Yuval Noah Harari’nin okuduğum 3. kitabı olan “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” kitabını okurken tıpkı diğer kitapları gibi bir zihin yolcuğuna daldım. Her bölümünde oldukça not tutup araştırmalar yaptım.
Harari geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmaya çalışan bu köprüyü kurarken temel dayanaklarını güçlü kaynaklardan alan ve dünyamızı iyi analiz edip
Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi hakikati keşfetmektir. (#73093133)
______
En hoşlanmadığım hususların başında aklımla dalga geçildiği hissi yaşamak veya başka bir ifadeyle aldatılmışlık hissi yaşamak gelir. Bu hissi en çok yaşadığım hususların başındaysa Atatürk’ün şahsının ve onun icraatlerinin din ve
Kitaba ismini veren Ses hikayesi, anlayacağımız üzere bir sesin üzerine kurulu. Ben her nedense bu sesi gaipten gelen, gizem dolu bir ses olarak tahayyül etmiştim. Ancak ses gayet somut bir varlığa ait, Sivaslı Ali'nin sesiymiş.
İki arkadaş Beyşehir'den Konya'ya doğru yol alırken, bindikleri kamyon arızalanır ve bir müddet
•
Sağlığı korumak veya iyileşmek için, hücrelerinizin ihtiyacı olan enerjiyi geçmiş ve geleceğe harcamayın. Geçmişe ‘ahlayıp vahlamak' ya da 'gelecek kaygısıyla telaşlanmak' vücudun şu an ihtiyacı olan enerjiyi harcar ve vücut savunmasız kalır.
•
Karanlık baş döndürücüdür. İnsana aydınlık gerekir. Gündüzün aksi istikametine dalan yüreğinin sıkıştığını hisseder. Göz karanlıklara bakınca zihin bulanır. Ay tutulmasında, gecede, isli bir donuklukta en gözüpekler için bile endişe vardır. Kimse gece vakti, tek başına içi titremeden ormanda yürüyemez. Karanlık ve ağaçlar, ürkütücü ve kalın katmanlar oluşturur. Tam olarak seçilemeyen derinliklerde düşsel bir gerçeklik belirir. Algılanamayacak nesneler birkaç adım ötenizde hülyalı bir biçim alır. Boşlukta ya da zihinde uyuyan çiçeklerin düşlerine benzeyen belli belirsiz ve kavranması mümkün olmayan bir şeylerin dalgalandığı görülür. Ufukta ürkütücü görüntüler vardır. Devasa karanlık boşluğun yayıntıları solunur. İnsan korksa da, arkasına bakmak ister. Gecenin oyukları, iç karartıcı hale gelen nesneler, yüründükçe dağılan suskun şekiller, iç içe geçmiş karanlıklar, öfkeli çalılıklar, kurşuni renkte su birikintileri, karanlığın içine yansıyan kasvet, sessizliğin mezarlıkları andıran enginliği, karşılaşılması olası meçhul varlıklar, gizemle eğilen dallar, ürkütücü ağaç gövdeleri, titreşen uzun ot yığınları; tüm bunların karşısında savunmasız kaldığında ürpermeyen, endişeyi yakınında hissetmeyen bir gözüpeklik yoktur. Âdeta ruhun karanlığa karışmasına benzer iğrenç bir his duyulur. Karanlıkların bedene nüfuz etmesi bir çocuk için tasvir edilemeyecek ölçüde ürkütücüdür.
Ormanlar kıyamet günü gibidir ve küçük bir ruhun kanat çırpışı onun devasa kubbesinin altında bir can çekişmenin hırıltısına dönüşür.
“Güç kazanabilmek için güzelliğin hâkimiyetinden başka bir şey tanımayan kadınlaşan aklın zenginleştireceği doğuştan haklarından feragat eder ve eşitlikten kaynaklanan saygın hazlara ulaşmak için emek sarf etmek yerine, kısa ömürlü kraliçeler olarak yaşamayı seçerler.” Feminist teorinin ilk kaynak kitaplarından olan Kadın Haklarının
Açlık ihtiyacımızı karşılayamadığımız takdirde, kan şekerimiz düșer ve hasta oluruz. Aynı şekilde duygusal ihtiyaçlarımızı gideremediğimizde de ruh sağlığımız bozulur. Korkularımız yenemez, kendimizi güvende hissedemeyiz. İşte bu noktada
insanın kutsala inanma ihtiyacı önem kazanır, Zihin cihazımız, psikolojik ihtiyaçlarımız giderilmediği takdirde korku,
güçsűzlük, çaresizlik duygularıyla farklı arayışlara girebilir.Ruhsal hastalıklarda savunmasız kalan beynimizìn soyut düşünce üreten yapısında da bozulmalar meydana gelir, Geçmişi ve geleceği algılayan insan, güven duygusunu korumak
için belirsizliğe tahammül etmekte zorlanmaktadır.
Tıka basa bilgilerle dolmuş bir zihin cahil kalmaya mahkûmdur.. Aydınlanma bilginin bittiği noktada gelir. Bu biraz ???
Osho Kişisel gelişim ..?
Meditasyon
Kadın ve Erkek
Duygular
Cinsellik
Özgürlük
Aşk,Ego,Ruh, Sır, Güç... ? Bu kitabın içeriğini merak edenler bu yazıyı okumaları gerek..
Ben bir doktrin öğretmiyorum. Doktrin öğretmek
‘Bir insan yetiştirmek ne zor.’
Daha da açayım zihnin ve bedenin sağlıklı olduğu bir insan yetiştirmek ne zor.
İnsan hassas bir varlık. Zayıf. Son zamanlarda okuduğum kitaplarla bunu iyice teyit ettim.
Sağlıklı bir gelişim için insan birçok şeye ihtiyaç duyuyor. Beslenme, uyuma, korunma. Bu üçü gelişim için yeterli mi? Tabi çevremizdeki birçok
...Kader birlikte yapılan bir şeydir...
...Öyle anlar vardır ki, genç zihinler, görünürde iyi olan bir davranış veya fedakârlık talebini derhal karşılamaya hazırdır; genç zihin, yeni açılmış bir çiçek misali narin sapının üzerine usulca yerleşir ve karşısına çıkan ilk esintiye rayihasını bahşetmeye hazırlanır. Başkalarının sessiz bir saygıyla hayran kalmasını gerektiren böyle anlar, diye devam eder Manzoni-ezberden ve yaklaşık olarak, çevirerek alıntılıyorum-böyle anlar, ben- dil ve kurnaz kişilerin kollayıp yakaladığı, henüz savunmasız olan iradeleri bağladıkları anlardır...
Jules Payot 1893’te yazmış olduğu bu kitabı, psikoloji eğitimini sevdiren, Fransa’da metafiziğin psikolojiden ayrılmasına öncülük eden kişi olan Theodule Armand Ribot’a adıyor. Kitabında tembellik ve isteksizliğin kıskacında olan bir gencin nasıl kurtulabileceğini beş bölümde farklı hususlardan ele alarak incelemektedir.
Birinci kitap:
“Toplum mühendisliği: Basitçe zihin mimarlığı, veya daha kompleks bir ifadeyle Toplumsal psikolojik bilinç mimarlığı denilen faaliyet. Uygulama toplum geneline, dar topluluklara veya kişilere karşı yürütülebilir. Stratejik, pazarlama, eğitim veya dini amaçlar bu faaliyetlerin harekat noktası olabilir. Pazarlama, sürekli tekrar, çocuklar, gençler,
Sahada doğru ve güçlü bir atış yapmanın savaşın sadece yarısı olduğunu hemen fark ettim. Düz atışta kendime güveniyordum ve yan atışta oldukça iyi ustalaşmıştım, ancak lise atıcılarının neredeyse tamamı aynı veya benzer tekniklere sahipti. Bütün amaç vurucuyu korkutmaktı ve bunu yapmak için tek yapmanız gereken kendinizi bir güven havasıyla çevrelemek ve üstteki adamın savunmasız hissetmesini sağlamaktı. Komik ama yıllar sonra geliştirdiğim sorgulama tekniklerinin temelini bu prensip oluşturdu...