Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benim aklımdan bile geçiremediğim bir şey yapmışsın: Sigarayı bırakmışsın. Doğrusu üzüldüm; eski bir dosttan ayrılmış gibi olmuşsundur herhalde.
bir fikir adamı olarak gerçekten yaşıyor muydu
Hilmi Ziya Bey'in vefatına üzüldüm. Ama, onunla bir şeamet dönemi sona eriyorsa ne mutlu memlekete! Şüphe yok ki, bu ölüm hepimize terbiyeli bir dost, kibar bir İstanbul efendisi ve nesli inkıraza yüz tutan bir İkinci Meşrutiyet, daha doğrusu mütareke devri aydını kaybettirdi. Fakat, zavallı üstad, bir fikir adamı olarak gerçekten yaşıyor muydu? Kaç kişinin şuurunda bir kıvılcım tutuşturabildi? Bir kıvılcım, bir fecir veya bir yangın. Hangi büyük düşüncenin -daha doğrusu hangi düşüncenin- taşıyıcısı veya yaratıcısı olabildi? Temsil ettiği veya kurduğu içtimaî bir mektep var mı?
Reklam
"Zavallı Morley'in öldüğünü duyunca çok üzüldüm." "Şaşırdınız mı, Bay Blunt?" "Çok şaşırdım. Tabii onun hakkında fazla bir şey bilmiyordum. Ama doğrusu onun intihar edeceği hiç aklıma gelmezdi." "Bu sabah keyfi de, sağlığı da yerinde miydi?" "Evet... Öyle sanıyorum."
Gene de bir sürü kağıt, defter ve not kaldı. (Artık bunları da atamazdım.) Sonra, fotoğrafları albümlere yerleştirmeğe başladım (Tarih sırasında bazı yanlışlıklar oldu herhalde.) Yüzüm, günden güne hiç değişmediği halde (bunu, her sabah aynada yaptığım gözlemlerle biliyordum), resimler arasında vahim farklar vardı. Bu değişikliği, yüzümde
2002 yılında, futbol milli takımımız dünya üçüncüsü olduğu zaman Azerbaycan'da idim. Takımımızın dünya üçüncülüğü resmen ilan edilince, Bakü, adeta bir mahşer yerinden farksızdı. Birdenbire, en az yüz bin kişi meydanları, caddeleri, doldurmaya başladı. Ben, sevgili dostum şair Sabir Rüstemhanlı'nın bürosundaydım. Caddeleri tıklım tıklım
Yabancı bir şehirde sanki samimi bir dostunuz yokmuş gibi tek başına dolaşıyorsunuz. Üzüldüm doğrusu...
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
Yeni yetişen müslüman neslin, hadisin de Kur'an'dan sonra ikinci derecede kuvvetli hüküm olduğunu bilmiyecek kadar islami anlayışlarına çok üzüldüm doğrusu...
"Neden bu maketi yapıyorsun?" diye soruyorum. Çevresiyle birlikte, küçük bir kasaba canlanmakta burada: Bu şehir, şüphesiz gerçek bir şehrin kopyası, diye düşünüyorum.Bunu inşa etmek yıllar almış olmalı. "Yani beni ilgilendirmiyor tabii... Kendince sebeplerin olmalı." "Evet, var" diyor Düsseldorf. "Arden
Sayfa 42 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Efendiler, ben bu kongrede başkanlık meselesine önem vermiyordum. Başkanlığa, belki yaşlı bir zatın getirilmesinin uygun olacağını düşünüyordum. Bu maksatla, bazı arkadaşların da düşüncelerini yokladım. Bu arada, kongre salonuna girmeden önce koridorda Rauf Bey’e rastladım. “Kimi başkan yapalım?” dedim. Rauf Bey, âdeta heyecanlı bir sesle, zaten söylemeye hazırlanmış olduğu o anda halinden anlaşılan bir tavırla ve keskin bir dille: “Sen başkan olmamalısın” dedi. Derhal, Hüsrev Sami Bey’in verdiği haberin doğruluğuna inandım ve doğrusu üzüldüm. Gerçi, Erzurum Kongresi’nde de benim başkanlığımı sakıncalı görenler vardı. Fakat onların nasıl kimseler olduklarını belirtmiştim. Bu defa en yakın arkadaşlarımın aynı zihniyeti açığa vurmaları beni düşündürdü. Rauf Bey’e: “Anladım, Bekir Sami Bey’in evinde aldığınız kararı bana bildiriyorsun” dedim ve cevabını beklemeden yanından uzaklaşarak kongre salonuna girdim.
137 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.