Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ayın bölünmesinden doğan Elhamra Ay bir zeytin dalı Kurtuba'da Mısır'da ışıklı bir hurma
Sayfa 253
Şüp­hesiz onlar öyle bir topluluktur ki, içlerinde iyi bir kişi ölünce üzerine mâbed inşâ eder ve o mabede, gördüğünüz suretlere benzer suretler nakşe­derler. Onlar kıyamet gününde Allah'ın yanında insanların en kötüsüdürler. (Sahih-i Müslim)
Sayfa 308 - Buruç Yayınları _ 18.Cilt
Reklam
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince, Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül! Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
الله Kurtubi şöyle der: "Allah" ismi zat-ı mukaddesin isimlerinin en büyüğü ve en kapsamlısıdır. Bu isim uluhiyyet sıfatlarını şahsında toplayan, rububiyet sıfatlarıyla vasıflarmış olan, hakiki varlık olarak tek olan ve kendisinden başka ilah olmayan gerçek varlığın adıdır.
Endülüs ve Al-i İmran 140
Vadi el Kebir ırmağının sakin sularına yansıyan Ulu Camii manzarası karşısında bütün bunları zihnimden geçirirken, birden bire yıldırım gibi bir soru gelip aklıma çakıldı: Yüzyıllar boyunca İslâm'ın ve Müslümanların hakimiyetinde kalan Kurtuba'dan, 711'den 1236'ya kadar herhalde birkaç milyon insan geçmiş olmalıydı; peki, bunların mezarları nerdeydi? Cevap can acıtıcı: Katolik Hıristiyan krallıklar, Kurtuba'nın sakinlerini sürmüşler, eserlerini büyük oranda yok etmişler, ölülerinin izlerini de ortadan kaldırmışlardı. Onca parlak bir medeniyet- ten geriye, kıyımdan ve yıkımdan kurtulabilmiş birkaç abidenin kalmış olması, akleden insanlar için gerçek bir ibretti. Geldiğim yolu geri yürürken, adına "tarih" denen terazinin kefelerinin inip kalkışını yeniden düşünmeden edemedim. Müslümanların Endülüs serüveninden alınacak sayısız başka dersler eşliğinde...
Reklam
Kurtuba'daki Emevî Halifesi Halife el-Hakem 600 bin cilt kitaba sahipken, ondan 400 yıl sonra tahta çıkan Fransa Kralı Bilge Charles, kütüphane kurmaya giriştiğinde güç belâ 900 kitap toplayabilmişti.
Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum kökten dallara yürüyen sular gibi yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir dağların esmer ve yaban telâşından kurtula diye toma tezgahlarında demir. Yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri kanla dolar pazuları tarladakilerin hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri.
Her öğrenme, birazcık ölümdür. Her yeni bilgi parçası, önceki bir kavrama meydan okur ve onu daha iyi bir şey olarak yeniden doğabilmesi için kaosun içinde çözülmeye zorlar. Bazen bu tür ölümler bizi neredeyse yok eder. Bu tür durumlarda, ya asla iyileşemeyiz ya da iyileşirsek çok değişiriz. İyi bir arkadaşım, onlarca yılık eşinin bir ilişkisi ol­duğunu öğrendi. Bunu hiç beklemiyordu. Bu durum onu derin bir depresyona soktu. Yeraltı dünyasına indi. Bir noktada bana, "Her zaman depresif insanların, bu halden silkinerek kurtula­ bileceğini düşünürdüm. Neden bahsettiğim konusunda en ufak bir fikrim yokmuş." dedi. Zamanla, derinlerden geri döndü. Pek çok açıdan yeni bir adamdı. Ve belki de daha bilge ve daha iyi bir adam. Yaklaşık yirmi kilo verdi. Bir maraton koştu. Afri­ ka'ya gitti ve Kilimanjaro Dağı'na tırmandı. Yeniden doğuşu, cehenneme inmeye tercih etti.
"𝗡𝗲 𝗼𝗹𝗱𝘂 𝗔𝗶𝘀̧𝗲?" diye sordu ancak Aişe (r.anha) bir şey söylemek istemedi. Efendimiz (sas) biraz ısrar edince Aişe annemiz şöyle dedi: "Allah, Hatice'ye ve Mariye'ye ikram ettiğini bize ikram etmedi!" Efendimiz (sas), onun bu sözünü duyunca şöyle dedi: "𝗘𝘆 𝗛𝘂̈𝗺𝗲𝘆𝗿𝗮𝗺! 𝗦𝗲𝗻 𝗞𝘂𝗿'𝗮̂𝗻'ı 𝗰̧𝗼𝗸 𝗶𝘆𝗶 𝗯𝗶𝗹𝗲𝗻 𝗯𝗶𝗿𝗶𝘀𝗶𝘀𝗶𝗻. 𝗔𝗵𝘇𝗮𝗯 𝗦𝘂̂𝗿𝗲𝘀𝗶'𝗻𝗶𝗻 𝟲. 𝗮̂𝘆𝗲𝘁𝗶𝗻𝗶 𝗼𝗸𝘂𝗺𝘂𝘆𝗼𝗿 𝗺𝘂𝘀𝘂𝗻? 𝗔𝗹𝗹𝗮𝗵, 𝘀𝗶𝘇𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻 𝗯𝘂̈𝘁𝘂̈𝗻 𝗺𝘂̈𝗺𝗶𝗻𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻 𝗮𝗻𝗻𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶 𝗼𝗹𝗱𝘂𝗴̆𝘂𝗻𝘂𝘇𝘂 𝘀𝗼̈𝘆𝗹𝗲𝗺𝗶𝘆𝗼𝗿 𝗺𝘂? 𝗦𝗲𝗻𝗶𝗻 𝗯𝗶𝗿 𝗱𝗲𝗴̆𝗶𝗹, 𝗯𝗶𝗻𝗹𝗲𝗿𝗰𝗲 𝗲𝘃𝗹𝗮𝗱ı𝗻 𝘃𝗮𝗿. 𝗞ı𝘆𝗮𝗺𝗲𝘁𝗲 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗴𝗲𝗹𝗲𝗰𝗲𝗸 𝗼𝗹𝗮𝗻 𝗯𝘂̈𝘁𝘂̈𝗻 𝗺𝘂̈𝗺𝗶𝗻𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻 𝗱𝗲 𝗮𝗻𝗻𝗲𝘀𝗶𝘀𝗶𝗻." [Kurtubi, el-Camiu li- Ahhami'l-Kur'ân, XIV, 22] Bunun üzerine Aişe annemizin morali düzeldi.
Reklam
Yahya Kemal Beyatlı
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç! Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece. Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince, Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül! Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
Sayfa 107Kitabı okudu
15 Ocak 1906 (2 Kânunusani 1321) Pazartesi Beyazıt Kütüphanesi’ne gittim. Kadri Bey de geldi. Halil Cevat Efendi Granada resimlerini yine gösterdi. Pertavsızla baktık. İbnü’r-rüşd’ün hocasının 520 tarih-i Hicrisinde yazdığı Kitabü’s-salat, Kitabü’s-sıla ilh. kitaplarının fotoğrafla alınmış numunelerini gördük. Elhamra Sarayı, Kurtuba cami-i meşhûru 106 sene kadar bir zamanda yapılmış ve hitamından 500 sene kadar sonra Hıristiyanlar eline geçmiş. Ben de erkân üçüncü sene ortası Elhamra Sarayı’nı rüyamda gezmiştim.
Büyük çapta sorunları bulunan çocukları üç guruba ayırabiliriz: Birincisi yetersiz organlarla dünyaya gelmiş, ikincisi nazlı ve şımarık büyütülmüş, üçüncüsü ihmal edilmiş çocuklar.
İbn Rüşd'ün sürgünde ölümü
Endülüs'teki siyasi karışıklıkların çoğalması, gerekse de onun felsefi yorumları yüzünden İbn Rüşd gibi dev bir filozof bu karışıklıkların içinde mağdur oldu; dayak yedi, sefil günler geçirdi ve perişan bir halde hayata veda etti... Lucena'ya sürüldü, ayrıca kitapları yakıldı. Cuma namazı için şehre girince Kurtuba Ulu Camii'nden zorla çıkartılarak dövüldü ve kovuldu. Avrupalıların Aristo'nun eserlerinin en meşhur şarihi (açıklayıcısı) olduğu için övdükleri ve "Averroes" diye isimlendirdikleri İbn Rüşd, sürgündeki son üç yılın sonunda 1198'de gittiği Marakeş'te öldü.
Sayfa 184Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.