Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanda yaratılışta var olan tek şey kendi özüne olan sevgidir. Ve mutluluk bir insanın yaşam amacıdır. Peki mutluluğun öğeleri nelerdir? İki tane, baylar, sadece iki tane: huzur içinde bir ruh ve sağlıklı bir vücut. Vücudun sağlığıyla ilgili olarak herhangi bir hekim size yararlı olan şeyleri salık verebilir. Ama ruhun huzuru için, bunu ben söyleyeceğin size: Kötü iş işlemeyiniz çocuklarım, o zaman ne üzüntü, ne de pişmanlık duyarsınız, bu iki şey insanları mutsuz eder.
Kendine bir göz at! İçimizde iki farklı kuvvet olduğunu anlamıyor musun? Ruhun kuvveti ve bedenin kuvveti, yani bir hareket ve bir düzenleyici. Ruh yaşamın temel unsurudur, dolayısıyla harekettir. Bu hareket ister bir ağırlık, ister bir zemberek, isterse uhrevi bir güç tarafından meydana getirilsin, kalp içinde aynı şey geçerlidir. Ama beden olmazsa, bu hareket eşitsiz, düzensiz, imkansız olurdu! Bu yüzden beden ruhu düzenler ve tıpkı sarkaç gibi düzenli salınımlara tabidir. Üstelik bu o kadar doğrudur ki, yeme, içme, uyku gibi bedensel işlevler doğru dürüst yerine getirilmezse insan hastalanır. Benim saatlerimde olduğu gibi, ruh, salınımları yüzünden kaybettiği kuvveti bedene kazandırır. Beden ile ruh arasındaki o sıkı birliği, birinin çarklarının diğerinin çarklarıyla iç içe geçmesini sağlayan harikulade bir saat maşasından başka ne yaratabilir? İşte benim tahmin edip uyguladığım şey bu; sonuç olarak, bir mahir mekanizmadan başka bir şey olmayan bu hayatta benim için sır diye bir şey yok artık!
Reklam
Seviyorum, öyleyse varım! Amo, ergo sum! Bu aşk,.. içinde var olma sisinin eridiği ve somutlaştığı yardımsever bir yağmur gibidir. Aşk sayesinde ruhumun bir cismi olduğu bilincini duyumsuyorum ve ona dokunuyorum. Aşk sayesinde .. ruh da derinliklerine kadar bana acı vermeye başlıyor. Ruhun kendisi, aşktan ve ete kemiğe bürünmüş acıdan başka nedir?
Sis
Sis
Miguel de Unamuno
Miguel de Unamuno
Ruh acaba günah evinin içinde oturan bir gölge miydi? Yoksa beden mi aslında ruhun içindeydi?
Yorgunum, itiraf edeyim. Konuşurken ipin ucunu kaçırıyorum, dostlarımın övmekten hoşlandığı o zihin açıklığım kalmadı artık. Dostlarım diye de ilke olarak söylüyorum zaten. Artık dostlarım yok, yalnızca yardakçılarım var. Buna karşılık sayıları çoğaldı onların, tüm insanlık onlar. Tüm insanlık içinde de ilk önce siz. Orada bulunan kişi her zaman
Sayfa 54 - can yayınları
308 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
• HÜSEYİN NİHAL ATSIZ| RUH ADAM “Râm ol bana, ruhun yeni bir âleme girsin... Yazmış kaderin: aşkıma ömrümce esirsin! Aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin: Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın." Kitap Kamlançu ülkesinde yaşanmış bir Uygur masalı ile başlayacak olup “Yüzbaşı Selim Pusat” ve çevresindekiler etrafında sonsuzluğa erişecektir. Eser: Bundan binlerce yıl öncesinde Kamlançu ülkesinde Mete’nin ordusunda subaylık yapan Yüzbaşı Burkay evdeşinin iyiliğine kötülükle karşılık verdiği için evdeşi tarafından beddualanır. Burkay! İyiliğe kemlik ettin. Tanrı seni bedbaht etsin. Kıyamete kadar, dünyaya her gelişinde ruhun ızdırap içinde çalkansın.” Tanrı tarafından da kabul görülen bu beddua sonrasında Yüzbaşı Burkay günümüzdeki Selim Pusat kimliği ile reenkarne olur.Padişaha bağlılık yeminini sözlü olarak dile getirdiği için ordudan atılan ve geçmiş yaşamında olduğu gibi benzer acılar yaşayan,yaşadığı yasak aşkın ıstıraplarını çeken Selim Pusat’ı anlatır. Çoklu olay örgüsünün ve iç içe geçmiş olayların anlatıldığı eser konusu ve tekniği bakımından hayli ilginçtir. Eser içerisinde aşktan,edebiyata,tarihten, siyasete,askeriyeden, tasavvufa kadar uzanan çeşitli düşünceler de mevcuttur. Sindirerek ve her satırını heyecanla okuduğum bu kitabı sizlere de tavsiye eder kitapla kalmanızı dilerim.
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202126,7bin okunma
Reklam
Descartes edimlerle tutkular ilişkisine şöyle bir açıklık da getirir: «istem yapısı gereği öylesine özgürdür ki hiçbir zaman zorlanamaz. Ruhta iki çeşit düşünce belirledim, birincisi edimlerdir yani istemlerdir, öbürü de en geniş anlamında tutkulardır, tutkular her tür algıyı içerirler. Birinciler kendi güçlerini kesinlikle kendi içinde taşırlar, beden onları azçok dalaylı bir biçimde değişikliğe uğratabilir, buna karşılık ikinciler kesinlikle edimlere bağlıdırlar, edimlerdir onları ortaya koyan; doğrudan doğruya onların nedeni olduğu durumların dışında ruh onları ancak dalaylı olarak değişikliğe uğratabilir» Edimlilik salt özgürlük olmakla, demek ki, tam anlamında belirleyici bir güce sahiptir edilimlilik üzerinde. Ne var ki Descartes bu iki güçten birini tam bir baskı gücü olarak görmek istemediğinden, birinin öbürü üzerinde şu ya da bu ölçüde belirleyici olabileceğini ortaya koyar. «Tutkularımızistemimizin edimiyle doğrudan doğruya uyarılacak ya da dışa atılacak şeyler değildir» der Descartes. Kısacası Descartes insan ussallığını insan duygusallığından daha önemli görmekle birlikte, bu ussallığın bu duygusallığı denetlemesinden yanadır. «Öfke eli vurmak için havaya kaldırdığı zaman istem onu engelleyebilir, korku bacakları kaçmaya kışkırttığında istem onları durdurabilir» Zayıf ruhlar kendilerine söz geçiremezler. Zayıf ruhlar hiçbir zaman tutkuları üzerinde mutlak bir güce sahip olamazlar. Ruhun güçlülüğü kesinlikle bilgililiğinden gelmektedir.
Sayfa 136 - bulutKitabı okudu
Ruh acaba günah evinin içinde oturan bir gölge miydi? Yoksa beden mi aslında ruhun içindeydi, Giardano Bruno’nun düşündüğü gibi. Ruhun maddeden ayrılması da bir sırdı, tıpkı ruhun maddeyle birleşmesinin bir sır olduğu gibi.
180 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Freud - Mutluluğun Mimarı
Stefan Zweig’ın Kaleminden Freud Biyografisi “Derin Ruh Bilimi Cerrahisi Ana Bilim Dalı Kurucu Başkanı Ord.Prof.Dr.Sigmund Freud” desek kendisine bilim dünyasında hakettiği yeri ve değeri vermiş oluruz. Çok da haksız olmadı. Psikolojide çığır açan çalışmaları ile bu unvanı sonuna kadar hakediyor. Peki, ‘’Freud’un Neşteri & Zweig’ın
Freud - Mutluluğun Mimarı
Freud - Mutluluğun MimarıStefan Zweig · Zeplin Kitap · 20171,780 okunma
Ussallığın verilmiş bir yeti olmadığını düşünürsek,ayrıca işin içine zeka sorununu da katarsak "Sağduyu dünyanın en iyi paylaştırılmış şeyidir"demekte zorlanırız. Ancak bunu görebilmek için özellikle ruhbilim alanında XIX. yüzyıldan sonra ortaya çıkan gelişimleri izlemiş olmak gerekirdi. Descartes ve çağdaşları için usun gelişimi diye
Sayfa 66 - bulutKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.