Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
Kendisini ''Ben nesli tükenmiş bir insanım'' diye niteleyen İsmet Özel'in, yalnızca ismi için dahi okunması gereken enfes kitabı...
"Bu kitabı, intihar eden birkaç arkadaşıma ve paranoyadan, şizofreniden mustarip birçok arkadaşıma ithaf ediyorum...''
sözleri ile başlıyor
İsmet Özel ! Ve şöyle devam ediyor;
''Dünyaya gelmek, bir
"Kişioğlu, ister fukara olsun, ister zampara, ister avara...Yeter ki madara olmasın, mert olsun!" der Kemal Tahir. Ve ömrü boyunca karşılaştığı en mert insanların, dava ve dam arkadaşları olduğunu da sözlerine ekler...
Yaşamı boyunca Kemalist ve demokrat bir duruş sergileyen Kemal Tahir, bu duruşuna bir de sosyalist dünya görüşünü
Çi kiribû, çi bû gunehê dara berû?
Bi min re wê jî şer nexwestibû...
***
Ne yapmıştı, suçu neydi meşe ağacının?
Benimle birlikte o da savaş istememişti
Aşkın da tüm diğer değerler gibi hızla sömürüldüğü bir “hız ve haz çağında” yaşıyoruz. Artık insanlar sevmiyor, dokunup geçiyorlar sadece. Şiirlere, şarkılara, romanlara, filmlere konu olan aşklar yok artık, aşk yaşanmıyor, yaşanamıyor çağımızda, içi en fazla boşaltılan kavramlardan biri de aşk aslında. Bir konuyu bu kadar dillere pelesenk edersek
“Bu kitap; ne bir şikâyettir, ne de bir itiraf. Harbin yumruğunu yemiş, mermilerden kurtulmuş olsa bile, tahriplerden kurtulamamış bir nesli anlatmak isteyen bir deneme, sadece” (E.M.Remarque).¹
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insan yaralandı, sakat kaldı ve yaşamını yitirdi. Şehirler yerle bir oldu, ormanlar yakıldı, tarımsal
Uzun uzun anlatılmayı hak eden bir kitap değildi kesinlikle. Hatta tek kelimeyle "para her şeydir" deyip bitirsem yeridir. Kitap başından sonuna kadar para, para, para deyip durdu. Okudukça kasıldım, midem bulandı, kusacak gibi oldum. Hayatımda ilk defa bir kitabı bu çile artık bitsin diye ara vermeden bitirmek istedim.
Daha önceden de
İnanılmaz!..
Uzun zaman oldu böyle baştan sonra akıcı bir kitap okumadım. Kitap o kadar güzeldi ki bunu nasıl dile dökeceğimi bilemiyorum. Belki bu inceleme size kitabı çok abartıyormuşum gibi gelecek. Kim bilir belki de incelemeden sonra kitabı okuyup benimle aynı duyguları paylaşır ya da tersi bir durum yaşayacaksınız. Şunu söylemeliyim ki
kader mi aşkı kovalar,
yoksa aşk mı kaderi,
kimseler çözemedi bu bilmeceyi..
hoşça kal!
değerin çok yüksek,
tutamam seni.
sen ancak görenleri seversin,
bense körüm
sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle..
ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle...
öğret bana,
nasıl unutulur düşünmek?
oysa benim ruhumda savaş var.
durmadan ölüyor içimdeki insanlar.
boğ kendini yüreğim;
dilimi tutmak gerek !
“Bu kentin ne çatılarını ışıldatan aylarını sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.”
İlk defa bu yazarla bu kitapta tanıştım. Yazarın dili sade, anlaşılır ve duyguları samimi olarak hissedebildim. Diğer kitaplarını da okumak isterim. Aslında inceleme yapmak için biraz beklemek istedim. Çünkü kitaptaki şiddeti
Kitabın sayfalarını karıştırırken
okuduğum bu cümle, ruhuma sirayet ederek bütün varlığımı esir altına aldı. İşte! O an, anladım ki,
" Tamam! Şimdi, okuyacağım kitabı buldum!" dedim, buruk bir sevinçle!...
Yorgo Seferis'in yıllar sonra iskeleyi gördüğü zaman zihnine dolan bu cümle, maziye gömdüğüm anılarımı ortaya serdi, birdenbire.
''...hayatım boyunca hep iyi kadınlarla karşılaştım, hepsi benimle birlikte savaş alanına çıkabilecek yürekli kadınlardı, bir adam hayatta daha ne isteyebilir ki?''
Hoşçakal, değerin çok yüksek,
Tutamam seni…
Sen ancak görenleri seversin, bense körüm…
Sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle…
Ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle.
Öğret bana nasıl unutulur düşünmek?
Oysa benim ruhumda savaş var.
Durmadan ölüyor içimdeki insanlar.
Boğ kendini yüreğim; dilimi tutmam gerek…