Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lourdes'e gitme fikri yüreğini aydınlatmış, içimi güvenle doldurmuştu. Eve dönüşüm ise sıkıcı ve ağır olmuştu; çünkü değiştirmek için ne kadar uğraşırsam uğraşaynn hayatımın hep böyle süreceğini biliyordum. Donuk, boş ve renksiz. Sonra, bütün bunları yeniden acı acı düşündüğüm o gün birden bir doktor gelmiş ve bana iyileşebileceğimi söylemişti! Birkaç sözcükle bütün hayatımı değiştirmiş, geçmişime bir anlam yüklemiş, geleceğime dair vaatte bulunmuştu. Bir amaç belirlemişti. Düşüncelerimi ve isteklerimi zapt edeceğim bir şey vermişti bana. Uğruna yaşayacağım, çalışacağım ve mücadele edebileceğim bir şey. Üstelik tam da önümde boş ve anlamsız yıllardan başka bir şeyin olmadığını düşündüğüm bir anda. Bu, sıradan bir şans, bir rastlantı olabilirdi; fakat benim için taşıdığı anlamı ve daha sonra bana getireceklerini göz önünde bulundurduğumda, bir mucizeden farkı yoktu. Çok güzel bir mucizeydi. Sırf bana getirdiği iyilikler sebebiyle değil, aynı zamanda yalnızca acı ve yılgınlığın olduğu bir yere inancı inşa ettiği için. Bu büyük 'hayat planı'nda hepimizin, en küçüğümüzün bile önemli olduğunu, çünkü hepimizin onun bir parçası olduğunu ve en küçük bilinmeyenlerin bile önemli olduğunu ve bunların, büyükleri bir arada tuttuğunu göstermişti bana.
Sayfa 113 - Nemesis Kitap
MÜSLÜMAN SAATİ
İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi,
Reklam
140 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
STEFAN ZWEİG’IN DOSTOYEVSKİ BİYOGRAFİSİ VE YERALTINDAN NOTLAR Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar adlı romanı dikkatle incelendiğinde yazarın biyografisi ve eserin kahramanı arasında benzerlikler olduğu görülmektedir. Dostoyevski, eserin girişinde yaptığı açıklamada notların tamamen hayal mahsulü olduğunu söyler. Ancak ona göre toplumda
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128bin okunma
''Bütün dünyayı sevmeye hazırdım; değerlendiren çıkmadı: Böylelikle de nefret etmeyi öğrendim. Renksiz gençliğimi, kendime ve dünyaya karşı giriştiğim savaşta tükettim. Alaya alınmaktan korktuğum için, en iyi duygularımı yüreğimin derinlerine gömdüm: Orada silinip gittiler. İçimden geldiğince konuşurdum; inandıramadım. Aldatıcılığa vurdum işi. Toplumda geçer tutumları öğrenince hayat okulunda kurtlaştım. Benim onca çabayla elde ettiğim çıkarları, başkalarının tatlı canlarını üzmeden, ustalığa gereksinim duymadan elde edip mutlu olduklarını gördüm. Hayatın kasırgası içinden birkaç fikirle çıktım ben, duygu aramayın. Ben çoktandır kalbimle değil de, kafamla yaşıyorum. Tutku ve davranışlarım ilgisizce ama merakla inceliyorum. İki insan var ben de, biri kelimenin tam anlamıyla yaşıyor, öteki ise onu yargılıyor. ''
Ölüleri çukura, odun devirir gibi devirip geri, hastaneye dönüyoruz. Kimse konuşmuyor. Gök, renksiz, alçak... Yerle gök aynı yas tutar gibi. Dünya sessiz, sağır. Hayat kiminle beraber gidiyor? Ölülerle mi, yoksa ölüleri çukurlara taşıyanlar mı?...
Alıntı
Yaşadığımız bu renksiz hayat ne zaman pigment bulacak?
Reklam
Bütün o sıkıcı konuşmaların, toplantıların, boşa geçen saatlerin, katlanmaların, dilinin ucuna gelenleri söylemekten vazgeçmekle geçen günlerin, sevmediğin insanlara seviyormuş gibi davranmak zorunda kaldığın görüşmelerin, yastığa başını koyduğunda bütün bir ömrün böylesine renksiz yaşamak için mi verildiğini düşünüp kendine acıdığın gecelerin yerine, her anını sonradan nasıl hatırlayacağımızı düşünüp saklamak isteyeceğimiz bir hayat kuramaz mıyız?
Demek böyle akıyordu hayat; dümdüz, renksiz, kapkara.
Sayfa 29 - Kent - a Yayıncılık
Öyle ya güzelim! Ne kadar uzun olursa olsun ömür, gelip bir anın yanı başında seraba dönüşüyor, tükeniyor. Hep, bu anı uzaklarda bir yere iteleyerek avunduk, meçhul zamanlara saklayarak oyalandık. Oysa, her an bir önceki anın ölüsü değil miydik? Ve sen ve son an... Diğer anlardan hiç farklı değilmiş. Geride ister bir yıl, ister bin yıl
undefinedKitabı okudu
Uzak bir adaya gitsek, herkesle yeniden tanışsak, akşamları, sabahları başkasının koyduğu düzene göre değil, kendi istediğimiz gibi yaşasak... Nereye kadar olursa... Ne kadar olursa... Bir film kadar kısa bile olsa ne çıkar? Biz onun içine her şeyi sığdıramaz mıyız? Bütün o sıkıcı konuşmaların, toplantıların, boşa geçen saatlerin, katlanmaların, dilinin ucuna gelenleri söylemekten vazgeçmekle geçen günlerin, sevmediğin insanlara seviyormuş gibi davranmak zorunda kaldığın görüşmelerin, yastığa başını koyduğunda bütün bir ömrün böylesine renksiz yaşamak için mi verildiğini düşünüp kendine acıdığın gecelerin yerine her anını sonradan nasıl hatırlayacağımızı düşünüp saklamak isteyeceğimiz bir hayat kuramaz mıyız?
Sayfa 117Kitabı okudu
1.256 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.