— Olağanüstü birini tanımıştım dedi.
Gelecekteki kuşaklara iz bırakmak üzere tarihte yerini alan kişilerden biri.
Türk padişahı ondan çekiniyor, İran Şahı adını duyduğunda titriyor.
Peygamber sülalesinden olduğu halde İstanbul'dan kovuldu, çünkü pek çok din adamının, vezirin, vekilin huzurunda feylesofluğun insanlığa peygamberlik kadar gerekli olduğunu söylemiş.
Adı Cemaleddin. Tanıyor musun?
Cehaletimi itiraf etmek zorunda kaldım.
— Mısır İngilizlere karşı ayaklandıysa, bu adamın çağrısı üzerine ayaklandı. Nil vadisinin tüm okur yazarları, ondan saygıyla söz ederler.
Onu Üstat diye çağırırlar. Aslında Mısırlı değildir. Orada pek az kalmıştır. Hindistan'a sürülmüş, orada da bir çok yandaş edinmiştir.
Onun teşvikiyle gazeteler çıkmış, dernekler kurulmuştur. Genel Vali de endişelenerek, Cemaleddin'i sınır dışı etmiştir. O da Avrupa'da yerleşmeyi yeğlemiş ve etkinliklerini Londra'dan ve daha sonra Paris'ten sürdürmüştür.
Intransigeant'a yazı yazıyordu ve çok sık karşılaşırdık. Bana müritlerini tanıştırmıştı.
Bunlar Hintli Müslümanlar, Mısırlı Yahudiler, Suriyeli Maruniler idi. Fransız’la arasında sanırım en iyi arkadaşı bendim. Ama yalnızca ben değil, Ernest Renan ve Georges Clemenceau da var. İngiltere'de de Lord Salisbury, Randolph Churchill ve Wilfrid Blunt ile dostluk kurmuştu.
Ölümünden bir süre önce Victor Hugo da onunla tanışmıştı.