Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sonuna kadar! Bu da ne korkunç, ne müthiş bir kelime! Doğrudan doğruya ölüm kelimesi bile bu "sonuna kadar" gi­bi müthiş değildir. İnsanlık kendi kendisini korkutmak için bundan daha cehennemlik bir şey icat etmemiştir. "Sonuna kadar". Bu, ruhta ümit cesaret ve sabır adına ne varsa hep­sini birden yutup parçalayacak bir canavarın adıdır.
şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın yansıyan yaşlı gülüşmelerdir karasevdalı suda bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkam ıza baksak çünkü yaşadıklarım ız başkasının yargısına tutsak su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
Reklam
Ölüm diye bir şey yok. Yaşam ruhtur ve ruhta ölemez.
AKLI AŞAN...
- "HİS, beş duyu verisinden, aklı aşana, bir sıfat; NEFS… Madde ve Ruh cihetleri ile, görünür âlemden gelenleri ve kendine mahsusları ele alan AKIL, bunun yanında ihsaslardan duyu organlarına bir şey gitmeden onların hissedici olamayacakları bakımından onun aklı aşanla mutlak teması açısından da HÜKMÜN köklerinin AKLI aşanda - RUH’ta olması; biri BEYİN, diğeri KALB organı ile ilgili…"
Sayfa 131 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Ölüm diye bir şey yok. Yaşam ruhtur ve ruhta ölmez. Yalnızca et ölür ve geçip gider, hep kendisini belirleyen kimyasal maya, hep plastik, yalnızca akışkana dönüşmek için daima billurlaşan, yeni ve farklı fani biçimler almak için billurlaşıp sonra yeniden akışkana dönüşen bir sürünme. Bir tek ruh kalır ve yukarıya, ışığa doğru ilerlerken kendisine ardışık ve sonu gelmez yeniden doğuşlar içinde oluşturmayı sürdürür. Yeniden yaşadığımda ne olacağım? Merak ediyorum. Merak ediyorum...
Sayfa 339Kitabı okudu
72 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Selam. Ayın bir diğer okuduğum eseri Albert Camusʼtan Tersi ve Yüzü oldu. Yazardan okuduğum üçüncü kitap oldu. Camusʼun 22 yaşında yazdığı ilk yapıtıdır. Eser beş kısa denemelerden oluşuyor. ~Alay ~Evetle Hayır Arasında ~Ruhta Ölüm ~Yaşama Aşkı ~Tersi ve Yüzü Her birini ayrı ayrı etkileyici buldum. Yaşlılık, ölüm, yalnızlık temaları üzerinden
Tersi ve Yüzü
Tersi ve YüzüAlbert Camus · Can Yayınları · 20195,4bin okunma
Reklam
98 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Video: youtu.be/LWM1UdaEz7o Avare Düşünceler. E. M. Cioran'dan okuduğum 5. kitap. Avare Düşünceler, 94 sayfalık güzel bir deneme kitabı. Kitapta; acı, adalet, akıl, arzu, aşırılık, aşk, birey, din, doğa, düşünce, fanatizm, halk, hayat, ıstırap, insan, intihar, kader, keder, kişi, kuşku, madde, melankoli, mit, nesne, nostalji,
Avare Düşünceler
Avare DüşüncelerEmil Michel Cioran · sel yayınları · 2021289 okunma
Bilgi ile zenginlik bir arada düşünülebilse bile bilgi ile hırs aynı ruhta çatışır dururdu.
Sultan-ı Yegah
şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın yansıyan yaşlı gülüşmelerdir karasevdalı suda bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
Sayfa 86 - İş Bankası Yay.Kitabı okudu
Düşününce hastalık denen illetin ne kadar yaygın olduğunu, ne muazzam bir ruhsal değişime yol açtığını, sağlığın ışıkları söndüğünde, ancak o zaman açığa çıkan ülkelerin nasıl da insanı hayrete düşürdüğünü, hafif bir grip nöbetiyle ruhta ne harabeler ve çöllerin gözler önüne serildiğini, ateşin biraz yükselmesiyle ne sarp kayalıkların, parlak çiçeklerle bezenmiş çayırların ortaya çıktığını, hastalığın etkisiyle içimizde ne kadim, ne inatçı meşelerin köklerinden söküldüğünü, dişimiz çekilirken nasıl da ölüm çukurlarına indiğimizi ve yok oluşun sularını başımızın tam üstünde hissettiğimizi, kendimizi melekler ile arp çalanların huzurunda bulma umuduyla uyanıp dişçi koltuğunda yüzeye çıktığımızda dişçinin "Ağzını çalkala!" uyarılarını cennet katından eğilen Tanrı'nın selamıyla nasıl da karıştırdığımızı; işte bunu düşününce -ki o kadar sık düşünmek zorunda kalıyoruz ki bunu- hastalığın aşkla, savaşla ve hasetle birlikte edebiyatın ana temaları arasında yerini almamış olması garip geliyor doğrusu.
Reklam
Bilgi ile zenginlik bir arada düşünülebilse bile bilgi ile hırs aynı ruhta çatışır dururdu.
Ruhta ölüm olduğu vakit, çare, ruhta diriliştir.
Hiçbirini sevmediğim onlarca sevgili, birçok olay, dağ tepe demeden atla ya da yayan yapılan seyahatler, çok sayıda yabancı, kayıtsız ve soğuk yüzler, bitmeyen borçlar, peşim sıra alacaklı Yahudiler, tepeden tırnağa altın işlemeli giysiler, ruhta ölüm ve boş bir kalp...
Sayfa 59 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
Tende nemli yumuşaklığı Denizden gelen ahın Gizemli kanatları Ruhta ölüm karanlığının
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
673 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.