"Hep aynı saatte gelsen daha iyi olur," dedi tilki,"sözgelimi öğleden sonra saat dörtte gelecek olsan ben saat üçte mutlu olmaya başlarım.Her geçen dakika mutluluğum artar.Saat dört dedi mi meraktan yerimde duramaz olurum.Mutluluğumun armağanını veririm sana.Ama gelişigüzel gelirsen içimi sana hangi saatte hazırlayacağımı bilemem.Ayinsiz olmuyor."
Bir kere size göre neyin doğru olduğuna karar verdiğinizde sizi üzemezler!Bir şeye karar verene kadar bütün yanlışlardan geçip ayakta kalabilmek işin en zor yanıdır.
... işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır,omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hâlâ, Geçti gitti,gösteri bitti, yine aynı hikaye, diye homurdanıp dururuz.
Onu dışarıya,diğer insanlara açmaya çalışan bir gücün varlığını duyumsuyor ama nereye döneceğini bilmiyordu ve harcanmamış özlemlerin ve kullanılmamış gücün acısını, telaşını, baskısını bırakıyordu arkasında.
'Olgunlaşmamış insanın özelliği,bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir,olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.'
Uçurtma dermiş ki:"Ah!İpim olmasaydı!" Kant'ın güvercini daha ileri gitmiş: "Bir de şu hava olmasaydı!..." demiş.Her ikisi de kendilerini gökyüzüne yükselten şeyin bu iple,hava olduğunu unutmuşlar...Daha Sergi Sarayı'nın önünde ipi koparılmış bir uçurtmadan başka bir şey olmadığını Nevin anlamıştı.Düşüyordu.İçinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu.
Böylece pek çok yerden , varlığını belli etmeden ve kırılıp dökülmeden geçebilmek için, mutluluğunu ve hayatını soğuk ve aşınmış gündelik sözcüklerin arkasına saklıyordu.