Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir.
Sensizlik Bir Şiir
Bu kadar suskun olma, Bu kadar sessiz… Bilirim yüreğinde yoktur yerim, Bilirim duymazsın hiçbir zaman sesimi. Ama sen, yok musun sen? Bir bulut gibi savrulup duruyorsun göğümde, Bir kuşun kafeste olduğu gibi yüreğimde. Bıraksam uçarsın, mavi ve sonsuz gökyüzüne, Bırakmasam, kafes dar gelir sana. Bugünde susuyorum, bugünde sessizim, Ama haberin olsun bugünde düşündüm seni.
Reklam
Sen şimdi beni seviyorsun-ya; Yarın sevmiyeceksin bilirim. Oysaki ben yarınsız sevdim seni, Pişman değilim.
Bunu bekleme!.. Seni derdime katlanmak işkencesine çağırmaktansa ölmeyi canıma minnet bilirim.
Sayfa 104 - Büyük Doğu Yayınları ,2022,İstanbul,8.Baskı
Waldo bende buradayım. Evet senin kadar hırçın değilim, sessizce ağlıyorum. Fakat bu akşam senin sigaranı burada, hemen yanında, karşında ben yakıyorum. Waldo bende buradayım Ne adam vurdum hayatımda, ne de senin gibi sert konuştum. Ama olsun. Seni görmeye, seni bilmeye, senin felsefeni soludum demeye geldim. Adımı, sasımı ve nasılımı hep senden, hep sana dair verdim. Waldo bende burdayım. Burda olmaya çalıştım bir dafe. Ama burda olmaya bilirim, gide bilirim yani. Bunları gizlice ve ansızın bir kağıda yazdım. Sana okumadan ölebilirim, sen ölebilirsin, sana varmayabilirim. Waldo teşekkür ederim. Başka bir şey söyleyemem, görüştüğümüzde anlaşırız. Sen bana kızarsın, belki yüzüme bakmazsın. Bir şiir yazar, yazdırırsın. Yanımdan geçersin, burulursun. Waldo sen kırılmış bir adamsın. İyi geldin, iyi gidiyorsun, fakat yanına kimseyi almadın. Waldo seni sevdim, seviyorum. Ama her zaman burda olmayabilirim. Başka bir vakit görüşmek üzere ve üzre... Yağmur ERDEM (Waldo'ya mektup)
İSTANBUL...
Ah İstanbul! Sırtından binlerce adım geçer de çıkmaz sesin. Sessiz hıçkırıkların bir dalganın süzülüşünde yankılanır ve kabaran yüreğinle birlikte damla damla gözyaşın sahile vurur. İki yakan bir araya gelmese de bir yar seversin, kalbini bir kuleye hapsetmiş, nazlı etekleri Üsküdar'a uzanan... Zırhını kuşanmış yedi asker başında bekler, kavuşmak hep başka bahara kalır. Karşı gelsen zindanlara hapsederler yüreğini, esaret değil korktuğun bilirim. Yârin mavi gözlerine hasret kalma düşüncesi öldürür seni. Dokunamasam da uzaktan seyrederim gözlerini, dersin. Sonra ağlarsın sessizce, gözyaşın sevdiğinin gözyaşına sarılır, sonra damla damla sahile vurur. Özlersin, bilirim. Bu yüzdendir rüzgârında hep bir hasret kokusu taşıyışın...
Sayfa 9
Reklam
Kan aktığı yeri bilir, söz çıktığı yeri bilir Can baktığı yeri bilir, ben seni cânan bilirim...
Dibi bilirim. diyor. En büyük kökümden bilirim onu: Seni korkutur. Ben korkmam oradan: ben oraya gittim.
Serserilikten değil, kendimden vazgeçtim ama dert anlatamıyorum. Kimisi : -Bilirim seni ,hınzır, gene kimin peşindesin kim bilir ?diyor. Kendi peşimi bile bıraktım.
"Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir."
Reklam
J.Bir sufi duası oluyor.
"Ya Rabbim, hayvanların seslerini, ağaçların hışırtısını, suların şırıltısını, kuşların cıvıltısını, rüzgârın fısıltısını ya da göklerin gürültüsünü duyduğumda hep Sen'in birliğini idrak ederim; Sen'in her yerde hazır ve nazır en yüce kuvvet, arif-i mutlak, hâkim-i mutlak olduğunu hissederim. Ya Rabbim, Sen'i çektiğim çilelerden bilirim. İzin eyle ki, ey Rabbim, sana keyif vermek bana keyif versin. Bir oğul Babası'nın kalbini nasıl şen ederse ben de öyle gönlünün neşesi olayım. Seni seviyorum demek zor olduğunda bile Sen'i huzurla, azimle anayım."
" Biri bana fikir danışmaya geldiğinde aslında danışmanlık istemediğini bilirim. Onunla hemfikir olmamı ister. Ben de onun dostluğundan vazgeçmek istemiyorsam fikrinin iyi fikir olduğunu, uygulamasını söylerim. Ama seni severim, aile dostumuzsun, onun için kendimi ateşe atacağım. "
Sayfa 475
وَعَلَّمَ اٰدَمَ الْاَسْمَٓاءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلٰٓئِكَةِ فَقَالَ اَنْبِئُون۪ى بِاَسْمَٓاءِ هٰٓؤُلَٓاءِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ٭ قَالُوا سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ ٭ قَالَ يَٓا اٰدَمُ اَنْبِئْهُمْ بِاَسْمَٓائِهِمْ فَلَمَّٓا اَنْبَاَهُمْ بِاَسْمَٓائِهِمْ قَالَ اَلَمْ اَقُلْ لَكُمْ اِنّ۪ٓى اَعْلَمُ غَيْبَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ Cenab-ı Hak, bütün eşyanın isimlerini Âdem'e (as) öğretti. Sonra o eşyayı melaikeye göstererek dedi ki: "Eğer iddianızda sadık iseniz bunların isimlerini bana söyleyiniz." Melaike dediler ki: "Seni her nekaisten tenzih ve bütün sıfât-ı kemaliye ile muttasıf olduğunu ikrar ederiz. Senin bize öğrettiğin ilimden başka bir ilmimiz yoktur, her şeyi bilici ve her kimseye liyakatine göre ilim ve irfan ihsan edici sensin." Cenab-ı Hak dedi ki: "Yâ Âdem! Bunların isimlerini onlara söyle." Vaktâ ki Âdem, isimlerini onlara söyledi. Cenab-ı Hak dedi ki: "Size demedim mi semavat ve arzın gaybını bilirim ve sizin Âdem hakkında lisanla izhar ettiğinizi ve kalben gizlediğinizi bilirim."
Sayfa 281 - PDF
Kendimi sileceksem,bilirim sende varım. Senin ben yarısıyla seni ben tamamlarım. Seni sende bütünler,sana sende inanır, Seni sende silerim,seni bende yazarım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.