HOMOFOBİKLER BENİ ENGELLESİN
Uygulamayı kullanan yobazların bazıları bugün Taksim’deki Onur Yürüşünde öpüşen çiftlerden rahatsız olmuş. MUŞ MUŞ MUŞŞ. Keşke televizyonlarda her gün öldürülen kadınları değil de öpüşen insanları görsem.Yani bir insan bundan niye rahatsız olur bilmiyorum. En kötü çevirirsin kafanı. Senin yakana yapışıp biz öpüşecağız sen de bizi izle mi diyorlar.Çok rahatsız olsan da geçer gidersin.Sanki ülkede her şey dört dörtlük LGBT bireyleri çok ahlaksızmış gibi bir algı var. Sabahları yarım saat Müge Anlı’nın programına bakarsanız, o bizim ahlaklı toplumumuzun(!) çizdiği sınırların dışına çıkmayan insanların yaptıklarının yanında LGBT bireylerinin melek kaldığını görürsünüz.Ama onlar sokak ortasında öpüşmediği için daha ahlaklı di mi.Üzerinize alınacaksınız ama çok zavallısınız be.
Konuşma diliyle yazılan ilk kitap, doğrudan sizinle konuşuyor. O herkesten sakladığınız ezik büzük olan kötü yanlarınızla, kaçtığınız benliğinizle, duvarlar ördüğünüz o yanınızla, kimse görmesin diye rengarenk boyadığınız o duvarlarınızdan bahsediyorum.
Tam olarak onlarla konuşuyor. Tek bir farkla Bardamu tam anlamıyla bu yanlarının farkında olan
13 yaşından beri kağıt topluyorum Ankara'da. Niğdeliyim. İlk okula başladığım yıl geldik Ankara'ya. Orta okulu bitirebildim yalnızca; hep taktir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
Amerikalı yazar George Raymond Richard Martin'in bu aralar sıkça rastladığım, sosyal medya kullanan hemen hemen herkesin bir kere de olsa okuduğu çok güzelbir cümlesi var. Bu cümleyi okuduktan sonra, iyi ki kitaplar var hee, diyorsunuz kendinize. Kitap okuyor olmanın verdiği o eşsiz huzuru ve gururu yaşıyorsunuz. Aslında günde 1 saat de olsa
¶¶Kadınlardan yalnızca birer hanımefendi gibi bahsetmenizden, onların aslında rasyonel varlıklar olduğunu anlamamanızdan nefret ediyorum. Hiçbirimiz hayatımız boyunca sakin sularda yüzmek istemeyiz.¶¶
Jane Austen
¶¶Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın ;izin verin asker olsunlar,
Günlerdir sosyal medyada ünlü bir markanın yeni reklam yüzü Armine konuşuluyor. Hayır fazladan üçüncü bir gözü ya da üçüncü bir kolu olduğu için değil, ekranların insanlara dayatmış olduğu barbie görünümlü kadınlardan farklı olduğu için. Çünkü Armine sokaktaki herhangi birine benziyor, yüzünün herhangi bir hattında estetik yok.
Çağımızın
Bu iletimi değerli https://1000kitap.com/osmanyalciner ' e ithaf ediyorum.
Bu fukara sadece edebiyat değil, sinema hastasıdır aynı zamanda. Dolayısıyla artistlerin de. Evini bilmediğim artist çok azdı bir zamanlar.
Bayramlarda evlerini ziyaret eder el öperdik. Zeki Müren’e Cağaloğlu yokuşunda rastlamıştık. Arabasının önüne attık
"Dış görünüme göre karar vermeyenler, olsa olsa sığ insanlardır. Dünyanın gerçek gizemi, görünmeyende değil, görünür olandadır." demiş Oscar Wilde.
Peki gerçekten öyle midir? Giyinme ritüeli insan yaşamına ne derecede anlam katar? Sosyal yapılar dünden bugüne nasıl evrildi de çıplak insan dünyası bu tür düşünceleri üretecek hale geldi?
Kadın... Yüzyıllardan beri erkekler tarafından hor görülen,değer verilmeyen, değer vermeyi geçtim insan yerine bile konmayan canlılar. Yani biz... Düşünmekten bile yoksun olduklarını, çocuk doğurmak ve ev işlerini yapmaktan başka hayatta amaçları olmadıklarını, erkekten her anlamda eksik olduğunu söyleyen; konuşmalarını, gülmelerini, sahneye