Bütün bu acayip şeylerden sıkılıp sıkılmadığını kendisine her sordukça bana:
- Deli misin! diye cevap veriyordu; bundan daha enteresan etüt mevzuu olabilir mi? Bana mesleğimi asıl sevdiren bu kahve oldu. Buradaki insanları nerede bulabilirim? Kaldı ki, topluluğun kendisi de ehemmiyetli! Sosyal-psikanaliz için bundan iyi yer bulunmaz.
Sayfa 201 - Şehzadebaşı’nda bir kahvehaneKitabı okudu
Kahveye her cins ve meşrepten insan geliyordu. Zengin mirasyedi, müflis veya tutunmuş tüccar, şöhretsiz şair, gazeteci, ressam, yüksek memur, satranç ve dama ustaları, eski pehlivanlar, bir iki Darülfünun hocası bir yığın talebe, aktörler, musikişinaslar, hulâsa her meslekten adam… Küçük gruplara ayrılmış olmalarına rağmen hemen hepsi yine beraber yaşar gibiydiler. Herkes bir defa rast geldiğiyle ikinci gün senli benli olurdu. Hiç kimsenin öbüründen saklı bir sırrı yoktu. Kirli veya temiz bütün çamaşırlar ortada idi. Herkes onları istediği gibi evirip çevirir, koklar, münasip bulduğunu etrafına ehemmiyetle gösterirdi. Her fazilet, her biçarelik, hattâ reziletler bile burada aynı soğukkanlılıkla, hattâ icap ederse bir çeşit şefkatle muhakeme ve kabul edilirdi.
Sayfa 195 - Doktor Ramiz'in Şehzadebaşı’nda gittiği kahvehaneKitabı okudu
gecenin ortasında ne işin var
yıldızlara dokunma yanarsın
bak birazdan ay da batacak
karanlık bulaşmasın ellerine
tersine döner yolunu bulamazsın
içi dışı uzay tozu yansımalar
sahi mi yalan mı anlayamazsın
bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın...
Otobanda 120 km hızla araba kullanırken, aslında arabayı sanki sizin değil de bir başkasının kullandığı hissine kapıldınız mı hiç? Araba kullandığınızın farkında olmadan saatlerin geçtiği sizi şaşırttı mı?
Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
Ben burda damla damla eriyip akıyorum
Yine de, bırakamam yerlere gururumu İstenmediğim yeri usulca terk ederim
Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu
Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim.