Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Meditasyonu seven biri olarak bu alıntıyı eklemek istedim, uzunca;)
Meditasyonun sayısız çeşidi vardır. Sizin kolaylıkla nefesinizi, düşüncelerinizi, vücudunuzu hazırladığınız ve bunların farkında olduğunuz farkındalık meditasyonu klinik çalışmalarda en çok kullanılan şeklidir. Sizin genelde sessizce oturup Hint ya da Tantra geleneklerinden gelen mantralara, kutsal seslere konsantre olduğunuz doğaüstü meditasyondur. Adım adım ilerleme tecrübesine odaklandığınız yürüyüş meditasyonu vardır. Nefes meditasyonu süresince yirmi saniye nefes almaya, yirmi saniye boyunca nefes tutmaya ve yirmi saniye boyunca nefesi vermeye odaklanırsınız. Serbest bir biçimde yazı yazarak ya da başa çıkmaya çalıştığınız bir şey hakkında soru sorarak, yazı yazma meditasyonu da uygulayabilirsiniz. Rehber eşliğinde yapılan meditasyonlar genellikle sizi içsel yolculuğa çıkartır ve böylece içsel barışma ya da özgüven gibi mental yolculuğunuzun varış noktasına odaklanırsınız. Hatta komik durumları hayal ederek yaratılan gülme meditasyonları dahi vardır.
Sayfa 256
Böyle güzel seven adamlar olmalı bir yerlerde.
Gözleri birkaç saniye üzerimde gezindi ve omuzlarını kaldırıp indirdi. “Gönlümü açıyorsun yine.”
Reklam
Aşkın en tehlikeli yüzü ,her saat her saniye ,her an sadece bir yüzü özlemektir
Sayfa 148Kitabı okudu
Şarkınız bu olmalıydı.Suat-Necip..Seven ne yapmaz....Son...
"Suat mı, yok mu? Niçin?" Bu Necip'in sesiydi, Süreyya'yla karşılaştılar, boğuk bir sesle birbirlerine haykırdılar. İhtiyar kadın feryat ederek "Fakat Allah aşkına koşunuz, bakınız kızcağıza!" diye yalvarıyordu, birisi, "Sakın içeride kalmasın?" dedi. O zaman Necip'le Süreyya'nın kapıya doğru koştuğu görüldü. Aşağıdaki merdiven henüz ateş almamıştı, sadece yıkıcı bir duman boğuyor, çatırtıdan sıcaktan bunalıyorlardı. Haykırarak merdivenin üst başında bulundular, selamlık tarafına giden koridor ateş içindeydi. Harem¹ sofası kesif bir dumanla kaynıyor, Süreyya'nın odası köşede duman içinde kayboluyordu; o zaman Süreyya orada, içeri girmeye cesaret edemeyerek, "Suat, Suat!" diye haykırdı. Necip kapının önüne kadar koşmuştu, dehşetli bir sıcaklıkla boğuluyorlardı. Tekrar Necip, "Suat!" diye inledi, ikisine de bir inilti işitiyoruz gibi geldi, fakat ses şiddetli bir çatırtıyla boğuldu. Bir fırından fışkıran alev gibi yakarak, eriterek hücum eden duman içinde evvela bir saniye ikisi de tereddüt ettiler, fakat sonra Süreyya Necip'in vahşetle haykırarak içeri atıldığını gördü, "Necip" diye koşmak istedi; fakat dehşetli bir çatırtıyla tavanın yıkılıp oda kapısının ateş içinde kaybolduğunu görerek deli gibi döndü. Boğaziçi, Mart-Şubat 1316 [1900/1901]
Terk edilir şimdi bu salak benim gibi :D
Kocasını seven hiçbir kadının sevgisinden bir saniye bile geri kalmaz benim sana sevgim..
Sayfa 11 - İzKitabı okudu
En önemlisi de yalandan kaçının, özellikle kendi kendinize yalan söylemekten. Yalanlarınızı kollayın, her dakika, her saniye gözünüz üzerlerinde olsun. Başkalarını da, kendinizi de hor görmemeye çalışın: içinizde iğrenç olduğunu fark ettiğiniz mizlenmiştir. Korkudan da kaçının, zaten korku yalanın bir sonucudur. Sevgiye varış yolunda güçsüz olduğunuzdan hiçbir zaman korkmayın, hatta bu yolda kötü davranışlarınızdan da pek kork- mamalısınız. Ne yazık ki bundan daha iç açıcı bir şey söyleyemiyorum size. Çünkü yararlı sevgi hayal sevgiye oranla çok daha sert ve ürkütücüdür. Düşsel sevgi çabuk başarıya erişmek tutkusuyla yanar, tek isteği, herkesin dikkatini çekmektir. Gerçekten de ne olacaksa sahnedeki gibi bir an önce olsun, uzun sürmesin, herkes ona baksın, övsün diye canlarını verecek duruma gelenler bile vardır. Yararlı sevgi ise dayanıklılık, irade ister, hatta bazı kişiler için başlı başına bir bilimdir. Ama size şunu şimdiden söyleyeyim ki bütün çabalamanıza karşılık, amaca ulaşacak yerde ondan uzaklaşmakta olduğunuzu dehşetle gördüğünüz anda, tam o anda, şimdiden söylüyorum bunu size, birden erişeceksiniz amaca. Sizi her zaman seven, her zaman size yol gösteren Tanrı'nın Tanrısal gücünů üzerinizde hissedeceksiniz.
Sayfa 111 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Okumayı seven çocukların formülü, okumayı seven yetişkinlerde geçiyor. O zaman reçete kolay: Çocuğunuz kitap okumayı sevsin mi istiyorsunuz, o zaman okuyun.
Sayfa 170Kitabı okudu
Hiç uçağa bindin mi? Şimdi, gözlerini kapat ve bir uçağa bindiğini düşün... Uzun zaman sonra eve dönü- yorsun. Havaalanında sevdiklerin bekliyor. Çok özledi- ğin sevenlerin: Annen, baban, kardeşlerin, deden, ninen, akrabaların, arkadaşların... Onlara kavuşmana bir saat var- ken bir anons duydun: "Sayın Yolcular, şimdi sakin olmaya çalışın.
Okumayı çok seven çocukların formülü okumayı seven yetişkinlerden geçiyor.
Storytel / Sesli Kitap
Sen en iyisi mi? Al eline kağıdı kalemi başla o an yazmaya, Ne geçiyorsa o an içinden öylece, Özgür bırak içine yıllardır attığın, Sevgiyi, aşkı, nefreti, özlemi… Sal o an bütün duygularını. Sana en iyi gelecek şeydir yazmak ve seni asla yarı yolda bırakmayacak… Herkes gideceği yere kadar eşlik ederken size Kimi zaman öylece vardıklarında o
Reklam
Efendim! ...Seven sevdiğini razı eder, sevdiğinin yolundan giderek. Ama bizler? O güzide sahabilerin aç yatarken, açlıktan karınlarına taş bağlarken bizler, binbir çeşit nimetin olduğu sofrada, "Onu beğenmedim. Şu güzel olmuş! Ver biraz da şundan yiyeyim!" diyerek bedenlerimizi doyuruyoruz. Lakin ruhlarımızı da açlıktan öldürüyoruz. Ama ruhları tok, bedenleri aç o güzel insanların acısı, açlığı şu fani dünyada ve burada bitecek! Ama bizimki ebedî, sonsuz sürecek belki de... Bir saniye aç kalmaya dayanamayan aciz günahkar kullarını Rabbim affetsin. Tek sermayesi şehadet ve salâvat olan kullarını ebedî doyursun. Amin...
Karşısındakinin bütün örtülerini kaldıran, kucaklayan ve hemen o anda yakalayan bakışlarına, beni, yani bir çocuğu hayatında ilk kez bir kadının, artık seven birinin erişkinliğine ulaştıran bakışlara dönüştü. Bu bakışlar bir iki saniye boyunca benim kaçmayı başaramayan, zaten kaçmak da istemeyen bakışlarımı sımsıkı tuttu -ve sonra artık yanımdan geçip gitmiştin. Yüreğim çarpıyordu.
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kadın cinayetlerini 1930larda gören Peyami Safa;
Bizde de aşk cinayetleri çoğalmaya başladı ve geçenlerde, üç gün içinde iki erkek sevgililerini öldürdü. Bu Avrupai ilânı aşk usûlünün bizde de moda olması, garba doğru çok hızlı gittiğimizin delillerinden biridir, fakat en kötüsü. Avrupa’da jüri heyetleri, aşk ihtirası yüzünden yapılan cinayetleri ekseriya affederler; bunun için, orada, sevgilisine çiçek yerine kurşun atanlar çoğalmıştır. Eğer ihtiras, bir cinayeti mazur gösterecek sebep telâkki edilirse dünyanın bütün canileri masumdurlar. Para için, yahut içki yüzünden yapılan cinayetler de mi affedilmelidir? Çünkü bütün diğerleri gibi bu iki sebep de en büyük ihtiraslardandır. Vatanî duygular da bazı cinayetlere sebep olmuştur. Roma’yı ailesinden daha çok seven Horace kız kardeşini öldürmedi mi? Pencap şehrini kız kardeşinden daha fazla seven Eşber, Sumru’yu astırmadı mı? Bütün cinayetler bir ihtiras mahsûlüdür, yalnız delilik müstesna. Belki o da mahiyetini bilmediğimiz bir ihtirastır, fakat izah edemediğimiz bir mücrim şuuru affediyoruz. Bence bunu bile affetmemek lâzımdır; çünkü her ihtiras deliliğe giden bir yoldur ve en şuurlu cinayetlerin bile yarım saniye sürüp geçen bir cinnet nöbeti içinde yapılıp yapılmadığını bilemeyiz.
Bir gün, daha önce oralarda hiç görülmemiş olan çok yakışıklı bir genç saraya gelerek orada çalışmak istediğini söylemiş. Kral onu üç yıllığına sürülerin başına çoban yapmış, onu sevmiş ve ona cömert davranmış. İşini bilinçli yaptığının ve o ilgilendiğinden beri sürüsünün sayıca arttığının , hatta iki katına çıktığının farkındaymış. Hikayede
Sayfa 98
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.