SOSYOLOJİ’YE GİRİŞ
Bu Ülke- Cemil Meriç
Devlet - Platon
Eric Voegelin İnsanlık draması - Bengül Güngörmez
Siyaset Bilimi- Atilla Yayla
Gorgias- Platon
Sosyoloji- Anthony Giddens
Öküzün A'sı-Barry Sanders
Sosyolojik Düşünmek-Zygmunt Baumann
Yasakoyucular ve Yorumcular-Zygmunt Baumann
Akışkan Aşk- Zygmunt Bauman
Minervanın
"İnsan kendinden milyon kat küçük bir böceğe bile, terliğiyle vurmadan önce bir duraksar. Duraksamalıdır da. Durur bir.
Yahu der, bu nefes alıp veren, belki ben vurunca ruhu
içinden uçup gidecek olan, belki bir köşede bir seveni, bekleyeni olan bu böceğe, sırf bunu yapabiliyorum diye vurayım
mı, vurmayayım mı?
Peki insan böceğe neden vurur?
Korkar çünkü. Onu sokacağından, sağlığına zarar vereceğinden, üreyip her yeri basacağından korkar.
Korku, her türlü şiddetin annesidir."
Gidemedim bir türlü yanına. Gözlerindeki nefret o kadar keskindi ki kocaman soğuk bir sınır çizmişti etrafına. Ama yorgundu da, merhamete susamış aciz bakışları vardı hem davet eden hem korkan. Bekledim öylece, uzaktan izledim bir süre. Elimdeki hasta listesinde onun da ismi vardı. Tarafıma dirençli bulantı, kusma nedeniyle konsulte edilen genç
Üstben'in olumsuzluğu Ben'in özgürlüğünü kısıtlar. Buna karşın İdeal-Ben'e göre kendini tasarlamak bir özgürlük edimidir. Ancak Ben,erişilmez İdeal-Ben karşısında kendini eksikli hisseder,bir kaybeden olarak görür,suçlamalara boğar. Reel-ben ve İdeal-ben arasındaki boşlukta bir özsaldırganlık oluşur. Ben kendisiyle kavga etmeye başlar,kendisiyle savaşır. Kendini tüm dış baskılardan kurtarmış sayan olumluluk toplumu,yıkıcı obsesyonlar arasında kaybolur. Burnout ve depresyon gibi psişik hastalıklar,ki 21. yüzyılın başat hastalıklarıdır,hep kendine yönelmiş saldırganlığın izlerini taşır. İnsan kendine şiddet uygular ve kendini sömürür. Dışsal şiddetin yerini içerde üreyen bir şiddet almıştır ki ilkinden daha ölümcüdür,zira bu şiddetin kurbanı kendini özgür zannetmektedir.
Mao’nun baskı rejimi sırasında barış dönemindeki kayıpların yetmiş milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu ölümlerin, dünya genelinde azalan şiddet tablosunun neresine oturduğu belli değildir.
Sayıların tahmini, ahlaki yargılardan ayrılması her zaman mümkün olmayan karmaşık neden sonuç sorularını kapsar. Hemen ölüme yol açmayan birçok ölümcül kuvvet vardır. Bir savaş sırasında veya ertesinde açlıkta ya da hastalıktan ölenler savaş zaiyatı sayılır mı? Çektikleri acılardan ötürü hayatları kısalan mülteciler sayıma dahil midir? Maruz kaldıkları fiziksel ve ruhsal hasara yıllar sonra yenik düşen işkence kurbanları bu hesaplarda yer alıyor mu? Portakal gazına, seyreltilmiş uranyuma maruz kaldıkları için acı dolu kısacık hayatlar süren bebekler zayiat listelerinde yer bulabiliyorlar mı? Cinsel şiddetin askeri bir strateji olarak kullanılması sonucunda tecavüze uğrayan kadınlar zamansız ölürlerse ölümleri istatistik tablolarında belirtilecek mi?
Halkın genel fikri yerine fiziksel gücü lehine söylenecek çok daha fazla şey vardır. Fiziksel gücü iyi olabilir ancak genel fikri aptalcadır mutlaka.Kaba gücün bir sav olmadığı söylenir genellikle.
Ancak bu tamamen ispat edilmek istenen şeye bağlıdır. İngiltere'de monarşik yönetimin ya daFransa'da feodalizmin devamı gibi son yüzyılların
en mühim sorunlarının pek çoğu tamamen fizikselgüç ile çözülmüştür. Devrimde yaşanan şiddetin bizzat kendisi halkı bir süreliğine de olsa yüce ve görkemli kılabilir. Halkın, kalemin kaldırım taşından daha güçlü olduğunu ve bir tuğla gibi saldıri amaçlı kullanılabileceğini kesfettiği gün talihsiz bir gündü. Bu kesfi yapar yapmaz gazeteciyi buldular ve onu geliştirip kendilerinin gayretli ve dolgun ücretli hizmetkârları yaptılar.
Devlet; şiddetin en organize ve en yoğun biçimini temsil eder. İnsanın ruhu vardır, ama devlet ruhsuz bir makine olduğu için varlığını borçlu olduğu şiddetten kendini asla arındıramaz. (Mahatma K. Gandhi, 1935)
Sayıların tahmini, ahlaki yargılardan ayrılması her zaman mümkün olmayan karmaşık neden sonuç sorularını kapsar... Bir savaş sırasında veya ertesinde açlıktan ya da hastalıktan ölenler savaş zaiyatı sayılır mı? Çektikleri acıdan dolayı hayatları kısalan mülteciler sayıma dahil midir? Maruz kaldıkları fiziksel ve ruhsal hasara yıllar sonra yenik düşen işkence kurbanları bu hesaplarda yer alıyor mu? Portakal gazına, seyreltilmiş uranyuma maruz kaldıklari için acı dolu kısacık hayatlar süren bebekler zaiyat listelerinde yer bulabiliyorlar mı? Cinsel şiddetin askeri bir strateji olarak kullanılması sonucunda tecavüze uğrayan kadınlar zamansız ölürlerse ölümleri istatistik tablolarında belirtilecek mi?
Din Nedir?
Neredeyse çoğu insanın üzerinde durduğu bir konu. Benimde aklımı oldukça meşgul eden bir konu. Sorguluyorum, sorgulamaya devam ediyorum. İnanıyorum, inancım var. Lakin aklımın kabullenemediği konularda var. Böyle kitaplar o yüzden ilgimi çekiyor. Tolstoy’un yeri bende ayrı zaten. Klasikleri seviyorum ama Tolstoy’u daha bir ayrı
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim görevlisi olan Prof. DR. Muharrem KILIÇ hocanın öğrencileriyle paylaştığı kitap listesi:
Sophokles, Antigone
Aristophanes, Eşek Arıları
Platon, Toplu Diyaloglar
Ölüm Ötesi Dönüşüm: Ka, Ba ve Kabala
Günlük kullanımda "ruh" ve "tin" esas itibarıyla aynı anlamı taşırlar. Bunlar etrafını saran somut fiziksel bedeni süren veya arkasında yatan dirilik gücü olan esrarengiz bir bilinç hali veya varlığı açıklamak için kullanılırlar. Önde gelen dünya dinlerinin öğretilerine göre mistik ruh
Kapitalist sömürü düzeni korku duvarı üzerine kuruludur. Devrimcilerin birincil görevi bu korku duvarının yıkılabilr olduğunu halka göstermesi olmasıdır, örgütlü halk gücünün karşısında hiç bir zorba güç duramaz. Ekonomik kriz derinleştikçe emperyalizm ve yerli satılmışlar cephesi Türk halkını korku duvarı önünde tutmak, devrim cephesinden uzak