Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Babamın ismi Mehmet. Adını anamdan hiç duymadım.Seviyorum dediğini de duymazdık. Saygısı, sevgisi içindeydi hep. Bir de çocuklara anlatılan hikâyelerde saklıydı. Koca efe kimi bekliyor, Ulu Çınar neden ağlıyor? Bir hikâye gibi anlatılır, gönüllere kurulan tahtlar indirilir, çocuklara tahtadan at yapılırdı. Bu hikâyelerle çocukların gönülleri kazanıldı. Kerem boşa demiyor, ninemin anlattıkları essah, diye. Şanslılar, bu hikâyeler bize bile anlatılmadı. Babamın anamı sevdiğini bilirdik de kara sevdalı olduğunu bilmezdik. Anam, anlattığı hikâyeleri benim de duyduğumu anlayınca kısa kesiyor masalı. Yanakları al al, sırrını ele veriyor. Ah anam, sevmek de sevilmek de ayıp değil ki. Hatta geçmişi özlemek de...
Sayfa 129Kitabı okudu
Prometheus smokininin yakasını silkeledi. "Beni anlamalısın Percy," dedi. "Truva Savaşı'nı yeniden yaşıyorsunuz. Tarih tekerrürden ibarettir.Olaylar da tıpkı canavarlar gibi yeniden ortaya çıkıverirler. Büyük bir kuşatma söz konusu. İki ordu var. Ama aradaki tek fark, bu sefer sizlerin şehri koruyor olması. Truva sizsiniz. Truvalılara ne olduğunu biliyorsun, değil mi?" "Empire State Binası'na tahtadan bir at mı sokmaya çalışacaksınız yani?" dedim. "Bol şans."
Reklam
Urartular'da kazanların ağız kenarlarında aslan ve boğa başları kullanılmasına karşın Frigler Asur tipi insan başları kullanmışlardır. Ayrıca tahta eşya üstünde oyma ve kakma tekniği ile yapılan geometrik motifler tekniğin yüksekliğini, Friglerin maden işçiliğinde olduğu kadar ağaç işçiliğinde de çok ileri gittiklerini göstermektedir. Yapılan tümülüs kazıları, onların ağacı geometrik motiflerle bezeyerek eşsiz mobilyalar yaptıklarını, tahtadan küçük boğa-aslan boğuşması, at heykelcikleri, mitolojik sahnelerin yer aldığı ahşap kabartma levhaların yanı sıra kendi sanat üsluplarını yansıtan fildişinden figürler de yaptıklarını ortaya koymuştur.
Çoçuklar kendi yaşadıkları alemin içinde en keskin olarak haksızlığı sezerler, en derin olarak haksızlığı duyarlar. Çoçuğun uğradığı haksızlık bize küçük bir şeymiş gibi gelebilir ama çoçuk da küçük olduğu için kendi aleminin bütün ölçüleri kendi boyuna göredir. Tahtadan at çoçuğun gözünde küheylan iriliğindedir.
Yolcu, zavallı yolcu!.. Tutmazlar seni burada, Tahtadan bir at ile gidersin öte yurda!..
Sayfa 122Kitabı okudu
Oysa ben Truva Savaşı'nı düşündüğüm zaman,aklıma tahtadan at ya da kılıçların şakırtısı ya da yelken basmış gelen bin Yunan gemisi gelmez.Hayır,ben kanı boşandığından beyaza kesmiş bir kız ile elinde kanlı bıçağı,kızının yanında duran babayı görürüm. Gözleri yaşlı,soylu Agamemnon'u.
Sayfa 104 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
"Gönlüme bu harikulade şenliği veren şeyi tahlil edecek olursanız, ne bulursunuz? Ya bir tahtadan at, ya boyalı tenekelerden bir lokomotif, ya derisi iki üç günde delinmeye mahkum bir küçük trampet... Demek ki, bir hiç, bir zerre, bir tahta ve bir teneke parçası benim çocuk ruhuma bu derin, sonsuz mutluluğu vermeye yetiyordu."
“Ve tabut, umumi mağazadan dışarı çıktı. Tabut mu dedim ben, altı adet tahtadan tam bir şato! Şu rezil hayatımda böyle güzel şey görmemiştim, at bile ne zamandır yapmadığını yapıp kişnedi. Kişneyen at!”
Sayfa 51 - CanKitabı okudu
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
kitaphaber.com.tr/saganak-romanin... “Evet azizim! Ben bu hayallerin arkasında gizlenmiş olan hayalleri arıyorum.” (A’mâk-ı Hayal)[1] Platon’un “mağarası” nda bulunan insanlarla “izm” ler çarkına sıkışıp kalan günümüz insanı arasında ne fark vardır? Saramago’nun ‘Mağara’ eserini okuduktan sonra kitap
Sağanak
SağanakManolya Gürocak · İz Yayıncılık · 202014 okunma
20 Ocak
‘Şu dağılmış halimi bir görseniz! Bir oyuncakçının vitrinine bakar gibiyim, küçücük adam ve küçücük at figürleri önümde hareket ediyor ve ben kendi kendime, bunun görsel bir aldatmaca olup olmadığını soruyorum. Ben de oyuna katılıyorum, daha doğrusu, bir kukla gibi hareket ettiriliyorum ve bazen yanımdakilerin tahtadan yapılmış ellerini tutunca ürperiyor, irkiliyorum. Akşam, gün doğuşunu izlemeyi tasarlıyorum ve sabah yataktan kalkamıyorum; gün boyunca Ay ışığını bekliyorum, sonra da akşam, odamdan çıkamıyorum. Ne uğruna uyandığımı, ne uğruna uykuya yattığımı bilmiyorum. Yaşamımı bir zamanlar devindiren maya yok artık; derin gecelerde beni uyanık tutan, sabahları beni uykudan uyandıran uyarıcı çekicilik yitip gitti.’
Sayfa 88
168 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.