Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
463 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Hababam Sınıfı/ Rıfat Ilgaz Bu ay öğrencilerimle "Yol Arkadaşım Kitap" projesi Rıfat Ilgaz'ın kült eserlerinden Hababam Sınıfı romanını okuyup tahlil ettik. Okuyan ve programa katılan tüm öğrencilerimi kutluyorum. Hababam sınıfının uzun bir hikâyesi var, en geçmişi Rıfat Ilgaz'ın kendi yatılı okul dönemlerine dayanır,
Hababam Sınıfı
Hababam SınıfıRıfat Ilgaz · Çınar Yayınları · 20043,046 okunma
Erbakan
1909 yılında 31 Mart Olayı münasebetiyle irtica kavramını icat eden İttihatçı Masonlar, Sultan Abdülhamid'i tahtından indirip, Selanik'teki Alâtini köşküne hapsetmişlerdi. Sultan Abdülhamid ile aynı siyasi kaderi paylaşan Erbakan da benzer şekilde Başbakanlık'tan indirilip, siyasetten uzaklaştırılmıştır.
Reklam
Ramazan ayına hürmet
Ramazan ayında ilim öğrenmek dahi olsa Kur'ân dışında başka bir işle uğraşmamak müstehabtır. Ömer (radıyallahu anhu) Kur'ân okumak dışında yapılan konuşmalardan nehyediyor ve Ebu Hureyre (radyallahu anhu)'ya şöyle söylüyordu: "(Ramazan ayı içerisinde) Rasûlullah'tan (s.a.s) nakledilen hadisleri anlatmayı bırakmazsan seni Devs topraklarına sürerim." Olayı ibn-i Asâkir rivayet eder.
83 syf.
10/10 puan verdi
Satranç Tahtası Üzerindeki Delilik Dansı
Hikayemiz New York'tan Buenos Aires'e giden bir gemide geçiyor. Gemide dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic de var. Czentovic, yıllarca süren esaretten sonra özgürlüğüne kavuşmuş olsa da, bu onu tatmin etmiyor. Satranç dışında bir amacı olmayan Czentovic, kendini boşlukta hissediyor. Tam bu sırada gizemli bir adam olan Dr. B. ile tanışıyor. Dr. B., Czentovic'e geçmişte yaşadığı travmatik bir olayı ve bu olayın onu nasıl satranç takıntısına sürüklediğini anlatır. Bu hikaye Czentovic'i derinden etkiler ve kendi hayatını sorgulamaya başlar. Dr. B. ile Czentovic arasında bir satranç oyunu başlar. Oyun ilerledikçe Dr. B.'nin zihinsel durumu da bozulmaya başlar. Nazi toplama kamplarında yaşadığı işkenceler ve gördüğü vahşet onu travmatize etmiştir. Satranç tahtası Dr. B.'nin zihninin savaş alanı haline gelir ve her hamle onun için bir ölüm kalım mücadelesi haline gelir. Satranç sadece bir oyun değil, aynı zamanda hayatta kalma ve özgürlük mücadelesini de simgeliyor. Czentovic ve Dr. B.'nin hikayeleri, savaşın ve totaliter rejimlerin insan psikolojisi üzerinde yarattığı derin tahribatı gözler önüne seriyor. Zweig, bu kısa romanında insan ruhunun kırılganlığını ve travmanın yıkıcı etkisini ustalıkla tasvir ediyor. Satranç, sadece satranç severler için değil, insan psikolojisi ve tarihi olaylarla ilgilenen herkes için okunması gereken bir eser. Kısacası, Satranç sizi hem nefes nefese edecek bir satranç oyunu izlemeye, hem de insan ruhunun karanlık dehlizlerinde bir yolculuğa çıkaracak.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,5bin okunma
Karagöz bir hayal oyunudur. Karanlıkta beyaz bir perdenin ar­ kasına ışık yakılır; deriden kesilmiş insan biçimleri arkadan perde­ nin üstüne tutulunca perdede hayaller belirir. Karagözcü bu ha­ yalleri konuşturarak, ses taklitleri, şive taklitleri yaparak bir olayı anlatır. Şark mistikliğinin ürünü olan bu oyun tasavvufla da açık­ lanabilir. Ama bu çeşit gölge oyunlarının çok eskiden beri Hindis­ tan'da, Çin'de, Cava'da, Moğolistan'da oynatıldığını biliyoruz. Anadolu Türkleri arasmda on beşinci yüzyıldan beri gölge oyun­ ları oynatıldığını gösteren belgeler var. OsmanlIların saltanatı sırasında Türk kentlerinde oynatılan Karagöz oyunu ayrı özellikleri olan bir gölge oyunudur. Oyunun iki önemli kişisinden biri, Karagöz açık sözlü, sade bir halk adamı­ dır; öbürü, Hacivat ise okumuş, dalkavukluğa yatkın, çıkarını bi­len bir kimsedir. Bunların yanı sıra kadın erkek yardımcı tipler « vardır; Osmanlı mahallelerinde her zaman görülen tipler. Oyunu tek bir sanatçı oynatır; bütün
Sayfa 236 - Mitos Boyut yayınları 2010Kitabı okudu
92 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Son
#kitaphakkında İkinci Adam yayınlarından çıkan kitabımız iki yazarlı bir eserdir. Mehmet Tümer ve Savaş Doğan tarafından kaleme alınmış olup toplamda 91 sayfadan oluşmaktadır. Ana karakterimiz Doğu'nun annesi bir cinayete kurban olmuştur. Annesinin kaybı Doğu'da ciddi hasarlar bırakmıştır. Yardıma, sıcak bir desteğe ihtiyacı vardır. Karşına çıkan Doktor Umut Doğu'nun halinden anlar ve ona yüreği ile dokunur. Ne de olsa Doktor Umut'ta eşinin acı kaybını yaşamaktaydı ve Doğu'nun acısına ortak olmuştu. Aralarında güçlü bir bağ oluşur ve yıllar geçse de asla kopamazlar. Doğu cinayetleri çözmede kararlı bir polis olmuştur. Üzerinde çalıştıkları bir olayı bırakması emredilir ama Doğu peşini bırakmayarak başına ciddi bir bela almıştır ama farkında değildir. Bir cinayet başka bir cinayeti de getirecektir. Hatta bu cinayet yıllar önce öldürülen annesine dek uzanır. Bu cinayetler konusunda da Doktor Umut'tan yardım istemeyi ihmal etmez. Kitabın isminde olduğu gibi bu esrarengiz cinaytler son mu buldu yaksa devam mı ediyor onu da okuyarak öğrenmenizi tavsiye ederim. #alıntı "Biz şua an neden birilerini öldürmek zorundayız?" Zamanın daha önce hiç bu kadar yavaş ilerlediğine şahit olmamıştım. Mevzu sevdiklerimiz olunca bu hayat kocaman bir hayal kırıklığına dönüşüyordu...Syf.78 Kendi içinde 30 bölümden oluşan sürükleyici ve gizemli bu içeriği dikkatinizi çektiyse sizlere de okumanızı önerebilirim. Kitapla ve sevgiyle kalın...
Son
SonMehmet Tümer · İkinci Adam Yayınları · 202316 okunma
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
411 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yazarının daha öğrenci olduğu bir eser #çepeçevre, yazar Başak ile kitabın basım sürecinde tanıştım ve iyi ki tanıştım. Bu kadar genç bir yazarın 400 küsür sayfalık bir kitabının çıkmış olmasına mı sevineyim, muhteşem kapak tasarımına mı sevineyim, yoksa bir teşekkür metninde paylaştığı binlerce duyguyu barındıran heyecanına mı sevineyim
Çepeçevre
ÇepeçevreBaşak Dora · Gece Kitaplığı · 20241 okunma
736 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Herman Melville ülkemizde en çok Moby Dick adlı romanıyla tanınan ABD'li romancı, öykücü ve şair, güney denizlerinde geçen gençliğinin deneyimlerini yansıttığı, insan ruhunun ikilemlerini ve ikiyüzlülüğünü sergilediği yapıtlar vermiştir. Melville, genç yaşta yazı yazmaya başlamış ama eleştirmenlerce beğenilmemiş, hak ettiği üne ancak
Moby Dick
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,6bin okunma
Yecüc ve mecüc olayı...
Ne şeytan ne cinler ne de başka bir şey, onların bile bunlardan korktuğu, değişik tür negatif bir varlık türünün; En sonunda bizim boyut kapımızı delmeyi başararak, kendi boyutlarından bizim boyuta geçiş yapmaları ile çok azı müstesna olmak üzre, herkesi ele geçirmeleri olayıdır. Bunlar bizden öncekilerin zamanında da o boyut kapılarını delmeyi
Reklam
... mızrağının ucu da insanla konuşmadıkça kıyamet gerçekleşmez.
Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyor: Kurdun biri, koyuna saldırarak onu yakaladı. Çoban, koyununu kurdun elinden kurtarmak istedi ve çekip aldı. Kurt, ön ayakları üzerine dikilerek çobana şöyle dedi: "Allah'ın bana gönderdiği rızkı elimden çekip almakla Allah'tan korkmuyor musun?" Çoban: "Çok tuhaf, bir kurt benimle bir insan gibi konuşuyor." dedi. Kurt: "Ben sana daha ilginç bir şey söyleyeyim mi? Muhammed, Medine'de, gelmiş ve geçmişten haberler veriyor." dedi. Çoban, koyunlarını önüne kattığı gibi Medine'nin yolunu tuttu. Sürüyü bir yere bıraktıktan sonra, Allah Resûlü'nün huzuruna gelerek başına gelen olayı anlattı. O sırada Allah Resûlü'nün emri üzerine namaz için insanlara çağrı yapıldı. Daha sonra, Efendimiz dışarı çıktı ve çobandan, başına gelenleri cemaate de anlatmasını istedi. Allah Resûlü şöyle buyurdu: "Doğru söyledi bu adam. Allah'a yemin ederim ki; vahşi hayvanlar, insanlarla konuşmadıkça kıyamet kopmaz. Hatta, ayakkabısının bağı ve mızrağının ucu da insanla konuşmadıkça kıyamet gerçekleşmez."
Sayfa 417Kitabı okudu
399 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Diyarbakır -İstanbul hattında geçen farklı kültür çatışmasını anlatan;detaylı betimlemeleri, akıcı anlatımıyla güzel bir eser. Kahramanımız Piraye'nin nereden nereye diyebileceğimiz hayat hikayesini okurken insanı iç dünyasına çeken, sanki olayı yaşıyormuşçasına anlatan, hissettiren yazarımızın kitabın sonunu beklenmedik şekilde bitirmesi hem meraklandırıcı aynı zamanda da hüzünlendiriciydi. ‌Kurgu türünde eser sevenler için okumayı önerebileceğim bir kitaptı. Son olarak kitaptan bir alıntıyla bitirerek keyifli okumalar diliyorum :)) ‌"Son bir şey isteyebilir miyim senden ? Oğlumun adını Haşim koyar mısın ?"
Piraye (Cep Boy)
Piraye (Cep Boy)Canan Tan · ALTIN KİTAPLAR · 200944,4bin okunma
336 syf.
7/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Canan Tan
Canan Tan
’ın daha önce okuduğum kitapları arasında beni en az heyecanlandıran romanı ne yazık ki
Başıbozuk Sevdalar
Başıbozuk Sevdalar
oldu. Romanda Şiir isminde genç bir kadının yaşadığı üç ilişki anlatılmaktadır. Aşk ve psikoloji ağırlıklı bu kitap ben de biraz karanlık his yarattı. Özellikle okuyanların bildiği (okumamış ya da okuyacak kişilere spoiler olmasın diye açıkça yazmayacağım) yas ve emanet saklama olayı bana deli saçması geldi. Şiir’in psikolojisi iyi olmasa da gene de böyle bir şeye ihtiyaç neydi ya da neden bu yaptığı saçmalıktan vazgeçmedi bilemiyorum. Ancak roman boyunca beni en çok rahatsız eden durum buydu. O nedenle çok beğendiğimi söyleyemesem de çıtır çerez ve hızlı bitecek kitap okumak isteyenlere tavsiye edebilirim. Yazarın dili ve kitabın akıcılığı asla şaşırmadı. Her zamanki gibi çok iyiydi. Canan Tan’ın diğer romanlarının buna nazaran daha başarılı ve beni etkileyen türden olduğunu da vurgulamak isterim.
Başıbozuk Sevdalar
Başıbozuk SevdalarCanan Tan · Doğan Kitap · 20172,916 okunma
Eğer hedef, yaşama hakkını kurtarmak ve zaferi kendinden ibaret, ölümünü doğumuyla getiren, son'u başlangıcında bulunan bir tabiat olayı gibi bırakmak ise, bir şimşek çakışına, bir yer sarsıntısına, bir esinti veya yağışa döndürmemek ise, savaş'ı da asıl savaş'tan sonrası olarak düşünmek, öyle değerlendirmek gerekir. Bu bakımdan Çerkez Etem Bey ne idi? Bir hiç. Bir kuvvet topluluğu, yani, evet, bir hiç. Küçük Ağa bu inanışın insafsızlık olmadığını iyice anlamak için koskoca devlet ordularının yenilip yok edildiği savaşları ve devletlerin yeniden doğuşunu düşünüyordu. Demek ki önemli olan kuvvet birlikleri değil, düzen idi. İşte o parlak, o dağ gibi Osmanlı ordusu bir hiçe dönmüştü. Fakat işte o göz kamaştıran tarih ışıltısının, o büyük düzenin ordudan, kuvvetten ibaret olmadığı bir kere daha or-aya çıkmak üzere bulunuyordu ve bu da elbette Çerkez Etem Bey yüzünden olmuyordu
Sayfa 440Kitabı okudu
1.026 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.