Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
ESARETİN BEDELİ-OSMAN TAN,143
“Hayat,daha dünyaya gelmeden önce zincirlerini örüp beklerdi insanı.En önemli olan ise asla pes etmemekti.”
Toplumun kanayan yarası kadın şiddeti üzerine yazılmış bir kitap.Ne erkekler vazgeçiyor sevdiğini ya da sevdiğini sandığı kadına şiddet göstermeyi ( insan sevdiğine,bırakın el kaldırmayı sesini bile
Bu Son Olsun ~ Alev Gürsoy Cimin
"İnsan her zaman bedenen ölmez ki, ruhu ölür, kalbi ölür, gözleri ölür... Ölür de ölür... Ama öldürenler bilmez. Çünkü onları da bir başkaları öldürür, bu bir döngü... Şu sokaktaki insanların hepsi yürüyor, geziyor, yiyor, içiyor, ama yaşıyor mu? Bir kısmı belki ama hepsi asla... Çünkü yaşayandan çok ruhen
448 syf.
8/10 puan verdi
#kitapkonusu •
Siz her şeyi geride bıraktığınızı düşünmenize rağmen, geçmişin izlerinden kaçmak ne kadar mümkün?
Rüzgâr Ulu, asistan doktor olarak çalıştığı hastanede sıradan bir hayat süren genç bir kadındır.
Ta ki kapısının önünde, birtakım saplantılı aşk notları bulana dek... Bu korkunç notlarla beraber zihnine şüphenin ilk tohumu düşer ve
Aydınlık İzler
Severek okuduğum bir kitabın yorumuyla geldim. Yazarın kalemiyle ilk defa tanıştım ve sevdim. Akıcı ve sürükleyici bir anlatımı var. Betimlemeler beni yormadı.
Beliz'in anne ile babası severek evlenmiştir. Sevgi bir yerde bitiyor şiddet yerini alıyor. Annesi daha fazla şiddete maruz kalmamak için evi terk ediyor. Ama unuttuğu bir şey var kızını şiddetin ortasında bırakıyor. Ya kendin dayanamadığın için evi terk ediyorsun da kızını niye almıyorsun bee kadın. Arkanda bir not bırakıyorsun 18 yaşına geldiğin zaman seni alacağım .Pardon da o zaman da gelme. Hoş gelmedin de zaten. Beliz'in hem annesine özellikle babasına sinirliyim. Babasını elime geçirebilseydim bir kaşık suda boğmak isterdim
Beliz on sekiz yaşına bastığı gün annesi değil bir başkası gelir. Evet o kişi Aktan'dır.
Ve ikili böylelikle tanışır. Aktan ,Beliz'e annesinin neden gelmediğini anlatır ve yıllarca oyun arkadaşını beklediğini söyler . Bu arada Aktan karakterinin de ruhu yaralı . İki yaralı ruh bir araya gelir .
Beliz kimseye güvenmese de Aktan ona güven duygusu verir.
Her iki karakteri de sevdim . Yaşadıkları şeylere rağmen güçlü duruşlarına hayran kalıyorsun. Aktan karakteri çok düşünceliydi Beliz için yaptıkları onu incitmemeye çalışması ,mutlu etmeye çalışması, derdine ortak olması hoşuma gitti . Bu tarz erkekler zor bulunuyor. Karakterlerin isimlerinin anlamı çok hoşuma gitti.
Neyse daha fazla karakterler hakkında yorum yapmayacağım. Genel anlamda çok sevdim ve çok heyecanlı bir yerde bitti
2. kitap nasıl olacak merak ediyorum.
Evet kimler okudu bakalım?
Beliz Aksoy;Şiddete daha fazla dayanamayarak annesi tarafından terk edildiğinde henüz beş yaşında küçücük bir çocuktu. Maalesef annesinin gitmesi ile Beliz’in kapkara günleri başlar. Babası tarafından hiçbir zaman kızı olarak görülmeyen Beliz 18 yaşına kadar babası tarafından şiddetin her türlüsine maruz k
O hem ruhu hem de bedeni kapanmayacak yaralarla doludur. Beliz için hayattaki tek kurtuluş yolu iyi bir üniversite kazanıp yaşadığı şehirden ayrılmak gibi gözüktüğü için Beliz derslerini sımsıkı sarılmıştır. Bir de Beliz asla inanmasa da, annesinin giderken bıraktığı bir mektup vardır. O mektupta 18 yaşına gelince onu almaya geleceği yazıyordur. 18 yaşına girdiği gün ise okulun bahçesinde annesine yoktur ama onun yerine bir başkası vardır.
Aktan Karaer ; Sevgisiz bir ailenin istenmeyen çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ne annesinden ne de babasından bir damla bile sevgi görmemiş aksine ailesi tarafından hep aşağılanmış, hep hor görülmüş, hep suçlanmıştır. Çünkü evlenmelerinin sebebi olarak Aktan’ı görmektedirler. Aktan maalesef sadece ailesi tarafından değil, mahalledeki çocuklar ve okuldakiler tarafından da hep dışlanmış, hep küçük görülmüştür. Ne yazıkki Aktan da yaralı bir ruha sahiptir.
Şimdi iki yaralı ruh karşı karşıyadır. İkisinin de yaşadıkları o kadar ağırdı ki bu yaraları sarmak kolay değildir. Birbirini tanımayan ama aynı yaralara sahip olan Aktan ve Beliz’in geleceklerini aydınlatma çabaları bakalım nasıl sonuç verecek?
Jose Saramaogu’nun okuduğum ilk eseri; Körlük. Bu eser bu yazarın diğer eserlerine karşı da bir merak uyandırdı çünkü eserin gerek ismi gerek hikayesi gerek içeriği kendine özgü. Saramago’nun tarzını görebiliyoruz eserde.
İçinde bilinmezliğin olduğu bir sürü veri var, hepsini okuyucu kendi zihninde tamamlıyor. Karakterlerin isimleri bile yok,
Diriliş
Merhaba arkadaşlar!
Bir ülke düşünün ki, batmış veya bataklık olan , bir avuç aydın sayesinde halkı ilmik ilmik işleyip ilk önce eğitimle başlayıp, küçük çocuklardan, bir ayağı çukurda dediğimiz yaşlı insanları kitap okuyup kendilerini geliştirdiler, benden artık birşey olmaz demediler. Ticaret ile uğraşan insanlar dürüst ticaret yapmaya başladılar, aldatmak, hilesiz, mükemmel, disiplin ile çalışıp ülkelerini kalkındırma. En kırsalda yaşayan insanların bilinçlenmesi, zor gibi görünse de başarmışlar. Kitabın sonlarına doğru iki ruhun münazarasını okuyoruz. Birincisi kötülüğün, ölümün, şiddetin, yalanın, ikincisi iyiliğin, bahtiyarlığın ve hayatın ruhu müthiş bir sohbet.
Son söz olarak şunları söylemek istiyorum ne türden iş yapıyorsak en iyisini yapmak ve çalışmalıyız çok çalışmalıyız ve çevresinde insanlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak gerekiyor. Kitap ile kalın, iyi okumalar.
Cahileye döneminde; kadınlar mal gibi alınıp satılan ,kadınlar diri diri toprağa gömülen , erkek çocuk dünyaya getirmeleri için erkekler tarafından birbirleriyle değiştirilip kullanılan ve bunun gibi alçakça sayabileceğimiz durumdayken kadınlar , peygamberimiz tarafından bu bataklıktan çıkarılıp değer verilen varlıklar haline getirilmiştir . Ama
ruhu kanatan bir kitap
Çocuk psikiyatristi maia szalavitz'in anlatımıyla 10 farklı hastasının, çocuk hikâyelerinin yer aldığı bir kitaptır.
İlk kez 2006 yılında basılmıştır..Her hikâyede bilimsel ve tıbbi tanı, teşhis,açıklama, tedavi ve alınan sonuçlar da yer verilmiştir.
Benim kitap ile ilgili söyleyeceklerime gelirsek boyalı süslü cümleler kurmayacak duygularini katmış bir ebeveyn olarak yazacağım..
. Kitabın başrol Karekterleri çocukların maruz kaldıkları travma ve sonrası oluşmuş psikolojik rahatsızlıklari okuyana sert bir sarsıntı yaşatacak. Psikolojisi bozuk ebeveynlerin farkinda olup yada bilinçsizce çocuklar üzerindeki uyguladığı her türlü şiddet çocuğa nasıl etki ediyor bunlarıda fark edecek ve keskin bir ürpertiyi ruhunuzda hissedeceksiniz.. Hem şiddetin her çeşidini çocuklarına uygulayan bu ebeveynler yine bu çocuklarını destek için doktora da getiriyorlar.
Uzun süren iyileşme süreçleri sabır gerektiren tedaviler..
Kitabi okumaya başladığımda bu kadar kafama kazinacagını tahmin etmemiştim.
Anne oluşum daha duygusal baktırdı kitaba..
vee olay şu: bir kitap okuyorsun ve içinde anlatılanları minik kalpli çocuklar yaşamişlar..
hadi gelde sarsılma!..
Belki de kitabı tamamlayamadan rafa kaldıracaksınız...
Sürüünüyorumm
İçimizdeki yabancı kimdir?
Yitirdiğimiz ve yaşamımız boyunca kendi yöntemlerimizce onu özlediğimiz en kendimize özgü yanımızdır.
Bu kendine özgü yanımız reddedilmeye ve baskıya uğramıştır. Neden hala içimizdedir ve neden hala yabancıdır ve dışa yönelttiğimiz nefretle bi ilişkisi var mıdır? İnsanın kendi bastırılmış yanına nefret duymasını bilmem
Çarpıcı bir isme sahip bir kitap.
Arkadaşlarla bizi konusu "Katıksız sevgi olabilir mi?" olan bir muhabbete sürükledi. Ortak fikrimiz katıksız sevgi olamayacağı yönünde. Birini severken hiç bir faydası, menfati olmasa bile sana iyi geldiği için sevmiş olursun ki bu da bir sebep. Katıksız demeye uzak.
Eserde insan sevgisi değilde daha
Az bilinen mükemmel kitaplardan biri..
90’ları nasıl bilirdiniz dendiğinde aklına “Sulugöz, Spacesgirls, sanalbebek, walkman, blucin” gelenler belki de şanslı olanlarımız. Bir de aklına faili meçhuller, kayıpların fotoğraflarıyla kaplı bir otobüs, işkenceler gelenler var. Burnunda zemin katların rutubet kokusuyla gözlerine kişiliksiz bir gri ve karanlık dolanlar. Cahide Birgül, bu
Koku
Patrick Suskind.
Kokulara çok duyarlı biri olarak ve kokuların gücünü başka kitaplardan da bildiğim kadarıyla ilginç bir kitap okudum.
Koku dahisi olan kitabın baş kahramanı her kokuyu en ince ayrıntısına kadar seçebiliyor, zamanla her kokuyu oluşturabilecek yeteneklere kavuşuyor. Kahramanın kendi kokusunun olmaması ona bazı avantajları
"Zengin olmak, profesör ve kariyer sahibi olmak nahif ruhlu kadınların , ruhu kararmış caniler tarafından şiddet görmesine engel olamıyordu maalesef."
Herkese Merhaba
Başkomiser Fatih Korkmaz'la cinayet çözmeye devam ediyoruz. Başkomiser Fatih'in işi bu kez daha da zordur.
Profesör Gülçin Arıcı çoğu kişinin hayatını kurtaracak bir formül bulmuştur. Yurtdışından gelen teklifleri kabul etmeyip ülkesinde üretilmesini istemektedir. Formül için anlaşma yapılacağı yere gitmek için yola çıkar ama toplantıya katılamaz. Profesör Gülçin Arıcı cinayete kurban gitmiştir. Fatih Korkmaz cinayeti araştırırken bir cinayet haberi daha gelir. 2. kurban Gülçin Arıcı'nın evinde çalışan Gülşah'tır.
Fatih Komiser iki dosyayı birlikte araştırmaya başlar. Araştırma genişledikçe olayın ucu İngiltere'ye kadar gider.
Gülçin Arıcı neden öldürüldü? Bulduğu formülün içeriği neydi? Cinayetle Londra'da kaçırılan gencin bağlantısı var mı?
Yazarın ilk iki kitapta olduğu gibi bu kitapta da heyecanı yüksek tutuşu, tarihi mekanları hikayeye ekleyişi, kadına şiddetin ulaştığı noktaları anlatışı ve tüm bu konuları birleştirmesini takdir ettim.
Polisiye okurken konuyu dağıtmadan güzel mesajlar vermek zordur. Yazarın kalemine sağlık.
Ara vermeden "Sır Ölüm" başlama zamanı. Bakalım Fatih Başkomiseri bu kez nasıl maceralar bekliyor.
