Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dr. Fiessinger'in ilk gelişinde verdiği raporu, onun gittiği akşam Kılıç Ali ve Salih Bozok yanında iken özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman'dan istetir ve raporu okutur. Bu arada köşk civarında oturan ve köşkün özel doktorluğunu yapan Dr. Ragıp Bey'i çağırtarak raporda geçen tıbbi tabirleri sorar ve uzun uzun bilgi alır. Kılıç Ali
Sayfa 243 - Güven KitabeviKitabı okudu
Yüzellilikler listesi
Türkiye'den sürgün edilen İtilaf Devletlerinin işbirlikçileri Yüzellilikler, Türk Kurtuluş Savaşı sonrası düşman iş birlikçisi olarak görülen ve Türkiye'den sürgün edilen, hepsi üst düzey makamlarda yer alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen isimdir. Sevr Antlaşması'nı imzalamak üzere Paris Barış Konferansı'na giden
Reklam
Şimdi bir başka kadını özlediğini fark etmek gerçek bir ayrılık gibi gelmişti ona,bir yaranın kabuğunun koparılması gibiydi o an,yara kapanıyordu ama Ragıp Bey alıştığı yarasının kapanmasından acı çekiyordu.
Sayfa 510
Ragıp Bey'in "asker ölümün kenarında yaşar Dilara,biz hayatın ölüme değen yerini seviyoruz orada nefes alıyoruz,orada büyüdük biz,orada yetiştik başka bir yer var mı onu bile bilmeyiz,ölüme doğru yürür,bazen o çizgiyi geçip ölür,bazen de geri döner,tekrar ölüme doğru yürürüz,bir askerin hayatı budur"dediğini hatırlamıştı.
Sayfa 208
Ben, demişti Dilara Hanım, Ragıp Bey'i çok sevdim ama kendim gibi sevdim, o ise benim onu onun gibi sevmemi istedi, herkesin kendince sevebileceğini hiç anlamadı, benim hayatımı da kendi hayatını da mahvetti.
İnsanın hayalindeki kadını kaybetmesinin gerçek bir kadını kaybetmesinden daha acı olduğunu öğreniyordu o günlerde Ragıp Bey.
Reklam
Kastamonu'da Lise: Komünistlerle İlk Mücadele Kastamonu'da lisedeyken pul merakım vardı, İstanbul'dan pul getirtmeye başladım, arkadaşım vasıtasıyla ve iyi paraya Kastamonu'da esnafa satmaya başladım. O paradan annemin "Oğlum babana şuradan acele para ver" deyip de para verdirttiğini hatırlıyorum. "Sonra alırsın
368 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
61 günde okudu
KAYIP HATIRALAR MÜZESİ Yazar: Alya Barutoğlu "İnsanın dokunduğu her şeyin bir hikâyesi vardır. Hatıralar üzerine kurulur. Ama önemli olan bu hatıraları unutmamaktır." HATIRALAR UNUTULMAZ.. ♡ Herkese Merhaba Bugün sizlere geçmiş hatıralarla dolu, nostaljik esintilerle ve tozlu eski eşya kokuları ile çıktığım bu yolculukta büyük bir
Kayıp Hatıralar Müzesi
Kayıp Hatıralar MüzesiAlya Barutoğlu · Doğan Kitap Yayınları · 20239 okunma
İlkokul öğretmenim geldi bir gün evimize, "Ragıp Bey bu kızı doktora götürseniz ameliyatla, platinle uzatırlar bacağını, yazıktır, ihmal etmeyin" dedi. "Allah'tan olana ne diyeceksin?" dedi babam. Haklı. O gün ilk kez amcamla babam kavga ettiler. Amcam öğretmenin tarafını tuttu. "Götür çocuğu" dedi babama. Babam
Erkekler için avlularından müzik seslerinin geldiği geniş bahçeli büyük bir şatoydu o,bahçeye rahatça,hiç çekinmeden girerler,bahçeye rahatça girdikleri için şatoya da girebileceklerine güvenerek,duvarların dibine kadar gelirler ve o şatonun bir kapısı olmadığını görürlerdi.Kapısı olmayan gizli geçitleri olan bir şatoydu,o geçitler ya zekaca Dilara Hanım'ı şaşırtacak bir kudrete sahip olanlara,ki böylesi çok azdı,ya da Ragıp Bey gibi neredeyse ölümcül bir cesarete sahip olanlara açılırdı. Bazen de o gizli geçitler,niye açıldığını kimsenin bilmediği bir nedenden açılır ve sıradan birinin girmesine izin verilirdi,o erkekler birkaç gün sonra hayatları boyunca o şatonun etrafında dolaşma isteğiyle lanetlenmiş olarak dışarı çıkarılır ve unutulurdu.Bu küçük ve önemsiz maceralarda hangi erkeğin neden tercih edildiği belki Dilara Hanım'ın kendisi bile açıklayamazdı,o erkeğin özelliklerinden ziyade Dilara Hanımın o anki ruh hali belirlerdi bu tercihleri.kendi gücünden ya da yalnızlığından yorulduğunda,sıradanlık onun için bir teselli olurdu.
Sayfa 97
Reklam
Eğer bunlar hep birden ve bir gecede tevkif edilselerdi ne olur­du?
1919 Ocak-Şubat aylarında ortada tuhaf bir durum vardır. İleride Anadolu'da başlayacak Milli Mücadelelenin hemen bütün önder şahsiyetleri o sırada, İstanbul'da toplanmış bulunuyorlardı: Mustafa Kemal Paşa, İsmet Bey (Paşa), Fevzi (Çakmak) Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa, Rauf Bey, Kara Vasıf Bey, Nureddin Paşa, Kemaleddin Sami Paşa, Mersinli Cemal Paşa, Adnan Bey(Adıvar) vb. Sonra da aynı hareketin fikir ve kalem ordusu: Falih Rıfkı, Ruşen Eşref, Yunus Nadi, Halide Edip, Hüseyin Ragıp, Akçeraoğlu, Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi vb. Yani geleceğin reisicumhurları, başvekilleri, zaferi kazanacak kumandanları, kalem, fikir ve siyaset adamları İstanbul'da işgal kuvvetleri ile Vahideddin divan-ı harbinin elleri altındaydılar... Eğer bunlar hep birden ve bir gecede tevkif edilselerdi ne olur­du? Milletin, ordunun yapısı ergeç ve elbette yeni şahsiyetler yaratacaktı. Ama nasıl ve ne zaman? Malta'ya sürülecek yalnız bir Mustafa Kemal'in bile böyle karanlık bir akıbete sü­rüklendiğini düşünmek, insana baş dönmeleri verir.
Sayfa 337Kitabı okudu
112 syf.
·
Puan vermedi
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu; otobiyografik özellikler gösteren, belki de bu sebeple ana karakterinin bir adının olmadığı, yazar tarafından değil direkt roman kahramanı tarafından gözlemler ve duygular aktarılarak yazılan Peyami Safa romanıdır. Eser, henüz on beş yaşında olan ana kahramanın yaşadığı kemik veremi hastalığı ve bu hastalığın tehlikelerinin bireyde uyandırdığı bunalımları konu almaktadır. Şiddetli ağrıları sebebiyle sürekli doktor tedavisine ihtiyacı olan kahraman, uzak akrabası olan Paşa’nın Erenköy’deki köşküne davet edilir. Kahraman burada çocukluktan beri birlikte vakit geçirdiği, kendisinden dört yaş büyük olan Paşa’nın kızı Nüzhet ile yakınlaşır. Fakat bu sırada Nüzhet, Ragıp Bey adlı bir doktor tarafından istenmiş ve aile bir karar vermenin eşiğindedir. Bu ilgi Nüzhet’in hoşuna gitse de kahramana karşı olan ilgisi halen devam etmektedir. Fakat kahramanın iyileşmek için gittiği Erenköy’de yaşadığı birtakım olumsuz durumlar sebebiyle hastalığı iyice artmış ve birçok doktor tarafından bacağının kesilmesine karar verilmiştir. Bu süreçte oldukça yıpranan karakter, nihayet bir başka doktorun yardımıyla Dokuzuncu Hariciye Koğuşunda kalarak birçok ameliyat geçirir ve bacağı kesilmekten kurtulur. Bu süreçte Paşa felç geçirmiş, Doktor Ragıp ile Nüzhet ise yakın bir zamanda evlenme kararı almıştır. Roman, kahramanın tedavi olup hastaneden ayrılmasıyla son bulur.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2023101,7bin okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
Hariciye Koğuşunda Peyami Safa
44 kısa bölümden oluşan roman otobiyografik niteliklere sahip. Karakterin adı hiç geçmiyor ancak biz onun
Peyami Safa
Peyami Safa
olduğunu yaşadığı kemik rahatsızlığından, çektiği yoksulluktan tanıyoruz. Hastalık konusunda yaptığı psikolojik tahliller detaylı, içten ve gerçekçi. Hastane ortamları ve hastalığın ıstırabı hakkında yazdığı betimlemelerin ustalığına
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022101,7bin okunma
" Üvey Baba Râgıp Bey!"
Râgıp Bey, yabancıların işlettiği bir tütün şirketinde küçük bir muhafaza memuruydu.
530 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.