Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Esed'in Yönetim Biçimi Hakkında
✵ ✵ ✵
Toplumların bir bütün olma duygusu sonucu oluşan devlet aygıtı, kitle halinde bir kimliğin yaşam serüveni olmuştur. Devlet kimliğini, bir coğrafyada sürdürme amacı bazen karşılıklı dost, bazen de karşılıklı düşmana sebep olmuştur. İnsan doğasında mevcut olan devlet düşüncesi, sorumluluk ve
Pablo Picasso'nun çok sevdiğim bir sözü var: "Sanatçı, her yandan gelen duyguları algılayan bir anten gibidir."
Aslında bu söz bir "benzetme" değil, bir "tanım"dır. Hatta muazzam bir sanatçı tanımıdır... Mesleği, zanaatı veya uğraşı ne olursa olsun, bir insan kendisini yaşadığı toplumun şartlarına kapatmamalıdır.
KADINLAR KAZANACAK, EMEK KAZANACAK!
"New York’ta bir tekstil fabrikasında yanarak hayatını kaybeden işçi kadınların ardından bugün, 164 yıl sonra da dünyanın her yerinde, ayrımcılığa, şiddete, eşitsizliğe, sömürüye, baskılara karşı verdiğimiz; eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış, laiklik mücadelesi ve dayanışma için sesimizi,
Arkadaşlar merhaba okuduğum bu kitabı sadece bir-iki kuru sözle geçiştirmek istemedim. Bu konulara meraklı olduğum için biraz bu zamana kadar edindiğim bilgilerden, biraz bu konuyla ilgili izlediğim filmlerden ve biraz da yeni bulup okumayı düşündüğüm kitaplardan bahsetmek istiyorum. Ayrıca bu olayın beni çok etkileyen bir örneğini de sizinle
Şu an çok sinirliyim ve dünden beri kitaba yorum yazmak için sabırsızlanıyorum. Haksızlık da etmek istemediğim için biraz iyi yanlarından bahsedeceğim önce.
Öncelikle kitap süper akıcı ve aslında 734 sayfa olması insanı hiç yormuyor. Ayrıca yazarın yaşının klasik Wattpad yazarlarından üstünde olduğu daha olgun olduğu da belli oluyor. Dilinde yer yer çiğlikler olsa da müptelanın diğer kitapları düşünüldüğünde fena sayılmaz. Hem yazarın 'duruca, kokuluca' gibi kelimeler kullanması az da olsa özgünlük katmış. Yazarın adını neden Işılca'ya çevirdiğini anlayabiliyorum.
Kitap aslında on beş yaşındaki kuzenimindi ve bu kitabı tam yedi kez okuduğu ve bayıldığı için merak edip okumaya karar verdim. Ama kitabın ömrümden yediğini, zaman zaman midemi bulandırdığını, sinirden beni uyutmadığını belirtmem gerek. Aslında bir kitabın bu kadar duygu uyandırması iyi bir şey olabilirdi ama duygularımın sebebi kitabın muhteşemliği değildi tahmin edersiniz ki. Tabi kimsenin ne yazması gerektiğini söylemek bana düşmez. Böyle bir konuda yargı belirtenin karşısında ilk ben olurum. Ancak yazdığınız kitapları 14- 15 yaşındaki çocuklar okuyor hayran oluyorsa biraz sorumluluk almak lazım diye düşünüyorum. Devamı
expectokitabum.blogspot.com.tr/2017/05/kole-is...
Benim yanıtları bildiğim için insanları şaşkına çevirdiğim falan yok, gerçek şu ki başkalarına şaşkınlık aşılıyorsam, kendim de şaşkınlık içinde olduğumdandır.
Sokrates
Nesneler parçalanır; mihrak dayanamaz;
En iyinin inancı eksiktir büsbütün, en kötüyse
Şehvetli bir yoğunlukla dopdolu.
William Butler Yeats - Second Coming
Eğer biri bize iyi biri olarak kalmak için sebeplere ihtiyaç duyduğunu söylemişse, o kişiye güvenmemiz artık çok zordur; elbette onun mevcudiyetinden sakınırız, nitekim fikrini değiştirip değiştirmeyeceğini kim bilebilir ki?
Sevmek adına ne biliyoruz? Birini nasıl severiz, ne kadar severiz? Sevmenin bir usülü var mıdır? Sevmek sanat mıdır? Bu sanatı nasıl icra ederiz? Bu sanatta usta mıyız, çırak mıyız? Daha bir sürü soru sıralayabilirim sizlere. Bu sorulara cevap niteliğinde; Erıch Fromm’un kitabı. Biraz yazardan bahsedecek olursak, Musevi kökenli Almanya doğumlu