Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geçer Ulaş.Yeter ki unut yaranı.Geçip gidiyor her gün bakıp kanatmazsan onu…
Sayfa 228
111 syf.
·
Puan vermedi
·
31 saatte okudu
Kayıp Zamanın İzinde'nin ilk kitabı Swannlar'ın Tarafı'yla bellek, unutuş ve hatırlayış üstünde yol alırken tamamen denk gelişler üzerine çıktı karşıma Benim Rüyalarım Hep Çıkar. Proust’ta belleğin kaypaklığıyla savrulurken Benim Rüyalarım Hep Çıkar’da Efsunlu nineleri, kocakarıları, her hareketine batılların yerleştirildiği
Benim Rüyalarım Hep Çıkar
Benim Rüyalarım Hep ÇıkarEsra Kahya · İletişim Yayınları · 2023219 okunma
Reklam
Peki, en büyük erdem affetmek iken, en büyük lütuf unutmak mıdır? Insan affedince mi unutur yoksa unut mak için mi affeder? Ya da affetmek, intikamdan önce tutulan sessizlik yemini midir?
Bilesin ki, nimet geldiğinde ferahlanıp nimet vereni unut- mak gâfillere mahsus bir ferahlanmadır.
Her var oluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu?
Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getirece- ği boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında belirleme- ye çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine yaşamı kanıtlama dileği kadar büyük. Belki kendilerine yaşamı kanıt- lamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri de derinliğine duy- madan, acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar. Ya da sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik, ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölu- mu ölüm olarak yaşıyorlar. Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı. Ama sen. Senin için her beraberlik ayrılış, her ayrılış beraberlik, sevgi sevgisizlik, duyum duyumsuzluğun başladığı an. Birisinin teniyle yanyana olmak, kendi var oluşumu unut- mak mı. Ya da daha derin algılamak mı. Kendi var oluşum. Her var oluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu?
Asla hatırlamak istemediğim, ancak unutmak için anlatmaktan başka çaremin olmadığı o kadar çok şey yaptım ki... Üstelik bunları da başka şeyleri asla hatırlamamak için yaptım... Ama bugünü, dünü unutmak için yaşamak, hiçbir halta yaramadı. Aksine... Unutulması gerekip de unutulamayanlar, katlana katlana çoğaldı. Meğer önce yarını unutmak gerekiyormuş... Her doğanın yeni bir güneş olduğuna inanacak kadar unut- mak... Her güneşi ilk ve son kez gördüğüne emin olacak kadar unutmak. "Bugünkü biraz daha geniş sanki!" ya da "Dünkü güneş daha ovaldi, değil mi?" diyecek kadar unutmak... Her günü ilk kez yaşıyormuş gibi hissedecek kadar unutmak gerekiyormuş... Ve de bağırmak: "Hangi dinde deja vu yok, ben ona inanacağım!" Ve de susmak: Nerede diriliş yok, ben orada olacağım...
Reklam
#Bir şeyi hatırla(t)mak istiyorsanız, "Unutma!" dediğinizde beyin onu "Unut!" olarak alır. Onun yerine "Aklında tut!" deyin #Stres yapan, panik içinde birini gördüğünüzde "Panik yapma!" yerine "Sakin ol" cümlesini seçin. #"Ben hasta olmak istemiyorum" yerine "Ben gayet sağlıklıyım" deyin.
Sayfa 156Kitabı okudu
Birçok örnek var
Bir kitle de kendi değer kaybını asla unut­ maz. Bu değer kaybından sonra ortaya çıkan doğal eğilim kendisinden bile daha değersiz, kendisini küçümsediği gibi küçümseyebileceği bir şey bulmaktır. Eski bir hor görmeyi devralıp onu aynı seviyede koru­ mak yetmez. Burada istenen dinamik bir aşağılama sürecidir. Bir şeye öyle muamele edilmelidir ki, tıpkı paranın enflasyon altındaki akıbeti gibi, giderek değersizleşsin. Bu sürecin o nesne mutlak değersizliğe in- dirgenene kadar sürdürülmesi gerekir. O zaman o nesne bir kâğıt par­ çası gibi atılabilir ya da kâğıt hamuruna dönüştürülebilir.
Tüm söylediğim zihin, vücut ve ruhunun potansiyelini serbest bırakmak için önce düş gücünü geliştirmen gerektiği. Görüyorsun ki her şey her zaman iki kez yaratılıyor; ilkin zihin atölyende ve sonra gerçekte. Bu süreci 'taslak hazırlama* olarak adlandırıyorum, çünkü dış dünyada yaptığın her şey iç dünyanda bir taslak olarak başlıyor, zihninin
"Biraz canım sıkkındı. Ama geçti." "Geçti mi?" diye sordu. Geçer Ulaş. Yeter ki unut yaranı. Geçip gidiyor her gün bakıp kanatmazsan onu... "Geçer." diye onayladım ona cesaret vermek isteyerek. "Her şey gibi."
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.