Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve Sen Geldin Ey Sultan!..
~•~ Kalbimiz sıkışıyor, ruhumuz kirli bedenlere dar geliyor. Günahlar apaçık, zulüm hadsiz, dünya yorgun, insanlar umutsuz. ~•~
Sayfa 19 - Hacer Sara Arslan- Sen Bize Gel Biz de KendimizeKitabı okudu
Dünyamızda iki dünya yaşıyor. Biri yorgun ve kindar maddenin içerisinde doymak bilmeyen hırsla sürünen dünya, öbürü her an kendini geçmek ve kendi yarattığı aşk içinde telef olmak için kendi sınırlarını aşmak isteyen, sonsuzluğa sıçrayıp Allah'a kavuşmak isteyen ruhun dünyası. İki dünyanın içinde bir insan, bir varlık halinde yaşıyoruz, hayatımızın büyük dramı bundan doğmaktadır. Sefaletlerimizin giderilmez oluşu bundandır. Sanki ayağımız toprağa bağlı, ruhumuz göklerdedir.
Sayfa 255Kitabı okudu
Reklam
"Sevgili Milena; Masaların arasından süzülüp gidişiniz ve bir daha gelmeyişiniz beni derin bir boşluğa sürükledi ne ağır bir adınız var. ben bu ağırlığın altında eziliyorum başka şeyler yazmak istiyorum ama olmuyor bir türlü. bu hastalık beni bambaşka biri yaptı. lütfen ihmal etmeyin beni yazın bana bana yazdığınız her satır yaşama sevinci veriyor gönlümün bahçesi aydınlanıveriyor. yüzünüz ve gülüşünüzde apayrı bir anlam var beni bambaşka dünyalara götürüyor. Sevgili Milena, ikimizde yorgun ve hastayız. ruhumuz hayatlarımızdan bezmiş sana olan aşkım bir hayalet olup göklere uçacak ve bu naçiz bedenimde zamansız ölümlere yenik düşecek Sevgili Milena her şeyin bambaşka olmasını dilerdim.."
Yoktun, olamazdın. Bu sözleri çok önce, henüz bedenimiz bu kadar yorgun düşmemiş, henüz ruhumuz bu kadar örselenmemiş, henüz gönlümüz umutlarla doluyken söylemiştin...
Ruhumuz Yetişemiyor
Suratlarımız aşık, ruhlarımız yorgun. Aslına bakarsanız büyük ekseriyetimizin sorunu bozuk ekonomik düzen değil. Ruhumuzu daraltan gerçekten küresel güçler mi! Buna inanan var mı? Neden marketten poşetleri dolu çıkan insanların yüzlerinde yok tebessüm? Bir koşturmaca, bir telaş hâkim yaşantımıza. Nereye gittiğimizi bilmeden, ne yaptığımızı fark edemeden! Ne yediğimiz yemekten zevk alıyoruz ne içtiğimiz sudan ne okuduğumuz kitap hafızamızda yer buluyor ne ettiğimiz muhabbet gönle dokunuyor. Hep sonrasının telaşı içindeyiz. Bedenlerimiz yaşıyor ama sanırım aynı şeyi ruhlarımız için söyleyemeyiz!
Reklam
Hepimiz psikolojik yetimleriniz aslında.Ruhumuz köksüz ve yetim bırakıldı. İnsanları nasıl tanıyacağımızı bilmiyoruz, nasıl yemek yiyeceğimizi, çocuğumuzu nasıl büyüteceğimizi, nasıl seveceğimizi bilmiyoruz. Ötelere bir can sırladığımızda nasıl vedalaşacağımızı bilmiyoruz. Hayatı kullanma klavuzlarından öğrenmek istiyoruz. Kişisel gelişim kitaplarıyla adam oluruz sanıyoruz, birkaç slogan paylaşmakla sosyal ağ duvarlarından hayatın künhüne vakıf olduğumuza inanıyoruz. Dilimizde yorgun bir hayatı geveleyip duruyoruz. Din ve maneviyat tarihin uzak dehlizlerinde gözden yiteli beri kendi mutluluğumuzu kendimiz arayıp bulmak zorundayız.
Sayfa 147Kitabı okudu
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
Zaman ne çabuk geçti, ne çabuk yaşlandık. Aklımız, ruhumuz hâlâ gençken bu yorgun bedenlerin içinde esir kaldık.
ruhumuz yuvasına dönmüş muhacir kuşların huzuruna kavuşmuştur. yorgun, lakin mesuttur...
Sayfa 224
Reklam
Sevgili Wilhelm, insanların dolaşmak ve yeni keşiflerde bulunma hevesi ve onları yeniden dar sınırlarına yönlendiren, geleneklere boyun eğdiren ve çevrelerinde olup bitenlere aldırmayan bu gizli içgüdü üzerine sık-sık düşünmüşümdür. Ruhlarımızın önünde belirsiz bir enginlik uzanıyor; zihnimizin algıları gözümüzün algıları kadar belirsiz ve tüm benliğimizin içten bir şekilde teslim olmasını arzuluyoruz. Böylece ruhumuz eksiksiz ve tek bir harika duygunun kusursuz neşesiyle dolabilir. Ne yazık ki, hedrfimize ulaştığımızda, uzakta olan yakınımıza geldiğinde her şey değişir. Her zamanki gibi yoksul ve kısıtlıyız ve ruhlarımız ulaşılmaz bir mutluluğun peşinde yorgun düşüyor. Böylece huzursuz gezgin kendi toprağını özler ve tüm dünyayı dolaşıp aradığı mutluluğu evinde, karısının kollarında, çocuklarının sevgisinde ve onlar için çalışıp çabalamasında bulur.
Biz sabah yollarda uykusuz yorgun, ruhumuz doygun.
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.