Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem Güngör

Özlem Güngör
@ozlemgungor
İzmir
8 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Harp,Zafer; harp,zafer; harp,zafer...Bu geçit resminin her safhası bu iki şekilden ibaretti. Fakat sonu? Timur kaşlarını çatarak onu aradı ve renksiz dudaklarında bir kelime titredi: “Hiç!”
Sayfa 375Kitabı okudu
Reklam
Aile hayatı ailenin en hasarlı ferdinin etrafında organize olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Arkadaşları iyi ve vefalı dostlardı, ama insandılar ve insanlar kendilerini iyi hissetmeye bayılır, kötü hissetmekten nefret ederler. Morrison’lar zamanla küçük eve gitmemek için sorgulanamayacak sebepler buldular. Vefasız olduklarından değil de, mutlu olmayı hüzünlü olmaya tercih ettikleri için. İnsanın yapmak istemediği şeyi yapmamak için mantıklı ve erdemli sebepler bulması zor değildir.
Sayfa 428Kitabı okudu
İnsanoğlunun zaferlerinden biri de, bir şeyi bilip yine de inanmayabilmesidir.
Sayfa 492Kitabı okudu
Reklam
O varoluşsal sıkıntı; sonunda ölümün olduğu bu yaşamın ne olduğu üzerine gerçek bir cevap bulmadan, her şeyin temelde anlamsız ve her eylemin temelde boş olacağının sezgisi olarak, her insanın içinde, evini bulana kadar varlığını sürdürür...
Özgüven, diğerlerinden üstün olduğunu düşünmek değildir. Kendini diğerleriyle kıyaslamaktan özgürleşmektir.
Sayfa 116Kitabı okudu
Gerginlik ne olduğun ile ne olmak istediğin arasındaki boşluktur. Eğer boşluk büyükse, gerginlik de büyük olacaktır. Eğer küçük ise gerginlik küçük olacaktır. Ve eğer hiç boşluk yoksa her ne isen onunla tatmin olmuşsun demektir. Diğer bir değişle olduğundan başka bir şey olmak istemezsin. O zaman zihin şimdiki anda var olur. Gerginleşecek bir şey yoktur; kendinle rahatsındır.
Sayfa 113Kitabı okudu
Kölelik bir özgürlüktür; bilinçli seçimden özgürlük. Tamamen özgürleştiğin an, kendi seçimlerini yapmak zorundasın.
Reklam
Koşmayı bıraktığımız gün, vardığımız gün. Aramayı bıraktığımız gün, bulduğumuz gün. Konuşmayı bıraktığımız gün duyduğumuz gün. Bizim olduğunu sandığımız şeylerin hiçbir zaman gerçekten bize ait olmadığını anladığımız gün, artık her şeye sahip olduğumuz gün.
İnsanın herkesin nefretle bakmasına yol açan bir engeli, özrü, kabahati varsa ilk öğrendiği şey şakacı olmak. Hep neşe, eğlence, hep espri, komiklik halleri............ karşındaki daha bunları düşünmeden patlatacaksın espriyi, ki hiçbir suçluluk hissi kalmasın narin bünyesinde. Yoksa kim ister kendini ırkçı, şekilci, ayrımcı, bok püsür hissetmeyi. Rahatlasın, ki artık ne söylemen gerekiyorsa söyle konu neyse gir fırsat bu fırsatken.
Aniden onu anlıyorum. Bir kilit açılır gibi, sakin ama mucizevi. İçimi bir sevinç kaplıyor. Sonunda annemi anlıyorum. Sanki üzerimden dünyanın yükü kalkıyor.
Mesafe. Evet. Mesafe çok mühim. İçinden bakarsan görünmüyor lakin biraz uzaktan bakarsan gerçekler olduğu gibi duruyor karşında. Kim bilir neleri fark edemiyoruz çok yakından baktığımız için? Hatta kendimizi bile!
Hayat bazen işte böyle böreği tüm kaygılardan uzak yiyebilmekten ibaret...
Sayfa 163Kitabı okudu
Başkaları, sandığımız kişi olmadığımızı hatırlatmak için giriyor hayatlarımıza. Biz kendimizi aşağı yukarı bir şeylerle tanımlarken, onlar bize başka bir yüzümüzü gösteriyor. Kendi gerçeğimizin dışına çıkıp bakıyoruz ve öyle ya da böyle kabul ediyoruz yeniden tarif edildiğimiz hali.
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz.
Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır.
Çocukluğuma ilişkin bir noktanın daha açıklığa kavuşması gerekiyor; o da, daha o zamanlarda bile içimde bir tutam delilik taşıdığım. Şu çileli, bereketli, köhne dünyamızın düş kırıklıklarına dayanamayıp da deliliğin acıya dayanıklı avuntusuna sığınanlardan değilim, sonradan görme delilerden yani.
Her bir insanın hikayesi, bizi kendi başımızdan geçen olaylar kadar ilgilendirirdi. Yeter ki kendi gerçekliği içinde kavransın. Her hikaye, sonuçta insanın varoluşunun bir hikayesi değil miydi? Ve akıp giden hayatın?
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir.
Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu...
Reklam
Dedim ya, kendi içimizde, kendimize dair bilmediğimiz o kadar çok şey var ki...
Bir felakete sükûn ve itidalli tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir.
Yeryüzünde değiştirebileceğin tek kişi kendinsin ve şunu bil ki Sen değişirsen dünya değişir...