Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslam Devleti Teokratik Mi?
İslâm devletini, teokratik devlet olarak vasıflandırmak da doğru değildir. İslâm devletinin başındaki kimse, her ne kadar ruhânî ve dünyevî iktidarı uhdesinde birleştirmiş bir pozisyonda ise de; Papa gibi masum olmadığı gibi, insanları dine alma veya dinden çıkarma, günahları afvetme, dinî emirler koyma, mevcut dinî hükümleri değiştirme ve kaldırma salâhiyetine sahip değildir. Avrupa'daki ruhban sınıfı mefhumu, İslâmiyet'e yabancıdır. Dinî âyinlerin mutlaka hükümdar veya muayyen şahıs tarafından idare edilmesi gibi bir şart yoktur. Teokratik devlet mefhumu Avrupa'da doğmuş ve inkişaf etmiştir. Bu sebeple İslâm hukuk ve siyaset müesseselerini, Avrupa hukuk ve siyaset tarihi literatürüne göre değerlendirip isimlendirmek doğru değildir. Teokratik devlete, Papalık'tan başka, bazı Alman piskoposluk şehirlerini, Tibet, Karadağ ve şimdiki İran'ı misal vermek mümkündür. İslâm amme hukukunda devletin dinî ve beşerî olmak üzere iki ciheti vardır. Seküler (dindışı/beşerî) cihet, devleti idare edenlerin din adamı olmasının icab etmediği ve icraatlarının elbette beşerî vasıfta olacağı mânâsına gelir. Dinî vasıf, kanunların ve idarecilerin icraatlarının İslâm hukukuna aykırı olmamasını ifade eder. Bir başka deyişle devlet dinî esaslara dayanmakla beraber, hükümdar ve vekillerinin icraatları sekülerdir. Bu da devletin şer'î karakterine halel getirmemektedir.
Diktatörler işin başında kaçınılmaz olan bazı krizleri bir kez aştılar mı, genellikle bir süre için yerlerini sağlamlaştırmış olurlar; nasıl ki insan bünyesi iklim değişikliklerinden veya değişen hayat şartlarından ilk başta rahatsız olsa da sonradan onlara alışıyorsa, halklar da egemenliğin yeni biçimlerine şaşılası bir hızla uyum sağlar. Aradan
Sayfa 212 - 213, 214Kitabı okudu
Reklam
128 syf.
5/10 puan verdi
Çelişkilerle dolu Ütopya
Dikkat tamamen spoiler içerir. Spoiler takıntısı olan varsa bu inceleme yazısını okumasın. Toplumsal ilişkiler, devlet, adalet vb konularda değişik fikirler edinmek isteyen kişiler okuyabilirler. Fakat çelişkilerle dolu bir kitap. Eğer her cümleyi daha önceki cümlelerden bağımsız olarak okursanız sorun yok. Yazmaya bile üşeniyorum. Daha önce kitap
Ütopya
ÜtopyaThomas More · Oscar Yayınları · 020,4bin okunma
“Kızlı erkekli delikanlılar geliyor, tartışıyoruz: Birisini küçümsemek istediler mi, dudaklarından aynı kelime dökülüyor: Atatürkçü. Aslında küçümsediklerinin Mustafa Kemal'le de, onun savunduklarıyla da ilgisi yok, 1950'den bu yana ülkemizde görmeye alıştığımız o biçimsel Atatürkçüler yok mu hani, Amerikan Soğuk Savaşı'nı Mustafa Kemal'in Müdafaa-i Hukuk doktrini yerine koyan, aşırı uçlar edebiyatını icat eden, jeep'lerde Kemal Paşa'nın büstünü gezdirip halkı selâm vermek zorunda bırakan, işte onlar. Gel gör ki, Mustafa Kemal'i de, anti-emperyalist Kurtuluş Savaşı'nı da, teokratik bir iktidarı halk egemenliği rejimine dönüştürerek, toplumsal iktidarın yapısını değiştirişini de es geçip, doğruyla yanlışı birbirine karıştırıyorlar.”
656 syf.
·
Puan vermedi
"The Sabres of Paradise: Conquest and Vengeance in the Caucasus" orijinal adıyla Ketebe Yayınları tarafındansa Şeyh Şamil Efsanesi "Cennetin Kılıçları" adıyla yayınlanan eser ilk defa 1960 yılında, Müridizmin bitişinden yaklaşık 100, Şeyh Şamil'in vefatından 89 yıl sonra orijinal adına denk düşecek biçimde
Şeyh Şamil Efsanesi: Cennetin Kılıçları
Şeyh Şamil Efsanesi: Cennetin KılıçlarıLesley Blanch · Ketebe Yayınları · 202040 okunma
235 syf.
8/10 puan verdi
Stefan Zweig - Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e 1936 yılında yayınlanan kitap, Avrupa’da büyük bir etki yaratmıştır. Kitaptaki olay 500 yıl öncesine dayanmaktadır fakat o yıllarda aynı etkiyi yaratmadığını da söylemeden geçmeyeceğim. Neden mi? Sansür, baskı… Bunlar diktatörlüğün en yakın arkadaşı değil miydi? “Vicdan” ve
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'eStefan Zweig · Can Yayınları · 20201,797 okunma
Reklam
Acaba Ata­türk göze aldığı devrimleri başka bir ülkenin halkı ile el ele vererek mi başardı? Bu ulusun çocukları koyu bağnaz, her türlü yenilikten kaçınan, gözü dönmüş bir gerici kalabalığından ibaret olsa idi, o devrimleri değil başarmak, hayal etmek bile kimin aklından ge­çebilirdi? Atatürk, devrimleri yürütmek için top tüfek kullanmamış, binlerce, onbinlerce vatandaşı zindan­lara atmamış, bunlardan çoğunu halkın gözü önünde halk sevgisine dayanarak açık alınla ilan etmiştir. Teokratik bir dünya görüşünden yeni ayrıl­dığımız halde, O'nun devrinde, kısa zamanda bastı­rılan iki üç yöresel isyan hareketi bir yana, devrimIe­re ve devrimciliğe karşı tüm olarak halkımız hiçbir zaman olumsuz bir tepki göstermemiştir.
Sayfa 112Kitabı okudu
V.Hugo'nun gözündən Notre-Dame de Paris️☆
Kuşkusuz Notre-Dame de Paris Kilisesi günümüzde de görkemli ve heybetli bir görünüme sahiptir. Ama yaşlanır­ken kendini çok iyi korumasına rağmen, zamanın ve in­sanların bir araya gelerek, ilk taşı koyan Charlemagne'a ve son taşı koyan Philippe-Auguste'e saygı duymadan bu ulu yapıya verdikleri sayısız hasarlar karşısında iç çekmemek,
112 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Ayaklar altında çiğnenen, suratına tükürülen Yahudi, düşmanlarından intikam almak için ne yapabilirdi? Goyimlerin [Goy da denir] ideallerini alçaltmak, kıymetten düşürmek, içyüzünü meydana vurmak ve Hristiyanlığın ayakta durabilmek iddiasıyla dayandığı kıymetleri mahvetmek! Hakikaten, iyi dikkat ederseniz, Yahudi zekası, bir asırdan beri,
Yahudi Devleti
Yahudi DevletiTheodor Herzl · Ataç Yayınevi · 2007660 okunma
Hellen Monarşisi
Bu ismi taşıyan, iki yüz sayfalık bir kitap kadar uzun olan ve 1806 yılında İtalya’da yayımlanıp Yunanistan’da da dağıtılan risalenin dile getirdikleri, demokratik yada cumhuriyetçi görüşün tipik bir örneği sayılabilir. Yazarı belli değildir; “anonim bir Hellen” diye tanıtır yazar kendini. “Nomarşi” sözcüğü yazar tarafından türetilmiştir: “nomos”,
Reklam
Spinoza'nın (ve Hobbes'un) resmettiği doğa durumu, Tanrı'nın müdahalesinin olmadığı en az bir evreyi düşünmek olmaz mı? Spinoza'ya göre bu endişe yanlış bir kavrayışa dayanır: "Çünkü, tabiat hali, hem tabiatın gereği olarak hem de zaman açısından, dinden önce gelir. Gerçekten de hiç kimse Tanrı'ya itaat borçlu olduğunu tabiattan öğrenmez. Dahası, bu bilgiyi akıl yürüterek de asla edinemez. Yalnızca belirtilerle doğrulanmış bir vahiy onu her insana tanıtabilir..." (TTP: 239) Dolayısıyla, insanların tüm doğal haklarını topluma devrettiği demokrasiler gibi, teokratik devletlerde olan da ilkece aynı şeydir; bu defa, doğa durumundan kaynaklanan aynı gerekçelerle, ancak topluma değil de Tanrı'ya bir söz verilmiş ve hak devri O'na yapılmış olur. Bunun tarihteki en somut örneklerinden biri Yahudi devletidir.
Sayfa 193Kitabı okudu
_Sümerler, Türk'tür. _Tarih 5500 yıl önce Sümer’de başlar. _Sümerce kesinlikle Türkçedir. Prof. Atakişi Kasım _MÖ 2400 yıllarına ait çivi yazılı belgelerde Türk adları bulundu. _Sümerce, Türk, Fin ve Macar dillerine akrabadır. Asurolog Jule Oppert _Atatürk demiş ki: Bırakın şu Asurları! Asurlar Arap cinsinden. Bu Sümeroloji olacak demiş.
TOPYEKÛN KURTULUŞUN ANAHTARI...
- "İslâm inkılâbı teokratik bir düzeni (İran’daki molla rejimi gibi) hedeflemez. Beşerî hayatının tüm şubelerinin gerçek aydınlar eliyle İslâmîleştirilmesini hedefler. Bu İslâmîleştirme, İslam dışı ilim, tefekkür, fen ve sanatla kesintisiz bir tartışmayı gerektirir. Bundan ötürü, İslam dışıyı da ihtiva eder. Marksizm bilinmeden, kapitalizm
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.