Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Evcilleştirmek" ne demek? - Çok ihmal edilen bir şey, demiş tilki. "Bağ kurmak" demek. - Bağ kurmak mı? - Elbette, demiş tilki. Sen şu an benim için yüz bin küçük çocuktan farksız bir çocuksun. Ve sana ihtiyacım yok. Senin de bana ihtiyacın yok. Ben de senin için yüz bin tilkiden farksız bir tilkiyim. Ama beni evcilleştirirsen birbirimize ihtiyaç duymaya başlarız. Benim için dünyada tek olursun. Ben de senin için dünyada tek olurum... - Anlamaya başladım, demiş küçük prens. Bir çiçek var... Galiba beni evcilleştirdi. - Olabilir, demiş tilki. Dünya'da her türlü şey olur...
Sayfa 67
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Fırtınası Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu! Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında! O yara büyüttü beni!
"İşte, şimdi beni yine tahrik ediyorsun," diye fısıl dadı. "Külot giymemiş olman iyi bir şey." "Öyle mi, nedenmiş?" Clay geriye çekilip etrafı kolaçan ettikten sonra ar- ka cebine uzandı. Etrafta kendileri gibi yemek yiyen birkaç kişi, barmen ve garson vardı. İçinde çok gizli bir şey varmışçasına elini yumruk
Sayfa 128
Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın
Sayfa 83
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
Reklam
"Keskin mutfak aletlerine olan takıntının işe yarayacağı bir an geleceğini biliyordum." Soğuk metali sıyrılan tişörtümün altına bastırdı. "Umarım bu tişörte çok bağlı değilsindir be- beğim." "Ne yapıyorsun?" "Kendi servisimi kendim yapıyorum," deyip bıçağı tişörtü- mün altından kaydırarak altından yakasına
Sayfa 196
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
"Kapa şu çeneni," dedim ve dudaklarımı onunkilere yapış- tırdım. Elbisem yine kalçalarımın etrafında toplandı, böylece çıplak kasığım doğruca onunkine dayandı. Sertleşen penisiyle aramız- daki tek engel pantolonunun kumaşıydı. Ağzımı onunkinden ayırmadan elimi vücudundan aşağı kaydırdım, pantolonunun kemerine ulaştım ve aceleyle aletini
Sayfa 142
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa
Reklam
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
"Uyanmanı bir yıl boyunca beraber bekledik Kumru. Benden çok o bekledi. Çocuk hastanede yaşıyor gibiydi... Öyle sandım. Belli ki yanlış anlamışım..." dedi babam tereddütle, "Her neyse, ben yalnızca baban olarak bu ilişkiyi desteklediğimi ve çok doğru bir seçim yaptığını ekleyecektim Beni yalnızca baban olarak değil, arkadaşın olarak da gör. Sana çocukluğunu tekrar veremem, geçmişi geri getiremem, seni elinden tutup okula götüremem. Sana boyunun yetişmediği mutfak tezgahında güzel bir yemek hazırlayamam artık. Senin üç yaşında yanında olamam Kumru, beş yaşında yanında olamam, on yaşına dönüp saçlarını okşayamam ama şimdi, tam şu an buradayım, yanındayım kızım. Bir daha asla yalnız kalmayacaksın. Sana söz veriyorum. İIk hedefim de seni arkadaşlarından daha çok tanımak olacak." dedi gözyaşları içinde gülümseyerek. Onunla aynı haldeydim. Gözlerim dolu, dudak kenarlarım yukarıya dönüktü. Şimdi içimde bir şeyler gerçekten de iyileşiyordu işte. Şimdi eski Kumru gerçekten de geri dönüyordu işte, hem de eski yaralarının bile iyileşmek üzere olduğunu hissederek... "Yarın fizik tedavilerin için bir merkeze gideceğiz, tedavilerine başlayacağız." dedi babam, "Sonra seni o çok hayal ettiğin sahnede dans ederken izleyeceğiz." Babamı gözlerindeki parıltı kalbime işlemişti.
Şu an ne mutluyum ne de mutsuz. Sadece her şey geçip gidiyor. Şimdiye kadar yaşamımı sürdürdüğüm bu soğuk insan dünyasında, gerçek olduğunu düşündüğüm tek şey bu. Sadece her şey geçip gidiyor. Bu sene otuz yedi yaşında olacağım. Saçlarıma aklar düştü diye insanlar beni kırkımı geçtim sanıyor.
Sayfa 105Kitabı okudu
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.