Bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insanın ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.
Sorarlarsa "Ne iş yaptın bu dünyada?" diye, rahatça verebilirim yanıtını : Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...
Kalem karalıyor : Canı cehenneme!
Ben karalamaya mahkum mu edildim?
Uzanırım ben de cesurca mürekkep halkasına
Yazarım kalın mürekkep ırmaklarıyla.
Nasıl da akıyor yoğun ve geniş!
Nasıl da başarıyorum elimi neye atsam!
Gerçi anlaşılır değil bu yazı
Ama ne fark eder? Kim okuyor ki yazdıklarımı?
"Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin?
Haklısın. Belki de çok az. Belki de şöyle demeliyim :
Seni az tanıyorum.. AZ..
Sen de farkettin mi? Az dediğin küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış on binlerce kelime yüz binlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi."