Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Potlaç
İnsanların birbirine armağanlar verdiği bir Kızıldereli bayramı; artı ürün birikimini engellemek için eldeki fazlalığın toplumla paylaşıldığı ve geri kalanının yakıldığı bir ritüel.
305 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Yedi Düvele Karşı
Erol Göka'nın aslında birbirinden farkı diyebileceğimiz ancak ortak ögeler de barındıran Türklerdeki liderlik anlayışını ve liderlik özelliklerini anlattığı birinci bölüm ile, Türklerde Fanatizmin varlığını sorguladığı ikinci bölümden oluşan bu kitap, Türklerin kriz zamanlarındaki davranışları ile galipken ve mağlupken oluşan grup davranışlarını, reflekslerini anlayabilmemiz için bir önsöz niteliği taşımaktadır. * Türkler lider merkezli bir millettir. * Türkler liderlerine uhrevilik adlederler. * Kriz zamanlarında liderlerine daha çok bağlanırlar. * Türlerde ırk ve din temelli bir fanatizm bulunmaz, ancak zor zamanlarda fanatizm ögeleri görülür. Türk grup davranışı Potlaç kültürü segmenter toplum yapısı mağlupların edası zillullah-i fil arz ( Allahın yeryüzündeki gölgesi)
Yedi Düvele Karşı
Yedi Düvele KarşıErol Göka · Kapı Yayınları · 202212 okunma
Reklam
Herkesin nişan ve nikaha davet edildiği törende gönlünce hediye vermesi ve ister istemez kendi töreninde benzer hediye bekle esi tipik bir potlaç yasasıdır.
Sayfa 149Kitabı okudu
potlaç'ın günümüzdeki karşılığı
Konudan sapma pahasına sanatta da potlaçtakine benzer bir durumun olduğunu hatırlatalım. Pahalı eserlerin değeri işlevinden değil, işlevsizliğinden kaynaklanıyor aslında; hiçbir ihtiyacınızı görmeyen bir şeye para yatırarak toplumda prestij kazanıyorsunuz. Thorstein Veblen'in daha 1 899'da belirttiği gibi, israf ile gösterişçi tüketim (İng. conspicuous consumption) genelde el ele gidiyor kısaca. Bu durum modern ve postmodern sanatın artık güzellik ve estetik gibi kaygılar gütmeyi reddetmesiyle daha da belirgin bir hal alacak; hoşumuza bile gitmeyen bir şeye servet ödüyoruz. Hatta bazen aldığımız şey bir "hiç" bile olabiliyor. Murat Ülker'in 20 13 yılında 1 25.000 dolar verdiği boş çerçeveyi hatırlayın. O zaman özetleyelim: İşlevsiz şeylerin tek potansiyel işlevi sahiplerine prestij ve statü kazandırmak.
271 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Kitabın teması çok dikkat çekici olsa da ele alış ve işleyiş şekli bir o kadar zayıf.  Türk'ü Türk'ten daha iyi kimse anlatamayacağı için Türk Grup Davranışı gibi bir konuyu da Türk bir yazardan okumak zorundayız ama maalesef içerik olarak beğenemedim. Kitabı zihin süzgecinden geçirip, çer çöpten arındırınca değerlendirilebilecek birkaç
Türk Grup Davranışı
Türk Grup DavranışıErol Göka · Aşina Kitaplar · 200610 okunma
Veblen, egemenlik altına alınan sınıfların en önemli görevlerinin çalışmak ve üretmek olmakla birlikte aynı anda (aylaklık yapmalarına izin verildiği zamanlarda, yalnızca) herkese efendinin sahip olduğu yaşam standartlarını göstermek olduğunu söylemektedir. Kadınlar, "hizmetçiler", evdeki bütün hizmetliler sahip olunan statüyü sergilemeye yaramaktadır. Bu kategoriler de tüketim sürecine katılmakla birlikte bu işi evin efendisi adına yapmaktadırlar. Ortalıkta aylak aylak dolaşmaları ve hiçbir iş yapmamaları, efendilerinin zenginliği ve şaşaalı yaşantısının bir kanıtı olarak algılanmaktadır. Bunlar kula ya da potlaç'taki nesnelerin sahip olduklarından farklı bir ekonomik işleve sahip olmayıp, amaçları bir değerler hiyerarşisi oluşturmak ve sürdürmektir. Veblen, bu bakış açısı doğrultusunda kadının ataerkil toplumdaki konumunu çözümlemekte ve tıpkı köleyi besleme nedeninin onun karnını doyurmak değil çalıştırmak olması gibi; kadının gösterişli giysilere sahip olmasının nedeni onun güzel görünmesini sağlamak değil, bu ihtişamlı giysiler aracılığıyla ait olduğu efendinin/ erkeğin sahip olduğu toplumsal iktidar ve ayrıcalığı kanıtlayabilmektir. Bu "vekaleten tüketim" nosyonu hayati bir öneme sahip olup, bizi, şu tüketimin kişisel haz alma (her ne kadar kadın güzel olmaktan dolayı bir haz alıyorsa da) duygusuyla hiçbir ilişkisi olmadığını kanıtlayan, ancak toplumsal aktörlerin davranışlarını daha onların bilinç süzgecinden geçmeden önce belirleyen temel bir toplumsal dayatma biçimi olarak görüldüğü varsayımına göndermektedir.
Sayfa 3 - Boğaziçi üniversitesiKitabı okudu
Reklam
Ritüeller
İçme ritüellerinde varlığını sürdüren arkaik töreye antropolojide "potlaç" denir... Potlaç kararsız bir toplumsal denge kurar. Birbirlerini armağan yağmuruna tutan kabile reisleri, bu armağanlarla dostluklarını mühürleyen eşit birer dost gibi karşı karşıya gelirler. Oysa gerçekte bir armağan verme rekabeti, bir armağan turnuvası yaşanır.
Sayfa 176 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
İnsanlığın tarihinde krallık ve imparatorluklara kadar giden ferdî hâkimiyet, ilk defa boy birlikleri içinde kendini göstermiştir. Boy birliklerinde hâkimiyetin bir tek şefin elinde toplanmasını sağlayan olay, "potlaç" olayıdır. Potlaç, bir şölen (ziyafet)dir. Bu ziyafeti her sene boy şefleri, komşuları olan boy şeflerine vermeye mecburdurlar Ziyafete gelen şeflerin her biri, buraya gelirken mümkün olduğu kadar çok hediyeler getirir. Potlaçı veren boyun şefi ise en büyük masrafı yapmaya çalışır. Boy şeflerinden hangisi kendi ziyafetinde daha çok masraf yapabilmişse hâkimiyet onun elinde kalır. diğer şefler ona tabi olurlar. Birçok boylarda potlaç olayına rastlanmaktadır. Hatta klânlar arasında da potlaç adeti vardı. Türklerde de potlaç âdedi bulunuyordu. Yalnız onlar ziyafetten sonra getirilen malları yağma edip ayrılırlardı. Onun için bunlara "şölen yağmalar" deniliyordu.
Potlaç: kişilerin birbirine armağan verdikleri bir Kızılderili dinsel bayramı.
Kurucu özüne değin çözümlendiğinde görülür ki, potlaç rekabetçi bir şölendir ve henüz tam anlamıyla bir yönetici sınıfa sahip bulunmayan topluluklar arasında zenginliğin üretilip dağıtılmasını sağlamak amacıyla kurulmuş hemen hemen genelgeçer bir düzenektir.
"Mitik büyük reislerden, potlaç vermeyen biri hakkında 'çürük surat' denir. Buradaki deyim Çin'dekinden daha kesindir. Zira Kuzeybatı Amerikalılarda itibarı kaybetmek ruhu kaybetmektir: gerçekten de 'potlaç'ta, armağanlar oyununda kaybedilen 'yüz'dür, dans maskesidir, bir ruhu cisimleştirme, bir arma, bir totem taşıma hakkıdır, bu şekilde oyunda ortaya konmuş olan 'persona'dır, tıpkı savaşta ya da bir ritüel hatasıyla kaybedilebileceği gibi. Bütün bu toplumlarda herkes, vermek için acele eder."
Sayfa 157 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
270 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İlk baskısı 1925 yılında yapılan, türünün ilk örneklerinden sayılan kitabın Türkçe baskısı maalesef okur dostu bir baskı olarak karşımıza çıkmıyor. Her sayfada "1" rakamıyla başlayan dipnotlar yeterli açıklamaları sunmuyor. Buna rağmen neredeyse sayfayı tamamen kaplayan dipnotlar var. Bu durum okurken epey zorladı. Yazarın dipnotlardaki açıklamaları da açıklanmaya muhtaçmış gibi geldi. Bu anlamda, Alfa Yayınlarının alışık olduğum yayın kalitesinden farklı bir yere koyuyorum. Kitapta; Potlaç ve Kula gibi çeşitli armağan verme kültürleri inceleniyor. Potlaç, "Pasifik Kuzeybatısı Kızılderililerinde değiş tokuş şeklinde gerçekleşen bayramlarına Şinok dilinde verilen isim" olarak tanımlanıyor. Bugünkü anlamda paranın olmadığı kültürlerde armağan vermenin toplumsal statüye etkisi, armağan verme ritüelleri gibi konuları kitapta bulmak mümkün. O günlerden bugüne değişerek gelen "armağan, armağan vereni yüceltir, armağan alanı alçaltır" inancının kökleri de kitapta bulunan başka bir konu. Etnografya çalışmalarının bu ilk örneği, armağanın bugünkü anlamından çok farklı (ama yine de bağlantısı kopmamış) armağan verme geleneklerinin örneklerini sunuyor.
Armağan Üzerine Deneme
Armağan Üzerine DenemeMarcel Mauss · Alfa Yayınları · 201813 okunma
Potlaç
Gosterisci tüketim, gosterisci savurganlık...
Sayfa 82 - Kültür bilmeceleri, çeviren M. Fatih GümüşKitabı okudu
simgesel potlaç
Simgesel, ne bir kavram, ne bir süreç, ne bir kategori, ne de bir "yapı" dır. Simgesel, gerçeğe son veren toplumsal bir ilişki biçimi olarak gerçeği ortadan kaldırıp gerçek ve düşsel arasındaki karşıtlığa son veren bir değiş tokuş eylemidir.
Sayfa 233
modeller hukuku
Resim pazarı ve at yarışları da birer potlaç olarak görülebilir. Vogue dergisi neden olmasın ki diyecektir. Hemen her yerde işlevsel harcama simgesel harcama gibi gösterilmeye çalışılacaktır. Çünkü ekonomi; yararlık ilkesiyle işlevsellik cenderesini öylesine yoğun bir şekilde dayatmıştır ki, ekonominin ötesine geçen her şeyde hemen bir oyun ve yararsızlık kokusu aranmaya başlanmıştır.
Sayfa 166
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.