Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
600 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
10 puanı daima klasiklerin hak ettiği inancım olmasa kesinlikle Fi'ye de bu puanı verirdim.İnanılmazdı!..(Bu noktada o denli duraksadım ki.Halbuki yazacağım yorumu an be an planlamıştım.)Bu bir aşk romanı değil. Bu bir kişisel gelişim romanı da değil. Belki bir macera romanı diyebilirim okuyanı kendi içinde ve yaşadığı çevrede, canını acıtacak
Fi
FiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201419,2bin okunma
Reklam
“Beni böyle görmeni hiç istemezdim. Bu halde...” Oysa onu bu halde görmek benim çok hoşuma gitmişti. Her zaman ne yaptığını gayet iyi biliyor görünen, her şeyi ciddiye alan, her mevzuya uzun uzun kafa yoran; insanların hikâyelerini tahmin, dolayısıyla da zayıflıklarını tespit etmekte hiç zorluk çekmeyen ve tanıştığı, tanıdığı herkesin karşısında cüssesinden umulmayacak bir iktidar kurmayı başaran Be-Ce’nin, en sefil, en rezil hallerini görmek, doğrusu pek hoştu.
Bizim gençliğimizde fikir üretmek modaydı... Kendimizi boş konuşmamak için zorlar, bütün bilimsel dallarda öğretmenlerimizin verdiği ödevleri yapmak için kaynak arar dururduk... Zengin bir kütüphanemiz vardı ama sonuçta bir Google değildi. En mutlu olduğumuz an verilen ödeve ait kaynak kitabı bulduğumuz andı... Şimdi ki gibi sayısal ortamda bilgiye ulaşmak mümkün olmadığı için copy-paste yapmak da mümkün değildi... Kitabı okur, anlar, kendimizle ilgili bölümleri tespit eder ve bazen özet çıkartarak bazen de kendi yorumumuzu katarak ödevi hazırlardık. 10 sayfadan az hazırlanan ödevlerin öğretmenler tarafından hakaret olarak algılanma riski vardı. Kaynak kitabı kütüphaneden çıkarmak yasak olduğu için ya ödevi kütüphanede hazırlardık yada müsvette olarak yazar sonra temize çekerdik ki o zaman da iki defa yazmış olurduk. Lise öğrencisi ile doktora öğrencisi arasındaki farkı bilmediğimiz için büyük bir ciddiyetle ödevimizi hazırlar ve bazen sınıfta sunum yapardık. Çok sonraları yüksek lisans yaparken bizden beklenenin literatürde var olanları derleyip toparlamak olduğunu öğrendiğim zaman epey bir şaşırmıştım. "Nasıl yani bir şey icat etmeyecek miyiz?" "Biz lisedeyken uçmuşuz be abi..." Falan filan. Biz kaynak bulmak için dört döner bulamazdik şimdiki gençler de kaynak manyağı olmuş "Acaba hangi kaynak daha uygun olur" diye site site gezmekten dumura uğruyor. Her devrin zorlukları var vesselâm... Neyse bir kaç günlüğüne Ilgaza gidiyorum. Biraz tatili hak ettik galiba...
400 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir Ahmet Ümit polisiyesi, sadece bir polisiye değildir.. denilse Biraz iddialı mı olur? Övgü mahiyetinde değil de tespit niteliğinde kabul görürse o kadar büyük laf olarak göze çarpmaz kanımca… Daha önceleri İstanbul Hatırası bu sözü söyletecek bir tesir bırakmıştı.. İstanbul Hatırası için kitap bittiğinde büyük bir keşke döküldü dilimden, keşke
Patasana
PatasanaAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201224bin okunma
Aydın Gülan
Çünkü neye dava açıldığının tespit edilmesi önemli bir şeydir. Neye dava açılacağını tespit etmek ve tespit edilen şeyi doğru formüle etmek. Genellikle doğru formüle etmek kısmı üzerinde duruluyor ama önce doğru tespit etmek problemi var. Neye karşı dava açılacak? Hangi ibareye karşı dava açılacak? Sadece işleme karşı mı, onun dayandıgı genel düzenleyici işleme karşı da dava açılacak mı? İkinci sınıfta gördüğünüz genel düzenleyici işlem, genel işlem farkı işte bu dava konusunu tespit edebilmek bakımından önemlidir. 9/11/15 İYUK: youtu.be/peSVFBnWXRc
Reklam
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM Zalim:Haksızlık ve zulüm eden, kötü kıyıcı, merhametsiz, gaddar kimse demektir. Zulüm:Haksızlık, eziyet, işkence, baskı, adaletsizlik demektir. Zulüm: bir şeyi kendine ait olmayan yere koymak, sınırı aşmak doğru davranmamak, günah işlemektir. Mazlum:Zulüm görmüş, zulme, haksızlığa uğramış kimse
300 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
İnanılmaz keyifli, su gibi akıcı, güneş gibi sımsıcacık, sihirli (!) bir aşk romanıydı. Kendi tabiri ile üzüm yetiştiricisi Sam ile cam ustası Lucy'nin aşk hikayesi.Şu ana kadar Lisa Kleypas'in tarihi aşk romanlarını okudum ve bir yorumumda da bahsettiğim gibi bu alandaki favori yazarlarım listesinde hızlıca üst sıralara yerleşmesine keyifle izin
Aşkın Son Yankısı
Aşkın Son YankısıLisa Kleypas · Epsilon Yayınları · 2016179 okunma
Çok güzel tespit be;
Dünyanın en iyi aşk şiirleri, destanları, kelamları neden doğu'da yazılmıştır? Bunun nedenini hiç düşündün mü? Bu bile toplumun aşka bakışının çelişkisinin kanıtıdır. Çünkü aşk, bizde hep acıdır, hüsrandır, yaşanmamış, yaşatılmamıştır, engellenmiştir.
Sayfa 55 - evrensel basım yayınKitabı okudu
Çok defa düşünürüm: Bâkî ile Sinan acaba dost oldular mı? Süleymaniye’nin yapıldığı yıllarda Bâkî yirmi beşle otuz arasında genç bir molla idi. Bir yıl kadar da Süleymaniye binalarının inşasına nezaret etmişti. Kim bilir, belki de Türkçe’yi o kadar kudretle bükmesini burada, nizamını yakından bilmediği bu sanatın gözü önünde, çıldırtıcı bir
Reklam
Çok güzel tespit be;
"İnsanlar da doğayı biraz bozmuş olmalılar; çünkü insanlar kurt olmadıkları halde kurt olmuşlar. Tanrı onlara ne yirmi dörtlük top, ne de süngü vermiş. Halbuki onlar, birbirlerini yok etmek için süngüler toplar yapmışlar."
Sayfa 14 - MEBKitabı okudu
Birçok ilaç arasından en iyiyi değil de, prim aldığı ilacı yazsa ne feci olurdu değil mi? – Allah’tan öyle değil! – Allah’tan! Erhan: Basında ikide bir Anadolu’da sağlık taraması haberleri görürsün. Bunları ilaç firmaları finanse eder ve devletin doktorları taramayı yapar. Yalnız ilginçtir, bu sağlık taramaları genelde hep iki alanda olur. Tansiyon ve diyabet hastalarını tespit etmek için. İkisinin de ortak özelliği nedir bilir misin? – Hayır. – Tedavisi yoktur. Hastayı tespit ettiğin an ömür boyu ilaç kullanmak zorundadır. İlaç parasını da devlet ödeyeceği için sağlık taramalarını hep bu iki alanda yaparlar. – Vay be! – Vay be ya!
İhtiyar adam tapu dairesinden çıkarken sevinçliydi. Kendi kendine düşünüyordu; - Oh. be! ferahladım. Ölümlü dünya... Oturduğu evin tapusunu, çocuğunun üstüne kaydettirmişti. Tapu dairesinde çıktıktan sonra bir küçük lokantada öğle yemeğini yedi, vakit geçirmek içinparkları dolaştı. Bir parkta Cem Karaca'nın şarkısı çalınıyordu; 'Allah Yar!
456 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Kitabı bitirmeye ne hacet.. Ortasına gelmeden gelecek kaygım oluştu zaten. Bir önceki yayınında zirvede bırakan yazar, gözlerimin tespit edemediği yüksekliklerden sesleniyor. Şaşkınlıkla da dinliyorum. Vay be.. Umarım çocuklarım ya da çocuklarımın çocukları yeni dünyaya uyum sağlayabilirler. Yoksa şu meşhur soru çınlanır kulaklarımda. 'Böyle bir dünyaya neden bir bebek getirdim ki?'
Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi
Homo Deus: Yarının Kısa Bir TarihiYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201712,2bin okunma
369 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.