Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu:
“Nasılsın?”
Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya.
“Seni Kinyas en son Fransa’da görmüştüm. Paris’te. Ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü
TÜRK KATİLLERİNİN KANLI HATIRALARI
YAPTIĞI ZULÜMLERLE ÖVÜNEN BİR YUNANLININ MEKTUBUNDAN
- "Gönderdiğim kulakların her birini sevgililerinize bir zafer hediyesi takdim ettiğinizi yazıyor, ve Türk kadınlarıyla geçirdiğim dakikalardan, (gasbettiğim) mallardan bahsetmemi istiyorsunuz."
- "Azizim Mihail, hayatım o kadar sefalı, o
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
"turgut, kızlardan birine yaklaştı. ne kızı? anasının kızı. bir sokak fotoğrafçısının çektiği resim gibi soluktu bu kız. balmumu kaplı bir ten, düz göğüsler. meslekte pek makbul sayılmamalı. ufak tefek bir şey. acaba selim, metin’i beklerken böyle birinin yanına mı oturdu? ürkütücü bir yanı yok. oturmuş olsaydı. çıplak ayaklarına plastik
Kırk günün ilk gününden başlayayım. Bir sabah uyandım ve sen öldün. Haber bana kuş olup ulaştı. Ecel kuşu diye bir kuş varmış, bilmiyordum. Haberi boynunda kara bir zarfla, o getirdi. Katladığın yerden açıp baktım, “Sevgilim ben öldüm hoşça kal” yazıyordu. Yaşasaydın sana derdim ki; “Yalnız hemşerim, bu haber sevdiğine böyle mi verilir?” O saatten
HZ.MUHAMMED
Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu
Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu
Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu
Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu
Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında
Durup su içen develeri izliyordu arada sırada
Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.
Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu.
“Nasılsın?”
Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya.
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.