Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu kalbin, birini sevmeye ihtiyacı vardı. Ve sen bunu anlamadın. Ve bana eziyet ettin. Ve eziyet ettiğini bilmedin. Gözyaşımı silmedin. Ve ben, senin bilgisizliğinin artmasına izin verdim. Fakat hiçbir şeyi unutmadım. Ve hepsini aklıma yazdım. Ve sana izin verdim ki, bilmeden yaptığın eziyet artsın. Ve sonunda artık dayanamıyorum diyebilmek için ben de bilmeden bu oyunu oynadım sana. Ve bütün sözlerimi yarıda kesmene izin verdim. Ben ki, bu konuda kimseye yetki vermemişimdir. Oysa, elimin tersiyle seni yıkabilirdim. Bıraktım ki, sen kendi sonunu hazırla. Ve bana bütün yaptıklarını bir bir aklımda tuttum. Derler ki tarla kuşu bütün gece öttüğü zaman, tarla faresi bütün ihtiyacı elden bırakır ve yuvasından çıkarmış. Ve beni deliğimden sen çıkarmıştın. Ve sonra bütün hayallerimi yıktın.
Sayfa 91 - İletişim
192 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın kalemi çok güçlü ve onlardan biri de bu kitabı. Birçok öyküyü barındırıyor ve her öykü derin kişilikleri ve perde arkasına atılmış hayatları sunuyor bize. Her bir öyküden ne kadar yoğun his varsa onu vererek, nefes keserek kitabı okutuyor. Ama deli tarla öyküsünün yeri bir başka..
Deli Tarla
Deli TarlaŞermin Yaşar · Doğan Kitap Yayınları · 20205,4bin okunma
Reklam
Her şeyden önce, büyük ölçüde tarla ekimini, tarımı olanaklı kılan hayvanlar tarafından çekilen demirden sabanı, ilk olarak, bu dönemde görürüz Bunun sonucu, yaşam araçlarında, çağın koşulları bakımından sınırsız bir artış görülür. Demirden balta ve demirden bel olmaksızın, geniş ölçüde gerçekleşmesı olanaksız bir dönüşüm, ormanları açılarak tarla ve çayır haline dönüştürülmesi de, gene sabanın türetimine bağlıdır. Ama bütün bunların sonucu, nüfusun hızla artışı ve küçük bir alan üzerinde yoğunlaşması oldu. Tarımın olanaklı olmasından önce, örneğin yarım milyon insanın bir tek merkezi yönetim altında toplanabilmesi için, zorunlu olarak, tamamen istisnaî koşulları birarada bulunması gerekirdi; büyük bir olasılıkla, bu durum hiç gerçekleşmemiştir. Barbarlığın yukarı aşamasının doruğu, kendini bize Homeros'un şiirinde, özellikle İlyada'da gösteriyor. Gelişmiş demir aletler, körük, koldeğirmeni, çömlekçi tornası, zeytinyağı ve şarap yapımı; madenlerin ustalıklı bir biçimde işlenmesi, yük ve savaş arabaları, kalas ve tahtalarla gemi yapımı, sanat olarak mimarlığın başlangıcı, kuleli ve mazgallı duvarlarla çevrilmiş kentler. Homeros'un destanı ve bütün mitoloji işte Yunanlıların barbarlıktan uygarlığa geçirdikleri en kayda değer miras budur. Bununla, Homeros çağı Yunanlılarının, daha yüksek bir dereceye geçmeye hazırlandıkları bu kültür aşamasının başlarında bulunan Cermenler üzerine Sezar ve hatta Tacite'in anlattıklarını karşılaştırırsak, barbarlığın üst aşamasının, üretimde ne kadar zengin bir gelişmeyi kapsadığını görürüz.
Sayfa 31
Çoğu zaman kavrayamadıkları ve avcının tuttuğu aynayla büyülenmiş tarla kuşları gibi çabucak öldürüldükleri bunca savaşlara onları sürükleyen şey hiç şüphesiz kişisel çıkarlar değildir.
192 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Şermin Yaşar'ın okuduğum en iyi öyküleri. Hikayeciliğini beğendiğim bir isim, bu kitaptaki öyküleri de çok başarılı. Duygusu, canlılığı, gündelik yaşamın küçük bir köşesini ya da - zamanın bir yerinde hepimizin bildiği ve zamanla unuttuğu- bir duyguyu öyle güzel anlatıyor ki.. Sesinden dinliyormuşum gibi hissettiğim de oldu, ölsem unutmayacağım cümleleri aklıma kazdığı da.. Kesinlikle tavsiye ederim.
Deli Tarla
Deli TarlaŞermin Yaşar · Doğan Kitap Yayınları · 20205,4bin okunma
Murtaza, dürüstlük abidesi...
Yunanistan'ın Alasonya kasabasından olan Murtaza, 1925'lerden sonraki mübadelede annesi, erkek kardeşiyle Türkiye'ye göç etti. Yirmisindeydi. O sıralar “Muhacir kandaşlar nâm-ü hesabına fi sebilüllah,” yani göçmen kandaşlar çıkarına hiçbir karşılık beklemeden, Allah için çalıştıklarını ileri süren yerli simsarların hile dolu öğütlerine uyan hemşerilerinden pek çoğu gibi memleketlerindeki barakalarına karşılık koca koca konaklar, üç buçuk arşın bahçelerine karşılık da binlerce dönüm tarla almayı kendine, daha çok da damarlarında dolaşan şehit Kolağası Hasan Bey'in kanına yakıştırmayan Murtaza, ne annesinin, ne de hemşerilerinin öğütlerine uydu. Hele gizliden gizliye para desteleri gösteren yerli simsarlara hiç! Tam tersi, iskân dairesine gitti: “Biz fakir insanlar idik memlekette,” dedi. “Yok idi başkaları gibi tarlalarımızla konaklarımız. Var idi küçük bir bahçeciğimiz, Söyleyemem yalan, yakışmaz bana.” Ve şahlandı: “Yok idi tarlalarımız, konaklarımız amma, var idi arslan yavrusu arslan dayım Hasan Bey, Kolağası. Hatırlamam ben, anlatır büyüklerim, dökmüş mübarek kanını kutsal vatan topraklarına Balkan Harbi'nde. Yeter bu şeref hem da şan bana, ne lazım tarla? Ne lazım konak? Ne lazım at, araba? Dolaşır benim de damarlarımda şükür, dayım Hasan Bey'in mübarek kanı!”
Sayfa 9 - Everest Yayınları 20. Baskı, Nisan 2013.Kitabı okudu
Reklam
173 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İki yumurtayla başladı hikayemiz. Hikaye dediysek masalla karıştırmayın. Çünkü anlatınlar hayal ürünü değil. Hakikatin ta kendisi.... Yumurtalardan birisi kitabımızı okurken bize lazım olan besin ihtiyacını karşılamak üzere kahvaltı soframızı zenginleşdire dursun bizde bir yandan diğer yumurtamızı takibe başlayalım. Bakalım ne gelecek pişmemiş
Pişmemiş Tavuğun Başına Gelenler
Pişmemiş Tavuğun Başına GelenlerMelek Aktürk · İnsan ve Hayat Kitaplığı · 201895 okunma
Günden güne; zenginse daha zengin, fakirse daha fakir..
"Ben ömrümü ortakçılıkla geçirdim dayım! Yıllarca ekip biçtim, sürüp savurdum; yarısını tarla sahibine, yarısını kendime böldüm. Tarla sahibine verdiğim buğdayın kaç mut tuttuğunu yıl yıl yazdırayım, bir toplam yap; kaç traktörün, kaç kamyonun, kaç su motorunun parasını 'el'e yatırdığımı anla! Nedeni ne bunun?' diye soracak olursan, hep bu bol topraklı beyler! Armut köyü kimindi? Yarıslı kimindi? Kimindi Manca! Bir köy nasıl bir adamın olur? Bunlar toprakların çoğunu ele geçirdikleri için biz topraksız kalıyoruz. Şimdi anlayabildin mi, milletin beli nerden kırık?"
Sayfa 65
Tek bir cümlesi bile şiir olan şiir..
``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’ Öyle değildi bu türkü bilirim Bir de içime -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen- Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen Haberler bilirim mektuplar bilirim.Gamdan dağlar kurmalıyım Kayaları kelimeler olan Kırk ikindi saymalıyım Kırk gün hüzün
Sen tarla sürüp tohum ektiğin, ben de paralar harcayıp kitap okuduğum için kimse daha iyi hale gelmedi. Görünen o ki sadece kendimiz için çalıştık, sadece kendimiz için büyük düşündük.
Sayfa 84 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 6.basımKitabı okudu
Reklam
MEMLEKET İSTERİM Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı TARANCI
“Hami Saba. İyi çocuktu... ”İyi çocuk muydu? Ulan yüz yaşına gelmişsiniz ne çocuğu? Babaannem böyleydi. Seksenindeydi, hâlâ kendini Kara Molla’nın geliniyim diye tanıtırdı. Kara Molla mı kalmış , kocan mı kalmış da daha kendine Kara Molla’nın gelini diyorsun?
Sayfa 74 - Doğan KitapKitabı okuyor
Her şey beni geriye götürüyor..Senin orada olduğun zamana..
Her eşyanın insanı yaralayan bir hikâyesi olduğuna inanıyorum ya da belki de ben yaralanmaya çok müsaitim. Yani antika bir yemek takımının kaç sofrada kaç kişiyi ağırladığını, sofrada atılan kahkahaların günden güne sönüp sönmediğini yahut akşam yemeklerinin sonsuz bir suskunlukta yenip yenmediğini kim bilebilir ki?
Adaletten nefret eden ve doğruları çarpıtan ey Yakup oğullarının önderleri ve İsrail halkının yöneticileri, beni çok iyi dinleyin: Siyon'u kan dökerek ve Kudüs'ü cinayet işleyerek kurmaktasınız!... Siyon bir tarla gibi sürülecek sizin yüzünüzden ve bir moloz yığınına dönecek Kudüs!
Sayfa 100 - Mika 3/9-12Kitabı okuyor
Uyusam bile durma yaz bana dağlarımın en gizli ve en değerli taşı,durma yaz ne olursa olsun. Anlat bana gökyüzünün yeşil rengini,denizin grisini , doğanın siyahını,anlat ve yaz ne olursa olsun. Saatler kaç olursa olsun, vakitler nereye kaçarsa kaçsın, zaman isterse uyusun , sen durmadan yaz bana, kum saatini kırıp atarım gerekirse ama sen yaz ne
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.