Genet!…
Nasıl bir “dört saat”ti o öyle?
Sanki “dört asır” gibiydi anlattıkların…
Kan banyosunun göbeğinde, deliliğin ince çizgisinde geçen bir “dört saat.”
Kimdin sen Genet?..
Ülkenin ve pek çok şeyin ikiyüzlülüğüne arkanı dönmüş ve kendini masumların mücadelelerine adamışsın; Sartre'ın deyimiyle bir aziz, bir asi, bembeyaz bir zenciymişsin…
Ne mutlu sana!
#şatiladadörtsaat senin mülteci kampında gözlerinin şahit olduğu katliamı, vahşeti, acımasızlığı anlattığın bir metin ama öyle böyle bir metin değil.
Yürek burkan, kan donduran cinsten.
Beyrut sokaklarında yürürken ne geçmişti aklından?
“Kısa zamanda mı ölmeli yoksa sonsuzluk şarkısı mı söylemeli?"
Tıpkı bu eski söz gibi kulaklarda çınlayacak o çığlıklar…
@selyayincilik