Refik Ahmet Sevengil
Öncelikle yazarın şahsi görüşlerini ve duruşunu bilerek tamamen objektif halde kitabı okumaya karar verdim. Kitapta yalın dil kullanılmış ve açıklayıcı metinlerle doluydu. Özellikle Tiyatro alanında ve geçmiş yaşamda eğlence anlayışına dair (sokak eğlenceleri vs.) epey bilgi dolu sayfalar mevcut. Kullanılan görseller de göz doyuran cinsten. Yalnız, kitapta keskin dil kullanıldığını, bazı kısımlarda objektiflikten çok uzaklaşılmış olduğunu, kişisel görüşün hoş olmayan tabirlerle aktarıldığını düşünüyorum. Dolayısıyla tarihi aydınlanmak açısından kaynak olarak kabul etmiyorum. Eğer objektif gerçeklikten kopmayacaksanız bilgi dolu sayfalar hatrına öneririm. Yazılan inceleme sadece kişisel görüşümdür. Keyifli okumalar..
Kitabımız küçük bir kasaba da geçiyor. Bu kasabanın kurucusu, Edens ailesi ve ana erkek karakterimiz de bu ailenin en büyük oğlu Griffin... Griffin, ailesine karşı sorumlulukları olan biri ve kendi yönettiği bir çiftliği var. Bundan ötürü oldukça meşgul biri ki bu yüzden hayatında devamlı bir ilişki olmasına sıcak bakmıyor, tek gecelik takılıyor
“İster açık sözlülükle olsun, ister bilmeden sarf ettiğiniz bir cümleyle olsun, bu gece defalarca şunu itiraf etmiş oldunuz ki, işçi sınıfını bildiğiniz falan yok sizin. Ancak bunun için sizi suçlamanın da bir âlemi yok. İşçi sınıfı hakkında herhangi bir şeyi nasıl bilebilirsiniz ki siz? İşçilerle aynı mahallede yaşamıyorsunuz. Başka bir mahallede, sermaye sınıfının yanında kümelenmişsiniz. Zaten neden başka türlü olsun ki? Paranızı veren kapitalistler, sizi besleyen, sırtınızda şu an giymekte olduğunuz kıyafetlerinizi veren yine onlar. Ve siz de bunun karşılığında işverenlerinize, onlara özellikle kabul edilebilir gelen metafizik usulünüzle vaazlar verip duruyorsunuz. Ve bu özellikle kabul gören usullerin bu şekilde kabul edilmelerinin nedeni de, toplumun kurulu düzeni için hiçbir tehdit oluşturmamaları elbette.”
Turgut Uyar'da yalnızlık, hüzün, ölüm,yaz ve özellikle Haziran gündemdedir. Ve...
Ey gözleri maden
Ne kadar bıraktıysam o kadar kaldı orda..der anlarsınız..
Belki bir kuruntudur yaralayan kalbimi
Her insan biraz uyumsuzluktur ölü olmayınca..
Çok çok güzel bir kitaptı. Her ne kadar başları sıkıcı olsa da sonlara doğru açıldı. Özellikle en sonda çok eğlendim okurken. Kitap boyunca yanlış adama kızdığım için biraz üzgünüm ama sonuçta o suçsuzdu. Zavallıcık :((
Bu arada katil hakkında en ufak bir ipucu yoktu. Yani vardı ama küçüktü. Nasıl bulabilirdim ki (. ❛ ᴗ ❛.)
Cinayet AlfabesiAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20225,1bin okunma
“Benim sevgili çocuklarım! Belki de size söylediklerimi anlamayacaksınız,çünkü çoğu zaman ne dediğim pek anlaşılmaz.Ama bir gün sözlerimi hatırlayıp bana hak vereceksiniz.Bilin ki ,hayatta çocukluk günlerinden ,özellikle de ana baba evinden kalma iyi bir hatıradan daha yüce daha iyi daha yararlı bir şey yoktur.Size yetiştirilme tarzınızla ilgili çok şey anlatılır ama en iyi eğitim çocukluktan kalma kutsal bir hatıradır.Böyle hatıralar biriktirirse insan,ömür boyu aydınlık bir yaşama kavuşmuş olur.Kalbimizdeki tek bir iyi hatıra belki bir gün kurtuluşumuz olur…”
Aslında kimse, onu yaşarken hayatının en mutlu ânını yaşadığını bilmez. Bazı insanlar kimi coşkulu anlarında hayatlarının o altın ânını “şimdi” yaşadıklarını içtenlikle(ve sık sık) düşünebilir ya da söyleyebilirler belki, ama gene de ruhlarının bir yanıyla bu andan da güzelini, daha da mutlu olanını ileride yaşayacaklarına inanırlar. Çünkü özellikle gençliğinde, hiç kimse bundan sonra her şeyin kötü olacağını düşünerek hayatını sürdüremeyeceği gibi, insan eğer hayatının en mutlu ânını yaşadığını hayal edebilecek kadar mutluysa, geleceğin de güzel olacağını düşünecek kadar iyimser olur.
Sosyalizm yalnızca emek sorununu ele almıyor ya da adı geçen dördüncü tabaka sorununu incelemekle yetinmiyor, aynı zamanda ve çoğunlukla ateizm sorununu, ateizmin günümüzde cisimlenişini irdeliyor; sosyalizm, özellikle Tanrı olmaksızın inşa edilen, yerden gökyüzüne ulaşmak için değil gökyüzünü yere indirmek için yapılan Babil Kulesi sorunudur.
‘’ Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok. ‘’
‘’ Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. ‘'
‘’ Kitap okuyamamak düşüncesi beni korkutuyordu. ‘’
‘’ İçimin yeni heyecanlar için dolduğunu hissetmiyorum. Fakat bilmeden yeni yaşantılara hazırlıyorum kendimi. İçimde bir Selim ölürken kalan bütün gücüyle yeni bir Selim yaratıyor. ‘’
‘’ Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum. ‘’
Kalabalık, itişip kakışma hiç hoşuna gitmediği halde, özellikle en kalabalık yerlere doğru yürüyordu. Yalnız kalabilmek için varını yoğunu verebilirdi; ama bir dakika bile yalnız kalamayacağını hissediyordu.
Gün geçtikçe, şu günah bu günah sözleri artıyor. Özellikle kızları okutmaktan kaçınıyorlar. Kızların okuması günah diye bir anlayış büyüyor. Oğlan okursa kadı, kız okursa cadı olur diye bir sözü ataların sözü gibi söyleyip kuşaktan kuşağa yayıyorlar.