Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zeynep

Zeynep
@thecatlady
5 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
250 syf.
10/10 puan verdi
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Felsefe TaşıJ. K. Rowling (Robert Galbraith)
9.1/10 · 52,8bin okunma
Reklam
Zeynep
Bir kitabı okumaya başladı
Dava
DavaFranz Kafka
7.4/10 · 53,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zeynep
Bir kitabı yarım bıraktı
Freud - Mutluluğun Mimarı
Freud - Mutluluğun MimarıStefan Zweig
8.3/10 · 1.780 okunma
Unutma: Tek bir önemli zaman vardır, o da şu an! En önemli an şu andır çünkü üzerinde gücümüzü kullanabileceğimiz tek andır. En önemli insan birlikte olduğun insandır çünkü hiç kimse bir başkasıyla bir ilişkisi olup olmayacağını önceden bilemez. Ve en önemli iş de o kişiye iyilik yapmaktır çünkü insan yeryüzüne sadece bu yüzden gönderilmiştir!
Sayfa 50 - İndigo
Reklam
Bize dokunmadılar ama en boş yere yerleştirdiler, zira hiçlik kadar insan bünyesine ağır gelen bir şey yoktur.
Sayfa 53 - indigo
Dizleri titremeye başladı: BİR KİTAP! Dört aydır elime kitap almamıştım ve içinde insanın ard arda sıralanmış sözcükler, satırlar, sayfalar ve yapraklar görebileceği, başka, yeni, şaşırtıcı düşünceleri okuyabileceği, tanıyabileceği, beynini alabileceği bir kitabın hayali bile insanı hem coşturuyor hem de uyuşturuyordu.
Bunlar savaşı bu akılla bitiremezler, bu insanlar, kendilerini yaratıkların en akıllısı sanıyorlar, bh yaratıkların en acınası yaratığı, yaratıklar içinde kendinin en ahmak yaratık olduğunu bilmeyecek kadar en ahmak, kendi canına, tekmil yaratıkların canına kıyan bu yaratıkların en kötüsü yaratık, yaşadığı şu yeryüzünün bir cennet olduğunu bilmeyecek kadar enayi, yediğinin içtiğinin, doğan güneşin, akan suyun, esen yelin, uçan bulutun, yağan yağmurun, açan çiçeğin, büyüyüp gelişen meyvenin, tomurcuğun, yer altında çabalayan tohumun, uçan kuşun, petekteki arının, sayısız, milyarlarca, milyarlarca ışıldayan rengin bir tansık olduğunu bilmeyecek kadar eşşek, hem de eşşoğlu eşşek. Bu korkunç yaratık gene savaş çıkaracak, ormanları yakacak, yüzlerce binlerce yıldır yaptığı şehirleri yıkacak.
Her şeyi öldürüyorlar. Eskinin bütün güzelliklerini öldürüyorlar. Üstelik bunu dünyanın her yerinde yapıyorlar. Hoyratça, acımasızca, barbarca. Birileri çıksa da dünyayı insanlardan kurtarsa diye düşünüyorum bazen. Biri çıksa da şu güzelim yeryüzünü elimizden alsa.
Annem de çok severdi bu şiiri ama "bulanmadan, donmadan akmak" kısmına katılmazdı. "Yeryüzünün bütün suları bulanır, geçtiği yerlerin kiri, pası, çamuru, suyun saydamlığını bozar. Kış güçlüyse donar. Önemli olan bulanmamak, donmamak değil, akmaktır. Su akabildiği sürece, yeniden temizlenmek, soğuğun donduruculuğundan kurtulmak umudu vardır. Kimse saf, kimse masum değildir. Yaşayan kirlenir; önemli olan safiyeti, masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir. Aslolan yaşamdır. Yaşam olduğu sürece saf olmak, masum olmak umudu da vardır." Babam bu düşünceye karşı çıkmıştı. "Suyun özü temizdir" demişti, "insanın özü de. Önemli olan, bunca kötülüğe, bunca zalimliğe, açgözlülüğe karşı özümüzü koruyabilmek. Dünyanın en zor işi bu. Gündelik hayat acımasızlık çarkı üzerinde dönüyor. Bizi o masum özümüzden uzaklaştırmak için hayat birbirinden parıltılı ilişkiler sunuyor: Yalanla, sahtekarlıkla, bencillikle cilalanmış ilişkiler...
Reklam
Yüzünü göremediğimiz sunucu evrenimizin bir patlama sonucu oluştuğunu anlatıyordu. Bu patlamayla oluşan evren aynı zamanda genişlemeye de başlamıştı. Ama bu genişleme bir gün son bulacak ve evren yeniden toparlanacaktı. Bunun anlamı şudyu: Şimdilik evrende akıllı yaşamı yaratmış, tek yıldız olduğu bilinen dünyamız eninde sonunda boku yiyecek, belki de evreni yaratan o patlamadan önceki haline geri dönecekti. Durum böyleyken, yaşamı o kadar da ciddiye almanın, koşturmanın, yırtınmanın, çabalamanın bir anlamı var mıydı? Ne demişti Hayyam: "Tasını şarapla doldur, gözlerin toprakla dolmadan." Sunucu, düşüncelerimden habersiz, evrenin yeniden toparlanmaya başlamasının milyarlarca yıl alabileceğini söylüyordu. İnsanoğlu ya da başka gezegenlerdeki canlılar gerekli teknolojiyi bulurlarsa bu geri çekilmeye rağmen uygarlıklarını sürdürebilirlerdi. Gülmeye başladım. Öteki gezegenlerde durumu bilmiyordum, ama bizde teknolojik gelişme böyle sürerse güneşin sönmesine, evrenin büzülmesine gerek kalmadan insanoğlu, yaşamı da dünyayı da çok önceden halledecekti.
XX. yüzyıl kuşağı, Nietzsche'nin "Tan Kızıllığı" adlı kitabındaki vecizesini , bir beylik söz olarak yıpranana kadar yinelemişti: "Beni öldürmeyen her şey beni daha güçlü kılar." Bu bir aptallıktı. En azından herkesin kullandığı çağdaş anlamı içinde. Her gün yaşanan acı insanı dayanıklı hale getirmezdi. Yıpratırdı. Kırılganlaştırırdı. Zayıflatırdı. İnsan ruhu, dayanıklılığının sınanmasıyla tabaklanan bir deri değildi. Duyarlı, nazik, içli bir zardı. Bir şok anında yaralanır, örselenir ve bunun izlerini hep taşırdı.
Tekrar ile ezberi birbirine karıştırma. Ezber insanı papağan yapar, tekrar ise düşüncelerini açıklarken sırtını yaslayacağın bilgileri hafızanda tutar. Sultanı Öldürmek
Insanın doğadan başka sığınacak yeri yoktur. Sonunda başladığımız yere geri döneriz. Sonunda döneceğimiz yerle irtibatı koparmamakta yarar var.
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.