yok mu oluyordu yoksa yapışkan ve koyu bir sıvı gibi akıp gidiyor muydu, bunu annesi de bilmiyordu. Belki farklı insanların ruhları da farklıdır..
Reklam
Gazeteyi açtı, bakalım dünyada neler oluyormuş, sevincinden dans eden şu koskoca dünyada. Gel gör ki, hiç de öyle değildi. Nükleer silahlarla savunma kalkanı, diye tutturmuştu Amerika. Kime karşı, kıs kıs güldü, kime karşı, hepsi ölü olan bizlere karşı mı?
473 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.