, fakat sonsuz bir iniş, zekâdan koparak hep kendi başlarına azan ve coşan ihsaslardaki anarşi ve bazen ruhta bıraktıkları ölüm boşluğu, bir haykırış gibi uçurumlardan dimdik çıkan kollar... Ne yapsın? Ne yapsın?
.
Kitap, hikayelerin, şiirlerin olduğu, hayatın içinden bir hayal gücünün eseri. Hikayeler hayatın içinde nefes alan, almayan varlıkların öyküleri.. Öykülerin bazıları, kimi zaman bir üçüncü sayfa haberi şeklinde yazgıları anlatırken, bazen de ön yargılarından oluşan bir dostun, bir çocukluğun durumu hakkında bilgiler veriyor. Şiirlerse hayatın
Spinoza'nın, özgür insanın ölüm hariç her şeyi düşündüğünü çünkü hayatının ölümün değil hayatın kendisinin istiğrakı olduğunu söyleyen önermesini fark etmiştim.
Ruhta ve hakikatte özgür insan olmaya ulaşmak için insanın kendisini köle kılmasının gerekli olduğunu ve köle olurken de Rab'dan; Hayat'ın kendisi hakkında, Mesih İsa hakkın da istiğraka dalarak yaşamayı mümkün kılan özgürlüğü istemesi gerektiğini anlamamıştım.
bir söz, bin düş kırığı. ruhta bir çizik, bedende müebbet yara. bir hayal, bin ölüm. bir yaşam, bin kahır. bir zulüm, bin ağıt. bir çocuk, bin acı. bir bank, bin anı. bir aile, yok.
Eğer bir insan hayatın cesette olduğuna inanmışsa o insanın hayatı, vücudunun yok olması ile birlikte yok olur. Eğer insan hayatın ruhta olduğuna inanmışsa o insan kendi hayatı için herhangi bir son bile düşünmez.
- "İlim, malûma tâbidir; malûm, “bedahet ve mütearife” dediğimiz apaçık hakikatlerdir ki, eşya ve hadiseye yanaşan inşan şuuru en basitinden başlayarak bunları kendi yuvasında bulur, yâni temel ruhta…"
İnsan ruhunu ölümle yıkamak. Ölümü, ebedîlik abdesti gibi bilmek. Ebedîyetin kapılarını güm güm vururken ölümle teyemmüm etmiş olmak. Ölmeden önce ölmenin yolunu araştırmak ve bunu bin bir dallı bir ağaç gibi ruhta ve toplumda sistemleştirmek.
"Güzelliğinden ötürü birini seven, onu seviyor mudur gerçekten? Hayır, çünkü kişiyi öldürmeden güzelliği öldürecek olan çiçek hastalığı, onu artık sevmemesine yol açacaktır. Ve ben düşünme tarzım, belleğim için seviliyorsam, sevilen ben miyimdir? Hayır, çünkü ölmeden önce bu nitelikleri yitirebilirim. O halde bedende ve ruhta değilse, bu ben nerededir? Geçici olduklarına göre hiç de beni oluşturmayan bu nitelikler için değilse beden ya da ruh nasıl sevilir? Çünkü soyut bir şekilde bir kişinin ruhunun tözü ve ondaki birkaç nitelik mi sevilecektir? Bu olamaz ve yanlış olur. O halde asla kimse sevilmez, yalnızca nitelikler sevilir. O halde görevleri ve sorumluluklarıyla kendine saygı duyulmasını sağlayanlarla artık alay edilmesin çünkü ancak geçici niteliklerinden ötürü birileri sevilmektedir."
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim :Eğer imkanım olursa bu kitabı muska kadar küçültüp boynuma asmak isterdim. Öyle ki hep hatırlamak için hep yanımda olsun. Hatırladıkça Marquez 'in büyüsü hep benimle olsun. O ladar ki eğer bir hikaye aklımdan silinirse ve ben bu unutmuşluğu fark edecek olursam çok üzülürüm. Çünkü bu kitap adeta bir
youtu.be/sqXHUxfsd7A?si=...
Nur Yoldaş
SULTAN-I YEGÂH
Şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın
gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda
bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda
eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda
ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak
su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak
belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
Atilla İlhan
Şamdanları dolanınca eski zaman sevdalarının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
Nemli yumuşaklığı tende denizden gelen ahın
Gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
Yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda
Bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda
Eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda
Ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
Bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
Çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak
Su yasak rüzgar yasak açık kapılar yasak
Belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
Atilla İlhan
"Sonuna kadar! Bu da ne korkunç, ne müthiş bir kelime! Doğrudan doğruya ölüm kelimesi bile bu "sonuna kadar" gibi müthiş değildir. İnsanlık kendi kendisini korkutmak için bundan daha cehennemlik bir şey icat etmemiştir. "Sonuna kadar". Bu, ruhta ümit cesaret ve sabır adına ne varsa hepsini birden yutup parçalayacak bir canavarın adıdır.
şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın
gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
yansıyan yaşlı gülüşmelerdir karasevdalı suda
bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda
eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda
ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkam ıza baksak
çünkü yaşadıklarım ız başkasının yargısına tutsak
su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak
belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın