Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MUS’AB BİN UMEYR’İN (R.A.) İSLÂM’A HİZMETLERİ
İslâm dini, Arabistan’ın her tarafında ve husûsiyle de Medîne-i Münevvere’de pek süratle yayılmakta idi. Evs ve Hazrec kabileleri Ashâb-ı Kirâm’dan birinin Medîne’ye gönderilmesini talep ettiler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, onlara, Kur’ân-ı Kerîm’i ve İslâm âdâbını öğretmek üzere Mus‘ab bin Umeyr’i (r.a.) gönderdi. Hz. Mus‘ab (r.a.),
Ey şu insanlığın, gurur kaynağı, Bu dünya sana hep, dar Filistinlim! Atıldı üstüne şehadet ağı, Şehitlerdir sana, yâr Filistinlim! Ümmeti bölünce, nefsanî heva, Hevadan oluştu, puslu bir hava, Unutma ki, bizim için bu dava, Hem namustur hem de, ar Filistinlim!
Sayfa 334 - Kültür ve turizm bakanlığı
Reklam
Artık yalnız eli silah tutanlar değil, beş on okka yük taşıyabilecek, bir kağnının öküzlerine embel dürtebilecek çocuklar ve kadınlar da cihada akıyordu. Daha şimdiden isimler çıkmıştı ortay; Kara Fatma’lardan, Ayşe Onbaşı’lardan, Pembe Çavuş’lardan bahsediliyordu. Kadınlık ilk defa şehadet be gazâ mertebelerine ermişti.
Sayfa 140 - İLETİŞİM YAYINLARI-12. BASKI-2008-İSTANBULKitabı okuyor
Ders: mezhepler tarihi Konu: Nusayriler Anahtar kavramlar: sürekli kelime-i şehadet getirmek:)
Reklam
Evet!.. Eğer pervanelerin muradı yanıp kül olmaksa araya giren cam başlı başına bir külfetti. Aksine pervanelerin arzusu başlarına bir iş gelene değin ateşi tavaf etmekse bu durumda arada fanus olması büyük bir rahmetti. Gördüklerinden kendisine ayna tuttuğu için, ışıl ışıl parlayıp etrafı aydınlatan ateşi şehadete benzetmişti. Kendisiyse pervane misaliydi. Peki, kâh rahmet kâh zahmet olabilen şu cam fanus neyin işaretiydi? Aşık gönüller ya gördüklerine meftun oluyorlardı veya yakin olabildiklerine... Pervanelerin şu anki hâline nispetle tavaf edip ateşi gözlemek isteyenler açısından rahmet olan cam fanus, tavaftan sonra yakine erip közlenmek isteyenler için aradaki son perde hâline gelmişti. Aradıklarına dair bir iz bulduğu için hemen onaylayıverdi. Fanus perdelerden bir perdeydi. Ateş misal şehadet ile pervanenin arasındaki son engeldi. Sanki pervane hazır olana değin onu erken gelecek bir şehadetten koruyordu. Bu engeli aşabilen pervanenin yakini ise cennetti.
Hamd yalnızca yüce Allah (c. c)'a mahsustur. Yalnız O'na hamd ederiz. Yalnız O'ndan yardım isteriz ve yalnız O'ndan bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden O'na sığınır, kötü amellerimizden tevbe eder, O'na yöneliriz. Allah'ın hidayet verdiğini kimse yoldan çıkaramaz, saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Allah'tan başka ilah olmadığına, eşi ve ortağı bulunmadığına, tek olduğuna ve Hz. Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim.
"Tek arzum, emelim vatanda vahdet Çalışır, didinir, ederim gayret Son durak, son rütbe ya bir şehâdet Ya gazi olurum” diyene kurban.
Sayfa 30 - Kadim YayıneviKitabı okuyor
Hayırlı sabahlar hayırlı cumalar
Ey er-Rahman ey er-Rahim, Ey İman edenlerin Rabbi! Ey kâinatın Maliki, ey Din Gününün sahibi, zalimler, yeryüzünde bütün ahlak kaidelerini ve bütün vicdanların reddettiği ve nefretle kınadığı, bir zulmü işliyorlar. Rabbim! Sen kullarına merhametle baktın ve onların merhametinle istedikleri din ve hayat tarzı üzerine kalmalarına izin verdin.
Reklam
Bu kâinat bütün mevcudatıyla beraber kaderin kalemiyle yazılmış, kudretin çekiciyle yapılmış manidar hadsiz kitablar, mektublar, nihayetsiz binalar ve saraylar hükmünde -herbiri binler vecihle ve beraber hadsiz vücuh ile- Rabbanî ve Rahmanî nihayetsiz fiilleri ve o fiillerin menşe'leri olan binbir esma-i İlahiyenin hadsiz cilveleriyle ve o güzel isimlerin menbaı olan yedi sıfât-ı Sübhaniyenin nihayetsiz tecellileriyle, o yedi muhit ve kudsî sıfatların madeni ve mevsufu olan ezelî ve ebedî bir Zât-ı Zülcelal'in vücub-u vücuduna ve vahdetine hadsiz işaretler ve nihayetsiz şehadetler ettikleri gibi; bütün o mevcudatta bulunan bütün hüsünler, cemaller, kıymetler, kemaller dahi, ef'al-i Rabbaniyenin ve esma-i İlahiyenin ve sıfât-ı Samedaniyenin ve şuunat-ı Sübhaniyenin kendilerine lâyık ve muvafık kudsî cemallerine ve kemallerine ve hepsi birden Zât-ı Akdes'in kudsî cemaline ve kemaline bedahetle şehadet ederler. Ayet-ül Kübra - 104
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Kor ateşler gibi yanar yüreğim, Gel de söndür artık söndür şehadet...
Şeyh Hamd Bin Atik (Rahimehullah) şöyle der: “İnsanların çoğu, şehadet kelimesini açıkça söylemeye ve namaz kılmaya güç yetirebildiğinde ve yine mescitlerden alı konulmadığında, müşriklerin veya mürtedlerin arasında yaşıyor olsa dahi dinini açıkça ortaya koymuş olduğunu zanneder. Halbuki bu zanları nedeni ile çok çirkin bir hatanın içine düşmüşlerdir. Şunu iyi bil ki! Küfre götüren nedenlere göre küfrün bir çok nedeni ve çeşidi vardır. Her kafir topluluğun da kendisine göre mutlaka yaygın olan bir küfür çeşidi bulunmaktadır. Müslüman, her kafir toplumunda yaygın olan bu küfür çeşitlerinin tümüne karşı çıkıncaya, onlara karşı düşmanlığını ve onlardan beraatini açıkça gösterinceye kadar dinini ortaya koymuş olmaz.”(6)
Sayfa 16 - 17 / Beyaz Minare Kitap - (6)Sebilu’n-Necat.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.