Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir masalın kahramanlarıyız. Her sayfasını kendi yazdığımız bir masalın. İçindeki prens de, prenses de biziz, kötü kalpli gibi görünen cadı da, uçan süpürge de. Aynı masallardaki gibi aynaya bakın ve sorun, kim en güzel, kim en başarılı, kim en sevgi dolu, kim en harika ve bırakın aynada gördüğünüz kalp cevap versin size.
Sayfa 291Kitabı okudu
Esirler, Şamil'i çok sevmesine rağmen Şuanat'ın zaman zaman ailesini ve Hristiyan kökenini hatırladığını ve avulda kendisini çok yalnız hissettiğini biliyordu. Şimdi son kez başka bir dünyadan gelen arkadaşlarıyla beraberdi ve onları kaybedecek olmanın verdiği üzüntüyü gizleyemiyordu. Prensesler, Şuanat'a lapa hazırladı. Diğer kadınlar, Orbelyani bebeğe veda hediyesi olarak çalma dikti. "Size ne kadar nazik davranıldığını ve sıkıntılarınızı hafifletmek için neler yapıldığını unutmayın" dedi Zahidet. Prenses Anna, şöyle cevap verdi: "Bize nazik davrananları unutmayacağımız kesin." Esirler, ertesi sabah ayrılacaktı. (...) Esirler dahi Şuanat ve Emine'den ayrılacakları için üzülü­yordu.
Reklam
Bir metroseksüel erkek gördüğünüzde, ona “prenses” deyin. Bu yaratıkları doğru tanımlayan kelime budur.
Sayfa 360Kitabı okudu
kız kardeşim ve ben tavanımıza yapıştırdığımız karanlıkta parlayan fosforlu ve plastik yıldızlara bakıp dilek tutarak geçirirdik gecelerimizi… -neticede hayat devam etti.
Müritlerin inanışına göre esirken öksüz kalan çocuklar Allah'ın sayılırdı ve İslam inancına göre yetiştirilirdi. Dolayısıyla Prenses ölürse o an Marie, Salome ve Aleksandr'ı alıp götürür­lerdi. Prenses Orbelyani, çocuğu için ölmeyi yeğlerdi. Hem belki öbür dünyada kaybettiği kocasına kavuşurdu.
Size fiilen vurmamış olmaları şiddete maruz kalmadığınız anlamına gelmez.
Reklam
Size fiilen vurmamış olmaları şiddete maruz kalmadığınız anlamına gelmez.
Yasaklar prensesler için değildir. Prensesler hangi yasayı çiğnerlerse çiğnesinler bir şeycikler olmaz, çünkü bir gün prens atla gelerek prensesi kurtaracaktır. "Ben içimi öldüremem," dedi Rosa, "çünkü içim prensestir. Prenses prensindir ve prensin olan bir şeyi öldürmeye sizin bile yetkiniz yoktur."
Şamil, çocukları severdi. Her gün esirlerin çocukları İmam'ın odasına getiriliyordu. Burada çocuklarla oynayan Şamil, onları serbest bırakıyordu. Ne kadar meşgul olursa olsun, savaşlar nasıl giderse gitsin, hasta dahi olsa, çocuklara her zaman vakit ayırıyordu. Çocuklarla iyi anlaşıyordu. Şamil'in sırtına çıkan çocuklar, kahkahalar atıyordu. Sesleri duyan prensesler, çocukları için endişeleniyordu. Fakat her zaman neşeli ve heyecanlı bir şekilde geri dönen çocuklar, Şamil'in ikram ettiği meyve ve şekerleri getiriyordu. Şamil, Aleksandr bebeğin sağlığına özel ilgi gösteriyordu. Uzak illerden en meşhur hekimleri getirtti; ama nafile. Ender bulunan şifalı otlardan toplattı, bebeği her hastalığı iyileştirdiğine inanılan taze kesilmiş koyun derisine sardırdı; ama nafile. Aleksandr, bir türlü iyileşmiyordu. İmam'ın dizlerinde yatan bebek, durmadan ağlıyordu. Şamil gerçekten hasta çocuk için mi endişeleniyordu yoksa Prenses Anna'nın çocuğu 460 gibi değerli bir rehineyi kaybetmek mi istemiyordu, bilmiyoruz. Esirlerin birlikte uyuduğu tıka basa odanın havasız ve sıcak ortamı, bebeğin daha da zayıf düşmesine neden oluyordu. Sonunda Prenses Anna, Aleksandr'ın bir dadının nezaretinde balkonun altında açık havada uyuması için Şamil' den izin aldı. Bundan sonra bebek, yavaş yavaş iyileşmeye başladı.
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Reklam
"Bu doğru ama sizde farklı bir şeyler var leydim. Diğer prensesler gibi değilsiniz. Tanıdığım hiçbir soylu kızına benzemiyorsunuz." Bir darbe daha. Bu kez sırtıma indi ve nefessiz kalarak iki büklüm kalmama sebep oldu. Göğsüme saplanan acıyla çok kısa bir süre geri çekildim. "Bunun bir iltifat olması mı gerekiyor?" diye sordum
Sayfa 323 - Ekim 2023, İndigo YayıncılıkKitabı okudu
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Baryatinski, 1847 yılında Şamil'e bir dizi başarılı saldırı düzen­ledi. 1848'de Gergebil'i ele geçirdikten sonra tuğgeneral olarak Çar'ın maiyetine alındı. Saray, Baryatinski'nin geri dönmesini istemişti. "Canlı bir saray mensubu, ölü bir generalden iyidir" diyorlardı. Prens'e münasip bir eş aramaya
Baryatinski, 1847 yılında Şamil'e bir dizi başarılı saldırı düzen­ledi. 1848'de Gergebil'i ele geçirdikten sonra tuğgeneral olarak Çar'ın maiyetine alındı. Saray, Baryatinski'nin geri dönmesini istemişti. "Canlı bir saray mensubu, ölü bir generalden iyidir" diyorlardı. Prens'e münasip bir eş aramaya
Tiflis, savaş iklimine alışkındı. Kafkasya'daki bütün halklar gibi Gürcüler de silah sesleri ve kılıç şıngırtılarıyla büyürdü: Onlar Türkler ve İranlılarla mücadele ederken Mürit Savaşları başla­mıştı. Bu nedenle, şiddetlenen Kırım Savaşı ve Şamil'in Gür­cistan ovalarına yaptığı saldırılar, onlar için günlük hayatın bir parçasıydı. Rus
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.