Yaşar Kemal, Vedat Demircioğlu'nun ölümü üzerine polisin tavrını Nazi polislerine benzeterek şu satırları kaleme aldı:
Son Teknik Üniversite olayları gösterdi ki, bu polis gerçek bir SS'tir. Hitler en haşmetli devrinde bile bir üniversite bastırmaya cesaret edememiştir. Öylesine korkunç
bir zihniyetle yetiştirilmiştir ki toplum polisi, gencecik
kardeşlerini yerlerde sürükleyerek öldürmekten çekinmemişlerdir.
İki polis bir öğrenciyi sürüklüyordu. Her biri bacağından çekiyordu. Öğrenci cansızdı. Kafası taşlara çarpıyordu. Tanıdı: İki gün sonra ölecek olan VEDAT DEMİRCİOĞLU'ydu bu.
"Vedat Demircioğlu öldürüldüğünde şu kanepenin üzerinde yüzükoyun kapanıp kaldı. İki saat sarsıldı. Vedat'ı tanır mıydı, arkadaşlığı var mıydı, bilemem. Fakat o günlerde salmadım Deniz'i dışarı Dolmabahçe olaylarına gitsin istemedim. "
Toplum polisi, 17 Temmuz gecesi yurdu bastı, uykuda yakaladığı öğrencileri kıyasıya dövdü. O arada
25 yaşındaki Vedat Demircioğlu'nu, yurdun üst kat penceresinden aşağı attılar.
"Yaşar Kemal, Vedat Demircioğlu'nun ölümü üzerine polisin tavrını Nazi polislerine benzeterek şu satırları kaleme aldı:
Son Teknik Üniversite olayları gösterdi ki, bu polis gerçek bir SS'tir. Hitler en haşmetli devrinde bile bir üniversite bastırmaya cesaret edememiştir. Öylesine korkunç bir zihniyetle yetiştirilmiştir ki toplum polisi, gencecik kardeşlerini yerlerde sürükleyerek öldürmekten çekinmemişlerdir."
Çatırtılar, uğultular ve çığlıklar bütün şiddetiyle bir süre daha devam ettikten sonra sesler kesildi. Polisler, birçok arkadaşımızı öldüresiye dövmüşler ve otuz küsur arkadaşımızı da alıp götürmüşlerdi. Yapılan baskının hiçbir yasal yanı yoktu ve tek kelimeyle barbarca yapılmıştı.
Elliye yakın arkadaşımız bayıltılıncaya kadar dövülmüştü. Vedat Demircioğlu dövülüp pencereden atılmış ve sonra da üç yüz metre kadar ayaklarından tutularak yerde tekmelenerek sürüklenmiş ve PTT önünde öldü diye terk edilmişti. Büyük infialle Taksim’e yürüdüğümüzde gün ağarmıştı. 6. Filo ismi bir kez daha yerleşti kafalarımıza.
«Bakın, buraya not ettim yitirdiğimiz, caddelerde, sokaklarda öldürülen, katilleri bilindiği halde bulunamayan çocuklarımızın adını: 24 Temmuz 1968'de Vedat Demircioğlu, gitti. 28 Temmuz 1968'de Atalay Savaş, gitti. 16 Şubat 1969'da Mehmet Turgut Aytaç, gitti. Yine 16 Şubat 1969'da Duran Erdoğan, gitti gider... Bu listenin daha da artacağını, çoğalacağını tahmin etmek zor değil... iktidardaki parti, sorumsuzca bizi daha karanlık günlere sürüklemekte. Tutuklanan işçilerin, yazarların, gazetecilerin hesabını şaşırdık...
Gerilim giderek artıyordu.
Öğrencilerden biri otele taş atarken, birisi onu yakalamaya çalıştı; öğrenci direnince itiş kakış başladı. O anda arkadaşları öğrencinin yardıımna koştu ve saldıran kişiyi tutarak yurda getirdi. Üstü aranınca üzerinden bir silah çıktı. Yakaladıkları kişi bir sivil polisti.
Sivil polisi serbest bırakmanın en doğru
Sayın Süleyman Demirel o zaman
Başbakandı. Bakınız ünlü politikası var, Süleyman Demirel’in.İti ite kırdırma politikasıdır bunun adı. Ve çıkarmıştır, sağcıları örgütlemiştir. Türkeş vasıtasıyla ülkücüleri örgütledi, silahlı eğitimlerden geçirdi.
68’e silahı sokan hükümettir. Bunu ülkücülerin eliyle sokmuştur. Vedat Demircioğlu 68’in ilk şehididir, devrimci şehididir. Benim çocukluk arkadaşımdır, aynı memleketteniz. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde benimle beraber olduğu gecenin sabahında binanın damından atılarak öldürülmüştür. Bakın 68, hiçbir zaman silaha sarılmadı. 68 silaha sarılmaya zorlandı. 1971’de olan bireysel terör eylemleri ortaya çıktı. Bunlar 68’i bağlamaz. 68, bugünün davasıdır.
İleride çocuklarıma anlatacağım bir lidersin Che
Mücadelen, azmin, kararlılığın, dik duruşun ve başarılarından bahsedeceğim. Ve onlara da hakkında kitaplar okumalarını söyleyeceğim tıpkı benim yaptığım gibi.
Senin hakkında o kadar az bilgi biliyor ki insanlar... Üzülüyorum çok üzülüyorum.
Senin gibi başkasına atılan tokadı kendi yanağında hissedenlere az rastlanır.
Ve devrimcilerin de değişmez sonu katlediliştir. Sen de katledildin. Tıpkı Abdi İpekçi, Uğur Mumcu , Hrant Dink, Taylan Özgür ,Mahir Çayan , Ulaş Bardakçı , Vedat Demircioğlu, İlhan Erdost, Ahmet Taner Kışlalı, Hüseyin Cevahir, Sinan Cemgil, Ali İsmail Korkmaz ve daha niceleri gibi...
“Deniz’in sosyalist oluşunu ne zaman fark ettiniz?”
“Vedat Demircioğlu öldürüldüğünde şu kanapenin üzerinde yüzükoyun kapanıp kaldı. İki saat sarsıldı. Vedat’ı tanır mıydı, arkadaşlığı var mıydı bilemem.
Bayramlarda küskünlükler unutulur. Dinsel bayramlarda küskünler barışır, küçükler büyüklerin ellerini öperler. Ulusal bayramlarda da, siyasal ayırımlar unutulur, bütün yurttaşlar ulusal amaçlarda birleşirler. Hepimiz bilmekteyiz ki, 27 Mayıs, Anayasa ve Özgürlük bayramıdır. Bu bayramda da, geçmiş anılar; 27 Mayıs ihtilali anlatılır. Şiirler
Bir Vedat Demircioğlu giderse bin Vedat Demircioğlu onun elindeki bağımsızlık, insanlık, vatanseverlik bayrağını yere düşürmeden nasıl kaparmış görsünler.