Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Beppo sokağı süpürürken yavaş ama belli bir tempo ile çalışırdı. Her adımda bir nefes alır; her nefeste bir süpürge sallardı. Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Böyle sürüp giderdi. Arada bir durur ve önüne bakarak düşünürdü. Sonra tekrar bir adım - bir nefes - bir süpürge. Bak Momo derdi, ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüne upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor. O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor. İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı. Her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı. Bir de bakarsın ki adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan. Önemli olan da budur.
Sayfa 41
İnsanlar görüp duyduklariyla bir insana önyargılı yaklasmak yerine o kişiyi yakından tanımaya çalışsalar keşke. HAYAL GÜNLÜĞÜ III. Murat Han bir gün telaşlı bir şekilde uyanır. Yüzünde düşünceli bir hava vardır. Vezîr-i Âzam Siyavuş Paşa, padişahın bu halini görünce dayanamayıp sorar: - Hayırdır
Reklam
Cevapsız Çınlama
Kağıt kesiğinden daha çok çok acıtır. Hemen geçmez öyle vicdanın izi, Aklımda ne varsa, dilimde hepsi Sağduyum herkesten önce arazi… Kulağımda sayısız cevapsız çınlama… Biri beni mi anıyor, seviyorum sanıyor. Köprüleri yakalı, kaldırıp kenara atalı. Yüzünü unutalı uzun zaman oluyor… Kalbimde kırılmadık yer mi bıraktı? Yaptığıyla söylediği nedense farklı. Mazlumun ahı aheste aheste alınır. Bırakın kazandım zannetsin zavallı youtu.be/GcGPedcPsOs
“Hayalin sınırı nerede başlayıp nerede biter, henüz bulamadım. Bir çocuk, bebeğine küçük, oyuncak bir tepside mama getirdiği zaman, gerçekten o an için bebeğin canlı olduğuna inanır mı? Sallanan bir at gerçekten bir at mıdır? Bir erkek çocuk ‘Eller yukarı!’ diye bağırıp sonra da ateş ettiğinde silahının gerçek bir silah olduğunu mu sanıyor? Ya da öyle mi hissediyor? Bana öyle geliyor ki, çocuklar oyuncaklarının gerçek olduğunu düşlüyor, ancak duygusuz bir büyük işe karışıp da onlara fantezilerini anımsatınca apar topar yere ayak basıyorlar. Hiçbir sevecen anne baba çocuğun hayal dünyasını bozmamalıdır.” A. S. Neil
Babalar ve Oğullar
-Sayın jüri üyeleri! Bu sorunların, çocuklarımızdan uzak kalacağını, diyelim ki, bizim delikanlılardan, artık düşünceler yürütmeye başlayan delikanlılarımızdan uzak kalacağını sanıyor musunuz? Hayır, böyle bir şey olamaz. Bu bakımdan, onlardan imkansız bir şeyi, yani kendilerini baskı altına almalarını beklemeyelim! Baba denilmeye layık olmayan bir adamın davranışları gerçekten "baba" denilmeye layık insanların davranışları ile kıyaslanınca, özellikle yaşıt olan çocuklar arasında şaşkınlık yaratır. Delikanlının zihninde, elinde olmayarak acı sorunların düğümlenmesine yol açar. Sorduğu bu sorulara çoğu zaman beylik karşılıklar verilir: "Senin dünyaya gelmeni o sağladı, sen onun kanındansın, onun için onu sevmelisin!" derler. Delikanlı elinde olmayarak: "Peki ama, dünyaya gelmemi sağlarken beni seviyor muydu?" diye düşünür... Gittikçe daha çok hayret ederek: "Sanki dünyaya gelişimi, beni düşündüğü için mi sağladı? O ihtiras anında beni bilmiyordu ki! Hatta kız mı, erkek mi olduğumu bile bilecek durumda değildi! Belki o sırada şarap içtiği için kafası dumanlıydı ve içimde içkiye karşı bir eğilim kazandırmaktan başka bir şey yapmadı. Yaptığı iyilik işte bundan ibaret... Öyle olunca ne diye onu, sadece dünyaya gelmemi sağladığı, sonra da ömrümün sonuna dek bana hiç sevgi göstermediği halde, sevmek zorunda olayım?"
"Sen bana ne getirdin?” diye karşılık verdim.Sırıttı. “Armut olduğunu zanneden bir elmam var,” diyerek onu gösterdi. “Ve kedi olduğunu sanan bir ekmeğim. Bir de marul olduğunu sanan bir marulum. ”Demek ki akıllı bir marulmuş.” "Hiç de bile,” diye nazikçe homurdandı. “Akıllı bir şey hiç kendini marul zanneder mi hiç?"Bir marul olduğu zaman bile mi?” diye sordum. "Özellikle o zaman,” dedi Auri. “Marul olmak yeterince kötü zaten bir de öyle olduğunu düşünmek ne feci.” Başını kederle iki yana sallarken saçlan su altındaymış gibi bu hareketi taklit etti. Bohçamı açtım. “Sana biraz patates, yanm bir kabak ve bir somun ekmek olduğunu sanan bir şişe bira getirdim.” "Acaba kabak ne olduğunu sanıyor?” diye merakla sordu, başını eğip ona bakarak. Ellerini arkasında kavuşturmuştu. “Aslında bir kabak olduğunu biliyor,” dedim. “Ama batan güneş rolü yapıyor.”
Reklam
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Daha ilk cümlesiyle bile kitabın sonunu merak ettiren bir konu… Sayfalar ilerledikçe Gregor’un hayatına bir böcek olarak devam etmeye çalışmasına ve ailesinin, yakın çevresinin bu durum karşısındaki bocalamalarına tanık oluruz.
224 syf.
·
Puan vermedi
Kısa bir şiir ve ardından “ne çok acı var” diye başlıyor kitabımız… Sonra kendinizi Zarif adam ile beraber altmışlı yetmişli yıllarda buluyorsunuz. Yaşamak… Bence bir kitaba verilebilecek mükemmel bir isim. Çoğu insan yaşadığını sanıyor ama aslında yaşamıyor. Yaşamak denilemez buna. Ama Cahit Zarifoğlu yaşamayı beceren sayılı insanlardan bir
Yaşamak
YaşamakCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20209,2bin okunma
''Bak Momo ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor. ... O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiç de kısaltmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hâlâ upuzun bir şekilde seni bekliyor.''
Reklam
Beppo
"Bak Momo" derdi, "ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor." Beppo bu kadarcık laftan sonra bile önüne bakarak bir süre susar, sonra devam ederdi: "O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor." Susup biraz daha düşündükten sonra sürdürdü konuşmasını: "İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı. Her zaman bir adım ilerlemeli. Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı." Uzun bir süre susup yeniden konuşmaya başladı: "Bir de bakarsın ki, adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan." Başını öne eğip sözünü noktaladı: Önemli olan da budur.
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
HAYAL AYNASINDA YAŞAM GERÇEĞİ Yakınlaşmış bir ölüm mü? İnsan alışıyor bir şekilde, Benim aklım sen de hala. Susuşunda. Gözlerini kaçırışında kaldı aklım. Gidişinde en çok..." Bazen insan, aynada gördüğünden eksik ya da fazla gelir kendine. Bazen insan, hiç başına gelmeyeceği sandığı şeyleri yanı başında bulur da, inanamaz yaşamın
Hayal Meyal
Hayal MeyalTarık Tufan · Profil Yayınevi · 20165,5bin okunma
4.48 Psikoz Tam metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Bütünü değil parçayı görme rahatlatır; stres yaptırmaz.
Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor." "O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çabuk... Her seferinde önüne baktığında yol kısalır gibi olmuyor. Daha hızlı, daha gayretli, daha korkulu çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde önünde upuzun duruyor. İnsan böyle yapmalı." "Caddeyi bütünüyle görüp düşünmemeli. Hep bir sonraki adımı, bir sonraki nefesi ve bir sonraki süpürgeyi... Ve hep bir sonra geleceği... O zaman zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Ve öyle yapmak gerekir." "Bir de bakarsın ki, adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan.
Ebup
1.401 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.