Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Özgürlüğe duyulan bu büyük düşmanlığın arka planında insanları Allah’a abd/köle/kul yapma çağrısı üzerinden onları din baronlarına, rahiplere, imamlara, şeyhlere, cemaat liderlerine, dinbaz yazarlara, siyasi liderlere, 1450 sene öncesine ait şeriat kurallarına kul ve köle yapma isteği yatıyor."
Sayfa 229 - e-bookKitabı okuyor
Memleketim
Sivas şehrinin girişine vardığımızda, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören konumunu almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım... Bu manzara, Sivas'ın saygıdeğer halkının ve Sivas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi dolu olduğunu ispat eden canlı bir tanıktı
Reklam
Cumhuriyetçi erdemlere özgü enerji düzeyini ruhumuza vererek, bu erdemleri sevmeye ya da uygulamaya bizi yöneltecek olan şey, boş bir hayalin benimsenmesi mi olacaktır? Bunu hayal etmeyelim! Bu hayaletten vazgeçtik; günümüzde akıl yürütmeyi bilen tüm insanların tek sistemi ateizmdir. İnsan aydınlandığı ölçüde, hareketin maddeye içkin olduğunu kavradığı ölçü- de, bu hareketi yaratacak bir failin gerekliliğinin yanıltıcı bir varlık olduğunu anladı ve var olan her şey özü gereği hareket halinde olduğundan, devindirici gücün gereksizliğim hissetti; ilk yasa koyucuların özenle icat ettikleri kuruntuların ürünü bu Tanrı'nın, onların ellerinde, bizi zincirleyecek yem bir araçtan başka bir şey olmadığı anlaşıldı ve bu hayaleti konuşturma hakkını yalnız kendilerine saklayarak, bizi köleleştirmek için başvuracakları gülünç yasalara destek olacak şeyi bu Tanrı’ya söyletmeyi iyi bildikleri de ortaya çıktı. Lycurgue, Numa, Musa, işsa, Muhammet, tüm bu büyük hinoğluhinler, bizim fikirlerimizin tüm bu büyük despotları, kendi ölçüsüz tutkuları için yarattıkları ilahları bir araya getirmeyi bildiler ve bazıları bu tanrıların yaptırımları aracılığıyla halkları esir edeceklerine emindiler; bilindiği gibi, onlar ya kendilerine uygun sorular sorulmasına ya da kendilerine hizmet edebileceğine inandıkları şeye cevap vermeye özen gösterdiler.
Aşk nedir? Bana kalırsa, güzel bir nesnenin niteliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinden başka bir şey olarak görülemez; bu etkiler bizim başımızı döndürür; bizi yakıp kavurur; eğer bu nesneye sahip olursak memnun oluruz; sahip olmamız mümkün değilse ümitsizliğe kapılırız. Peki, bu duygunun temeli nedir?... Arzu. Bu duygunun devamı nedir?... Delilik. Dolayısıyla, güdümüze sadık kalalım ve etkilerinden kendimizi koruyalım. Güdü, nesneye sahip olmaktır; o halde, sahip olmaya çalışalım, ama bilgelikle; ona sahip olur olmaz ondan yararlanalım; ya- rarlanamıyorsak kendimizi teselli edelim: Benzer binlerce başka nesne, çoğu zaman da daha iyisi, onun kaybı karşısında bizi teselli edebilir; tüm erkekler, tüm kadınlar birbirine benzer: Sağlıklı bir düşünmenin etkilerine direnebilecek aşk kesinlikle yoktur. Oh! Duyuların sonucunu bizim içimize gömerek, bizi asla bir şey göremeyecek hale sokan, ancak çılgınca tapılan bu nesneyle var olmamıza yol açan bu sarhoşluk ne büyük bir aldatmacadır! Yaşamak bu mudur? Bu, bize deliliğin etkilerine pek benzeyen metafizik hazlardan başka mutluluk bırakmayarak kanımızı emen ve kemiren yakıcı bir ateş içinde kalmayı istemek değil midir? Bu tapılası nesneyi eğer her zaman sevmek zorundaysak, onu asla terk etmeyeceğimiz kesinse, bu da bir zırvalık olur, ama en azından bağışlanabilir. Bu olabilir mi? Bu ezeli bağların asla yalanlanmadığına çok örnek bulabilir miyiz? Birkaç aylık hazzın ardından nesne bir süre sonra gerçek yerine yerleştiğinde, onun sunaklarında yaktığımız günlük bizim yüzümüzü kızartır ve artık çoğu zaman bizi baştan çıkarabileceğini bile düşünemez hale geliriz.
DOLMANCE: Hiç değil, çünkü başkalarının hissettikleri ile bizim hissettiklerimiz arasında hiçbir kıyaslama yapılamaz; başkalarının duyduğu en büyük acı bile bizim için kesinlikle bir hiçtir ve bizim hissettiğimiz en hafif zevk gıcıklanması bile bizi etkiler; dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun, bize büyük zevk veren bu hafif gıcıklanmayı, bize
Thomas Edison ve Kahraman Annesi
Thomas Edison bir gün okuldan eve döndüğünde annesine bir kâğıt uzatır. ‘Bu notu öğretmenim, sana vermemi tembihledi.’ der. Annesi notu gözyaşları içinde oğluna okur: ‘Oğlunuz bir dâhi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin.’ Bu olayın üzerinden uzun yıllar geçer. Annesi vefat ettiğinde, o artık yüzyılın en büyük bilim adamlarından biridir. Evde bulunan eski aile eşyalarını karıştırırken çekmecenin köşesinde katlı bir kâğıt bulur, alıp okur... Kâğıt yıllar öncesi annesine öğretmeninin gönderdiği nottur. ‘Oğlunuz şaşkın (akıl hastası) bir çocuk, okulumuzda okumasına izin veremeyiz…’ yazılıdır. Edison saatlerce ağlar; sonra günlüğüne şu satırları yazar: Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi hâline getirilmiş, ‘şaşkın’ bir çocuktu.”
Reklam
Günümüzde tam tersine, Avrupa'da yalnızca sürü hayvanının onurlandırılıp onur dağıttığı yerde, "hakların eşitliği"nin çok kolaylıkla "haksızlıkların eşitliği"ne dönüşebildiği yerde: demem şu ki, tüm ender, tuhaf, ayrıcalıklı, yüksek insanlara, tüm yüksek ruhlara, yüksek görevlere, yüksek sorumluluklara, yaratıcı güç bolluğuna ve asalete karşı hep birlikte savaşılan yerde - bugün seçkin-olmak, kendisi-için-olmayı-istemek, başka-türlü-olabilmek, yalnız-başına-durmak ve kendi-gücüne-dayanarak-yaşamak-zorunda-olmak "büyüklük" kavramına dahildir; ve filozof da şunları ileri sürerek açığa vuracak kendi idealinin bir kısmını: "en yalnız başına, en gizli saklı, en yabani olabilen en büyük olacak, iyinin ve kötünün ötesindeki insan, erdemlerin efendisi, aşırı istem zengini; tam da buna büyük denecek: bütün olduğu kadar çok yönlü, tam olduğu kadar geniş olabilmeye." Bir kez daha soralım: günümüzde - büyüklük mümkün müdür?
Sayfa 139 - İş bankası kültür yayınları
Benim için büyük zevkti ve bu yüzden seni asla affetmeyeceğim.
Sayfa 56
Gelecegin en önemli Manhattan Projeleri, politikacıların ve katılan biliminsanlarının “ mutluluk sorunu” adını vereceği konuda -diğer bir deyişle, insanlara köleliklerini sevdirme konusunda devlet sponsorluğunda yürütülecek büyük çaplı bir araştırmalar olacaktır.
Bir insanın kalıntılarını örtmeyen o siyah pervazlı mermerlerde ne acı bilinmezlikler vardır! O değişmez yazıtlarda ne büyük bir çaresizlik! Tüm inancı kemirirmiş gibi görünen ve bir mezarları olmadan, yersiz yurtsuz can vermiş varlıklardan yeniden dirilişi esirgeyen o satırlarda ne ölümcül boşluklar ve beklenmedik vefasızlıklar vardır!
Reklam
İsa'nın büyük büyük dedesi, içinde saklı olanı bilseydi, kendinden hayrete düşüp taş kesilmez miydi?
"Kalp ve mantık karşılıklı kılıçları çekip kuşandıysa, en büyük yarayı kalp alır. Hassastır kalp. İlgiye muhtaçtır.
Prusya Kralı Büyük Frederick filozof ve bilim insanlarını desteklemiş, kendisini Aydınlanma’nın lideri olarak görmüştür.
Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde Aşk ve acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü şiir bitmeden. Karardı dizeler. Aşk… bitti. Soldu şiir. Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden…
Güzellik, onu görenin gözlerine nazaran onun özlemini çekenin kalbinde daha büyük bir ışıltıyla parlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.