Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yahudi anladı, hâlâ bazıları anlamadı. Çünkü hastalığını tedavi ettirmek için önce doktora, ilaca, ameliyata başvuranlar; rızkını kazanmak için yirmi dört saat mesai yapanlar duaya en son yer verirlerken kötülüğü elleriyle ortadan kaldırmak yerine sadece protesto açıklaması yapıyor ve dua ediyorlar. Sonra da duamız kabul edilir mi diye bekliyorlar. Âkife rahmet okumayıp da ne yapacağız!
Sayfa 42 - Kâmil Yeşil~İsraile karşı duayla pasif direniş
Modern toplum sadece bölünmeler yaratıyorsa, o zaman yaşamın birliğini gerçekleştirmek nasıl olanaklıydı? Hegel ve genç romantik kuşağa göre bu, çağın esas meselesiydi. Büyük romantik idealler formüle edilir edilmez sanki miâdi dolmuş gibiydi ve bu sadece "ilerlemenin [kaçınılmaz] güçleri”ne karşı bir protesto çığlığı gibi görünüyordu. Modern yaşamın bölünmelerine rağmen, ideallerinin meşruluğunu göstermek ve bütünlük olanağını, gerçekteyse zorunluluğunu ortaya koymak felsefenin göreviydi. İlk önce modern yaşamın tüm bölünmelerini meşrulaştırıyor görünen Reflexionsphilosophie'ye karşı mücadele etmek gerekti. Descartes, Kant ve Fichte'nin aksine, dünyanın özne ile nesneye, ben ile başkasına, zihin ile bedene bölünmediğini göstermek önemliydi. Genç Hegel, dualizme karşı mücadelenin ve bütünlük olanağını ortaya koymanın felsefenin özel bir alanının, metafiziğin görevi olduğuna inanıyordu.
Sayfa 78 - AlfaKitabı okudu
Reklam
Felsefe tarihi geleneği içinde ve özellikle doksagrafik gelenekte Diogenes son derece ciddi bir öğretici olarak kabul edilir. O, içi boş toplumsal değerlere karşı çıkarak düşmanca oluşturulmuş bir dünyayı protesto etmiştir. Diogenes’ e göre, gerçek mutluluk insanın kendisinden, kendisini var etmesinden, kendisine egemen olmasından ve ruhun özgürlüğünden geçer. Ruhu özgür olmayan kişi isteklerin kölesi haline gelir. Mal mülk sevgisi, toplumda şan şeref sahibi olma isteği ve zenginlik gibi şeyler, insanın kendi kendine yeterli olmasını engeller. Mutluluğun asıl düşmanı da onlardır zaten.
Halkın aktörü
Urfa'da sarhoş olarak kaldığı otelin holündeki aynaya yedi el ateş edip, semtte heyecan yaratmıştır, tevkif edilir. Güney aktör Göksel Ârsoy gibi kendisini alkışlayan halka, seyirci; ye "Teb'am" demiyor, onları küçümsemiyordu. Tersine "Ben on- . lardan, halktan biriyim" derken seyirciyi yüceltiyor, buna karşılık da seyircisinin sevgisini bu çelişkili davranışlarıyla sömürüyordu. Elbette ki seyirci bu gerçeğin farkında değildi... Bilse de bilmese de bir kere ünlü aktörü tüm sevap ve günahlarıyla bağrına basmıştı. Öyle ki,olaydan sonra Urfa Sarayönü karakolunda ilk ifadesi alınıp elleri kelepçeli götürülürken, Yılmaz Güney'i kurtarmak için ona "Ağabey, ver tabancayı, ben attım derim" diyenler çıkacaktı. Ve Güney'in cezaevine konulmasını protesto etmek için yöre halkı imza toplayacaktı.
Sayfa 41 - BROY YAYINLARI, 1988Kitabı okudu
Ve nihayet dokuz ay on gün sonra; ana karnındaki cennetten kovuluruz: Buna "doğum" diyoruz. Yani hayat... Buruşuk bir yüz ifadesiyle durum protesto edilir: İlk ağlama ve ilk uyku.Uyanır.
Aynlmaya Verilen Tepkiler Bağlanma fenomeninin gerçekten var olduğu, en net şekilde bağlanma süreci kesintiye uğradığında veya durgunlaştığında gö­ rülür. Dâhil olduğumuzu ve bütünleştiğimizi hissettiğimiz süre­ ce, bağlanma sürecini doğal bir akış olarak kabul ederiz. Bu bağı kaybettiğimizde, ancak o zaman kimi ve neyi kaybettiğimizi fark ederiz.
Reklam
Bir mutsuzluk işareti(sanki kendini mutlu hissetmek yavanlık,iddiasızlık,sıradanlık işaretiymiş gibi),öyle büyüktür ki bir kimse başka birine''ne kadar da mutlusunuz''dediğinde protesto edilir genellikle!!!
Sayfa 315Kitabı okudu
Bir mutsuzluk işareti (sanki kendini mutlu hissetmek yavanlık, iddiasızlık, sıradanlık işaretiymiş gibi), öyle büyüktür ki bir kimse başka birine “Ne kadar da mutlusunuz!” dediğinde protesto edilir genellikle.
Alıntı 9 sayfa, evet hepsi önemli
Seaview Sokak Hekimi Kolektifi'nde yaptığım röportajlarda ana prensibin "zarar vermemek" olduğu söylendi. Bunun onlar için ne anlama geldiği konusunda onları sıkıştırdığımda önce SSHK'nin öğrettiği taşıdıkları risk yüzünden başvurmadıkları MYHAY gibi prosedürleri saydılar, ardından kullandığından biraz daha riskli olabilecek
Sayfa 115Kitabı okudu
"Siber Toplumun Münzevileri"
Duygularımız, duyarlılıklarımız, olaylara olan tepkilerimiz, hayata bakışımız ve bunun gibi pek çok şey düzenli olarak yaptığımız paylaşımlar yoluyla takip edilir. Toplumsal sorunlara dair duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak ve mütemadiyen samimiyet testinden geçmek zorundayızdır. Kısacası mahremiyetimizin ifşası, mahrem duygu ve düşüncelerin ifşasını da zorunlu kılar. Tam da bu nedenle, "siber toplumun münzevileri" diyebleceğimiz kişiler, yani sosyal medyanın dışında kalmayı tercih edenler çeşitli biçimlerde kınanır, farklı yollarla protesto edilirler. Oluşturulan sanal cemaatlerin dışında bırakılarak paylaşımlardan haberdar edilmezler, düzenlenen aktivitelere davet edilmezler.
Sayfa 157 - İnsan Yayınları, Mesut Hazır
70 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.