Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Süfyan bin Uyeyne'den (rh) rivayet edildiğine göre, Hasan-ı Basri (rh) şöyle dedi: "Ebu Bekir (ra), ağaç üzerinde bir kuş gördü ve: 'Ne mutlu sana ey kuş! Meyveyi yiyor, ağaç üzerine konuyorsun. Ben de kuşların yediği bir meyve olmayı ne kadar isterdim.' buyurdu
Cehennem
Cehennemin yedi kapısından geçip yedi katını dolaşan nehir kan rengindeydi. Fokur fokur kaynıyor, kirli ve pis kokulu bir buhar yayıyordu. Çatık kaşları, kıvırcık sakallarıyla bir Zeus heykeli yüzüyordu içinde. Bir zamanlar bembeyaz olan mermer kapkara bir kömür parçasına dönüşmüş, alev alev yanıyordu. Bir He- ra heykeli de fokurdayan suyun içinde kararmıştı. İsa- Meryem ikonları; Lat, Menat, Uzza putları; yağda kavrulmuş irmik tatlıları; un kurabiyeleri; haçlar; kutsal taşlar, uğur paraları; dilek mumları; yeryüzünde boş yere adak adanıp secde edilmiş ne kadar cisim varsa, hepsi nehri doldurmuştu. Kömüre dönüşen bu lanetli nesneler kızgın suda sürükleniyor, uğranmadık bir köşe bırakmıyorlardı cehennemde.
Reklam
Allah dilediği kimsenin (niyet ve amellerine göre) rızkını genişletir ve (dilediğini de)daraltır. O (inkarcılar) dünya hayatı ile sevinmekle yetinirler. Halbuki dünya hayatı, ahiret (hayatı) yanında geçici bir faydalanmadan başka bir şey değildir. RA'D SURESİ-26
Enlil=Odin=Zeus=Jüpiter=Ra=Trimurti(Vişnu, Şiva ve Brahma) ...
Enlil Sümer panteonunun en önemli tanrılarından biridir. Ona "tanrıların babası," "göğün ve yerin kralı", "bütün ülkelerin kralı" deniyor. O gökle yeri ayıran, ülkeye tohumu getiren, gerekli olanları sağlayan, tarım için sabanı,yapı için kazmayı yaratan, yazı, kışı, ağaçları ve tahılı var edendir.Nippur'da Enlil'in Ekur adlı evi vardır. Onun avlusunda da tanrıların mahkeme yeri Kiur bulunuyor.
Sayfa 55 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Dünya, âhirette nispetle geçici ve değersiz bir metadan ibarettir. (Ra'd,26)
Hz. Ali (ra)
Ölüm için hazırlıklı ol ve sıkı dur! Zira ölüm seni muhakkak yakalayacak. Ölüm kapıyı çaldık. tan sonra feryad-ı figân etme, çünkü bu fayda getirmez.
Reklam
Dökümle yapılmış ve kakma tekniği ile süslenmiş Selçuklu devri madeni eser­lerinden Andadolu'ya izafe edebileceğimiz diğer bir örnek, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan bir çelik aynadır. Saplı tipte olan bu ayna, Selçuklu devri madeni eserlerinin arasında çelikten yapılmış yegane örnektir. Aynanın üzerini süsleyen alçak kabartma kompo­zisyonlar, ince çizgiler halinde uygulanan altın varaklarla kakılmıştır. Çelik ay­nanın ortasında, doğan kuşu ile avlanan bir atlı avcı kompozisyonu yer almak­ta; bu kompozisyonun etrafını birbirlerini kovalayan hayvan figürlerinden oluşan bir friz dolanmaktadır. Doğan kuşuyla avlanan atlı avcı figürü, Orta Asya kökenli bir kompozisyondur. Benzeri kompozisyonlar hem 7-9. yüzyılla­ ra ait Uygur ve Hatan resimlerinde ve sikkelerinde, hem de 10-11. yüzyıllara tarihlenen Karahanlı aynalarının süslemesinde karşımıza çıkmaktadır. Çelik aynanın üzerindeki av sahnesinde atlıyla karşı karşıya tasvir edilmiş bir ejder figürü görülmektedir. Orta Asya kökenli olduğunu belirttiğimiz "doğan kuşu ile av" kompozisyonunun, bu eser üzerinde, Bizans ikonografyasındaki "St. George'un ejderi öldürmesi" sahnesiyle karıştırılarak kullanıldığı anlaşılmakta­dır. Bizans sanatından alınma konuların Orta Asya, İran veya Mezopotamya kökenli kompozisyonlarla karıştırılarak kullanılması, Anadolu Selçuklu made­ni eserlerinin çok tipik bir özelliğidir.
Sayfa 223
Ebu Umame (ra) şöyle demiştir; “Kuran okuyun! Sizi şu asılı duran mushaflar aldatmasın. Çünkü Allah kuranı belleyip saklayan bir kalbe asla azap etmeyecektir.” Burada önemli bir konuya işaret etmemiz gerekir. Kuranın hayat olması günümüz açısından ayrı bir önem arz etmektedir. Zira bugün sorun bilmek veya bilmemek değildir. Bilgi çağında yaşadığımız bir gerçektir. Dün uğruna bir ömür harcanan ilmi müktesebat bugün her birimizin cebine kadar girmiştir. Öyleyse sorun nedir ? Sorun bilgi ile eylem, idealler ile vakıa,mushaf ile mushafı okuyanlar arasındaki uçurumdur. İnsanlık bilgiye sahiptir, ancak o bilgiyi amele dönüştürecek ruhtan yoksundur. İşte kuran; kalplerin ihtiyaç duyduğu o ruh, bilgiyi eyleme dönüştürecek iradedir. Çünkü o; kalplere hayat verecek, iradeyi güçlendirecek, insanı müjde ve uyarılarıyla harekete geçirecek olan rabbimizin kelamıdır.
SubhanAllah...
Selman-ı Farisi (ra) şöyle der: Allah bir insan için şer ve kötülük murat ederse, onu hayadan mahrum eder. Sen de, onu Allah’ın gazabına çarpılmış olarak görürsün…
İsrafilvari melek-i ra'd; baharda nefh-i sûr nevinden yağmura bağırması, yer altında defnedilen çekirdeklere nefh-i ruhla müjdelemesi zamanına dikkat et ki o nihayet derece karışık ve karışmış ve birbirine benzeyen o tohumcuklar, ism-i Hafîz'in tecellisi altında kemal-i imtisal ile hatasız olarak Fâtır-ı Hakîm'den gelen evamir-i tekviniyeyi imtisal ediyorlar. Ve öyle tevfik-i hareket ediyorlar ki onların o hareketlerinde bir şuur, bir basîret, bir kasd, bir irade, bir ilim, bir kemal, bir hikmet parladığı görünüyor.
Sayfa 160
Reklam
Sadâkat...
Aklın sadakati vahiy ve sünnete tabi olmak, gözlerin sadakati haramdan sakınmak, dilin sadakati yalan ve kötü sözden uzak durmak, el ve ayakların sadakati ehline hoş davranışlarda bulunmak, gönlün sadakati de tıpkı Hz. Peygamber'in (sas), Hz. Hatice'nin (ra) ölümünden yıllar sonra bile yaptığı gibi eşine vefa göstermektir.
Sayfa 62 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okuyor
Hâfız-ı Kuran'lara...
Ebu Hureyre ra buyuruyor Resûlullah bana şöyle demişti: "Allah Tebäreke ve Teálá kıyamet (mahşer) günü mahlükatının arasında hüküm verecek. Her ümmet topluca Allah'ın huzuruna getirilecektir. Bunlann aralanndan huzura ilk olarak Kur'ân-ı Kerim'i ezberlemiş bir adam, Allah yolunda öldürülmüş bir şehid ve malı mülkü çokça olan biri olacaktır. Allah (celle celalühü)Kur'an hafızına, - Resûlüme gönderdiğim kitabı sana öğretmedim mi, buyuracak. O, Evet, ey Rabbim, öğrettin, diyecek. Allah Teâlâ, - Peki, öğrendiğinle hangi amellerde bulundun, diye soracak. O, - Ey Rabbim, onunla gece gündüz amel ettim, diyecek. Hafızın bu cevabına karşılık Allah (celle celalühu),Yalan söylüyorsun, diyecek ve ardından melekler de,Yalancısın. Sen, 'Falanca kişi hafızdır' desinler diye bunlan yaptın. Nitekim istediğin de oldu ve insanlar senin hakkında öyle dediler, diyeceklerdir. 𝗕𝘂 𝗸𝗼𝗻𝘂𝘀̧𝗺𝗮𝗻ı𝗻 𝗮𝗿𝗱ı𝗻𝗱𝗮𝗻 𝗼𝗻𝘂𝗻 𝗰𝗲𝗵𝗲𝗻𝗻𝗲𝗺𝗲 𝗴𝗼̈𝘁𝘂̈𝗿𝘂̈𝗹𝗺𝗲𝘀𝗶 𝗲𝗺𝗿𝗲𝗱𝗶𝗹𝗲𝗰𝗲𝗸.
Julia özlem dolu bir nefes aldı ve gözlerini kapata- rak onun yanında olduğunu ve omuzlarına masaj ya- parak bütün ağrısını aldığını hayal etti. "Eğer orada olsaydım omuzlarına masaj yapardım. Bana yaslanır- dın ve ben de seni iyileştirirdim." "Hımm... Eminim yapardın." "Ben sana masaj yaparken, sen de başını bacakla-
Sayfa 72
İbn Abbâs (ra) anlatıyor: Bir gün Peygamber’in (sav) arkasında bulunuyordum. Bana şöyle söyledi: “Delikanlı, sana birkaç cümle öğreteyim: Allah’ın emirlerini ve nehiylerini gözet ki, Allah da seni gözetsin. Evet, Allah’ı gözet ki, O’nu yanında bulasın. Bir isteğin varsa Allah’tan iste, yardım dileyeceksen Allah’tan dile ve bil ki bütün insanlar sana bir fayda sağlamak için çalışsalar, ancak Allah’ın senin için yazdığı şeyi sağlayabilirler. Eğer bütün insanlar, sana zarar vermeye kalkışsalar, ancak Allah’ın yazmış olduğu zararı verebilirler. Kalemler kaldırılmış, yazgı tamamlanmıştır.”
Uzun diye okumaya üşenmeyelim çok güzel rivayet.. :)
Avf b. Malik (ra) bize çok güzel bir rivayet aktarıyor: "Resûlullah'ın (sas) yanında 7 kişiydik ve Allah Resûlü (sas) birdenbire bize dedi ki: 'Hadi kalkın ve biat edin!' Biz, 'Ya Resûlallah! Biz sana zaten biat etmiştik.' dedik. Efendimiz (sas) bir daha 'Kalkın biat edin!' dedi. İçimizden biri 'Yâ Resûlallah! Biz zaten sana biat etmiştik.' dedi. Allah Resûlü (sas) sonra bir daha 'Kalkın biat edin!' dedi. Üç kez bu sözünü tekrar edince bu kez içimizden biri de 'Yâ Resûlallah! Ne için biat edelim?' dedi. Efendimiz (sas) de 'Allah'ın birliğine, beş vakit namazı kılacağınıza ve hiç kimseden bir şeyler istemeyeceğinize...' dedi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.