Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
At
“Anlatma bana atları! Yüreğim kaldırmıyor düşündükçe vurulup Vurulup yerde yattıklarını” Anlat bize yürüyüşün güzelliğini koşunun rüzgârını, köpüren yeleyi toynakların kızgın kıvılcımlarını Kişneyen bir tayın sevincini anlat öfkeyi ve sağrındaki mahmuz yarasını Masallardaki şehzadeleri anlat bize Avradın ve silahın kardeşisin ya feodalin töresini anlat biraz da ve terkinde kaçırdığın kızları Dağları anlat bize, eşkıya gecelerini ölümleri ve ölümsüzlükleri anlat sonra da nasıl hiç yaşlanmadığını Ve savaşları anlat, savaşçıları Korkak ve cesurları anlat bize sonra tahta’dan tunca dönüşünü Sen ki görüp yaşayansın
Everest YayınlarıKitabı okudu
"Kasaba'ya, pazara gidiyorum, sana tahtadan at alayım mı?" dedi Baba. "Bana tahtadan at alacağına etten eşek al!" diye karşılık verdi çocuk.
Reklam
Ya bir tahtadan at, ya boyalı tenekelerden bir lokomotif, ya derisi iki-üç günde delinmeye mahkum bir küçük trampet... Demek ki, bir hiç, bir zerre, bir tahta ve bir teneke parçası benim çocuk ruhuma bu derin, sonsuz mutlulugu vermeye yetiyordu. İşte, burada, bu mihnet ve meşakkat ocağında, bin türlü afetten arta kalan otuz üç yıllık viran varlığımda, bir kapkara eşek sıpası, bir canlı oyuncak, bana, aynı mutluluğu vermeye yetiyor. Demek; bu vücut viranesi içindeki ruh aynı ruhtur .
Sayfa 99
Çocuklar kendi yaşadıkları dünyanın içinde en çabuk olarak haksızlığı seçerler, en derin olarak haksızlığı duyarlar. Çocuğun uğradığı haksızlık bize küçücük bir şeymiş gibi gelebilir, ama çocuk da küçük olduğu için kendi dünyasının bütün ölçüleri kendi boyuna göredir. Tahtadan at çocuğun gözünde safkan bir at büyüklüğünde görünür.
Benim gibi kültürlü, yüksek sosyeteden, zengin, bağımsız, milyonlarca insanın yaşadığı bir şehrin en seçkin kişileriyle görüşen birinin o gece tam bir saatini Prater'de ahenksizce gıcırdayarak hiç durmadan sallanan bir atlıkarıncanın direğinin dibinde geçirdiğini; aynı ağır ve gürültülü polkayı, aynı baygın valsı dinlediğini, önünden yirmi, kırk, yüz kez geçen boyalı tahtadan yapılma aynı şapşal at kafalarını seyrettiğini ve inatçı bir isyanla, kaderin, isteklerine boyun eğeceğine dair büyülü bir duyguyla yerinden kıpırdayamadığını birilerine anlatmaya ya da gerçekten açıklamaya çalışmanın çılgınlık olduğunu biliyorum. Anlamsızca hareket ettiğimi biliyordum, fakat o saçma inatta, insanın bedeninde ancak bir uçuruma düşerken, tam da ölmek üzereyken duyabileceği türden çeliğe benzer bir kasılma, bir gerginlik duygusu söz konusuydu.
"Bir şok anının ardından zaman durdu. Göğsüne kılıcın çeliği indirilmiş gibi hissetti. Şimdiye kadar gördüğü en güzel kadının karşısında bakakalmaktan başka bir şey yapamadı. Yunanlar ona tahtadan bir at değil, Helen'in kendisini göndermişti."
Sayfa 32 - RoryKitabı okudu
Reklam
At ve eğer denize kadardır, orada bineğin tahtadan olmalı. Bu binek karadakilere faydasız ama denizdekilere rehberdir. Sükut sırrın narasıdır. Kimi naradan sağır olur, kimi ise sukuttan usanır.
Sayfa 355Kitabı okudu
"Bir şok anının ardından zaman durdu. Göğsüne kılıcın çeliği indirilmiş gibi hissetti. Şimdiye kadar gördüğü en güzel kadının karşısında bakakalmaktan başka bir şey yapamadı. Yunanlar ona tahtadan bir at değil, Helen'in kendisini göndermişti."
KORİDOR YAYINEVİ
"Bir şok anının ardından zaman durdu. Göğsüne kılıcın çeliği indirilmiş gibi hissetti. Şimdiye kadar gördüğü en güzel kadının karşısında bakakalmaktan başka bir şey yapamadı. Yunanlar ona tahtadan bir at değil, Helen'in kendisini göndermişti."
“Ben Truva Savaşı’nı düşündüğümde aklıma tahtadan at yada yelken basmış gelen bin Yunan gemisi gelmez.Aklıma kanı boşandığından beyaza kesmiş bir kız(İphegenia) ile elinde kanlı bıçağı, kızının yanında duran babayı görürüm. Gözleri yaşlı, soylu Agamemnon’ u.”
Reklam
Çocuklar kendi yaşadıkları dünyanın içinde en çabuk olarak haksızlığı sezerler, en derin olarak haksızlığı duyarlar. Çocuğun uğradığı haksızlık bize küçücük bir şeymiş gibi gelebilir, ama çocukta küçük olduğu için kendi dünyasının bütün ölçüleri kendi boyuna göredir. Tahtadan at çocuğun gözünde safkan bir at büyüklüğünde görünür.
" Lakabı olan " kaltak " kelimesi eskiden at, eşek yahut katır gibi hay­vanların sırtlarına konulan eyerin tahtadan yapılan iç iskeleti için kullanılırdı. Muhtemelen Halil Efendi'nin babası kaltak ustası olması sebebiyle kendisine "Kaltakçızade" lakabı veril­miştir."
Sayfa 137 - Tuti Kitap, 1. Baskı -2016Kitabı okudu
İbranilerin tanrısı evlatlarının kötü hal ve tavırlarından rahatsızdı. Onlara verdiği ders bütün insanları, bütün hayvanları ve gökteki kuşları sular altında bırakan tufan oldu. Tek düzgün adam olan Nuh, ailesini ve dünya üzerindeki bütün hayvan türlerinden bir dişi ve bir erkeği kurtarmak için üç katlı tahtadan bir gemi inşa etme ayrıcalığına erişti. Geri kalanlar sel sularında boğulup gittiler. Tuhaf davranışlarından ötürü gemiden atılanlar da ölümü hak ettiler: dişi eşeğin arkasına geçen erkek at ya da erkek kurda âşık olan dişi köpek gibi anormal çiftleri ve doğal hiyerarşinin dışına çıkıp dişilerin kendilerine baskın olmasına izin veren erkekleri buna örnek gösterebiliriz.
Ben bir maskara değilim ama, bir safderun olduğum, bir koca çocuk olduğum muhakkaktır. Bundan bir türlü kurtulamıyorum. Feleğin nice cevr, nice aldanışlar, nice hayal ve umut kırılışları beni pişirmeye yetmedi. Hâlâ, ne çocukça sevinçlerim, ne hoş hayallerim, gönlümün ne safça akışları var. Üç günden beri, bir kapkara eşek sıpası ahırımda bağlı
Sayfa 98 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ağaçtan bir at yaptın, bu benim atım diyorsun; atın tah­tadan değilse hiç olmazsa bir konaklık yola koştur bakalım hocam.
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.