Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
705 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dünya edebiyatında özellikle de Rus Edebiyatı'nda 19. Yüzyıl içinde "topluma uyum şağlayamayan kişi" örneklerinde şüphesiz en baş örnekler Raskolnikov ve Oblomov'dur. İki karakter de ustaca yazıldığından ötürü okurun psikolojisini değiştirmede kendi psikolojilerini okura yaşatmada da 1 numaradır diye düşünüyorum. Şuç ve Ceza hakkında ise herhangi bir yorum yapmak yersiz diye düşünüyorum sonuçta Dostoyevski ve Şuç ve Ceza. Bu zamana kadar herkes gibi bende Dünya Klasikleri okumanın anlaşılması zor olduğunu sayfalarca ağır tasvirler ile sıkılmamanın imkansız olduğunu düşünür okumaya yanaşmazdım ama her şey kötü beceriksiz çevirmenler yüzündenmiş ki onu anladım, başta İletişim Yayınları (Can Yayınları' da dahil) olmak üzere yaptıkları kaliteli tam metin çevirileri ve baskıları ile okunmayı sonuna kadar hak ediyorlar özellikle de ben dahil herkesin sürekli okuduğu piyasada kaynayan çerez niyetine okunan gerilim romanlarından sonra.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,7bin okunma
Gülse Birsel’den Çok Güzel Bir Yazı Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip “Yatınca geçer”di, başın ağrıyorsa “Çocukların başı ağrımaz” denirdi, uykun kaçıyorsa “Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün” şeklinde konu halledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, “Tembel”din ya “Yavaştan, sağlam sağlam
Reklam
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :) Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,5bin okunma
218 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Etkileyici ama ağır bir dili olan , altını çizmeye değer çok fazla cümle barındıran psikolojik zor bir roman.. Hermann Hesse'nin aslında kendisini anlattığını Bozkırkurdu Haryy Haller 'in isminin baş harflerinin aynı olmasından anlaşılıyor. Bozkırkurdu; kısaca yaşadığı zamana ve topluma uyum sağlayamamış olmasından kaynaklanan kişilik sorunları yaşamasının anlatıldığı herkesin okumasının gerektiği bir kitap. Özellikle kitabı okuduğunuz zamanki ruh hali ile kitabın ruhu arasındaki ilişki önemli,kitapla aranızdaki bağın kurulması güçlenmesi için çok büyük önem arz ediyor.Ters bir ilişki söz konusuysa okuduklarınızı anlayamaz ve özümsemekte zorlanacağınızı düşünüyorum. bozkırkurdu üç anlatıcı tarafından çarpıcı analizler yapılarak anlatılmış. Dikkatle okunması gereken bölüm "Bozkırkurdu üzerine İnceleme" anahtar bu bölüm...
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,7bin okunma
Seçkin diye adlandırılan toplum övemeyeceğimiz yada sevemeyeceğimiz insanları bize sunma zararının yanı sıra; doğamıza uygun, kendimiz gibi olmamıza da izin vermez; daha çok ötekilere uyum sağlama uğruna, büzülmeye ya da hatta kendimizi deforme etmeye zorlar.Düşünsel zenginlik taşıyan konuşmalar ya da düşünceler yanızca düşünsel zenginliği olan topluma aittirler. Sıradan toplumda bunlardan adeta nefret edilir; çünkü sıradan toplumun hoşuna gitmek için kesinlikle sığ ve bön olmak gereklidir. Bu yüzden böylesi toplumlarda kendi kendimizi ağır bir biçimde yadsıyarak, kendimizi ötekilere benzetmek için benliğimizin dörtte üçünden vazgeçmemiz gerekir.
Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
Reklam
‘’«Benim katkım» diyor Marx, «şunları ispat etmekten ibarettir: (1) sınıfların varlığı üretimin gelişmesindeki belirli tarihî evrelerle sınırlıdır; (2) sınıf mücadelesi ister istemez proletarya diktatörlüğüne götürür; (3) bu diktatörlük bütün sınıfların ilgasına, sınıfsız bir topluma geçiş dönemini tesis eder.» Bu bilgileri Marx'ın ağzından almak
111 syf.
8/10 puan verdi
İnsan kendine bile bu kadar "Yabancı'yken" topluma nasıl uyum sağlasın? Farklı olan insanlar toplum tarafından ötekileştiriliyor. Kimse olduğu gibi kabul edilmiyor,her insan ayrı bir dünya bulundurur içinde, her insan bambaşkadır. Farklı olmak kötü değil tam tersine en güzel olandır.  Korkmadan kendin olabilmek herkese herşeye rağmen içinden geldiği gibi yaşabilmektir. Bence insanlar ikiye ayrılıyor:Cesaretsiz (toplumun baskısına boyun eğip kendinden vazgeçenler), cesur(her ne olursa olsun kendinden vazgeçmeyen farklı ve özel olabilenler) Meursault ikinci şıkta yani cesurların içinde yer alıyor. Herkese herşeye yabancı cesur bir adam... Her okuyanın bambaşka şeyler kazanabileceği tekrar okunması gereken bir roman...
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,7bin okunma
Topluma uyum sağlayamıyorsun diye kendini eleştirebilirsin ama kendini suçlu bulma. Belki de sen daha uygar bir topluma uyum sağlayabiliyorsundur. (Nur Yaycıoğlu)
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta-yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum.; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben,çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim.'' İsmi yukarıdaki paragraftan geliyormuş. Kitaba başlamadan önce heralde tarım işçisi olarak çalışan çocukların yaşamını anlatıyor sanıyordum. Kitap, günlük konuşma diliyle yazıldığı için bana çok samimi geldi. Bu samimilik okumayı baya akıcılaştırıyor. Holden'nın, okuldan atıldıktan sonraki 3 gününü kendi ağzından dinliyoruz. 17 yaşındaki bir gencin, bu 3 günde yaşadıkları size aşırı gelebilir. Ki kitap ahlak dışı ve açık saçık bulunduğu için yasaklanmış. Holden, neredeyse her şeyden nefret eden bir çocuktur, herkesi iki yüzlü, sahtekar ve samimiyetsiz görür. Ama kardeşi Phoebe'nin yeri ayrıdır. Onu çok sever. Tam herşeyi bırakıp, kendi başının çaresine bakmayı düşünürken kardeşinin parktaki mutlu hallerini görüp gitmekten vazgeçer. Bana göre kitapta asıl anlatılmak istenen, kendine özel iç dünyası her gencin, topluma uyum sağlamak için bir çıkar yol bulma çabaları ve sonunda bu çabaların boşa çıkması sonucu yıkıntılar yaşaması diyebilirim. Çokca ders çıkarabilecek bir kitap. Keyifli okumalar.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,3bin okunma
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yazarın okuduğum ilk kitabı ve son olmayacak. Tek kelimeyle bayıldım. Kitabın konusu herkes tarafından ele alınmıştır, özellikle Türk filmlerinde boy gösteren stockholm sendromu. Tabi bu sendromun olması için kaçıranın duygularıyla hareket etmesi lazım. Kadir İnanır'ın Yaban Filmi gibi mesela :D Kadir İnanır'ın feminen tarafını bastırdığı şiddet yanlısı tutumları kadınların kul köle olmasını sağlamıştır hepimizin bildiği gibi :) Fakat bu kitapta daha farklı ele alınmış. Kaçıran şahsiyetin kayıtsız oluşu, hemen hemen her olaya karşı soğuk kanlı duygusuz sığ yaklaşımları, Bu da stockholm sendromuna en büyük engel. Bu karakterle ilgili İlerleyen sayfalarda Ruh sağlığı bozukluklarında gördüğümüz Şizoid kişilik bozukluğu geldi aklıma. Tıpkı Albert Camus'un Yabancı kitabındaki ana karakter gibi. duygularını belli etmeyen, soğuk içedönük, hiçbir şekilde ilişki kuramayan tipler. Kısacası duygusal dalgalanma gibi durumları yok, aldırmazlıkları bütün dünyaya karşı. Topluma karışma gibi durumları söz konusu değil, hayatları kör kısır döngü. Bazılarının entellektüel uğraşları da olabiliyor tıpkı koleksiyoncu gibi. Teması üslubuyla güzel uyum sağlamış, yazar görünürde olanla başlayıp görünmeyen -derinlemesine psikolojik izler taşıyan- kısmına doğru akışı çok iyi sağlamış. Okudukça hissettiğim çaresizlik duygusu ve sürekli kaçırılan kız ile ilgili empati kurmam beni daralttı diyebilirim. Daha fazla ifşa etmeden sadede geleyim; Bu kitabı mutlaka okumalısınız!
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,4bin okunma
208 syf.
2/10 puan verdi
·
55 günde okudu
Kitap, Holden isimli bir ergenin, her şeyi sahte ve yapmacık bulmasından kaynaklı olarak topluma uyum sağlayamamasını ve nihayetinde akıl hastanesine düşmesini anlatıyor. Anlatıcı, baş karakter Holden. Bir ergen olduğu için üslubu da ergence haliyle. Bu üslup beni fazlasıyla sıktı. Yanı sıra 15 - 16 yaşlarındaki bir çocuğa bu kadar hayat tecrübesi yaşatılmasını hiç mantıklı bulmadım. Esasında Holden'ın insanlara dair bazı tespitleri doğruydu. Bu nedenle puanım 2 oldu zaten. Bunların bir elin 5 parmağı kadar bile olmadığını belirtirsem cömert olduğum anlaşılacaktır. Gel gitleri, tahammülsüzlüğü ve hezeyanlarıyla bir ergen, neden böyle bir hikayeyle anlatılmaya layık görüldü, ben anlamadım açıkçası. Kısacası, benim için faydalı bir kitap olmadı.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,3bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.